Susturmak çözüm değil

BU hafta Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Fakültesi’nin düzenlediği çalıştayda, ‘Dış politika eğitimi ve dış politika haberciliği’ni konuştuk.

Basınla doğrudan ilişkisi olmayan bir üniversitenin dış politika haberciliğini ciddiye alıp incelediğine ilk kez tanık olmak çok hoşuma gitti.

Neden bu konunun seçildiğini sorduğumda üniversitenin Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Yardımcı Doçent Doktor Mehmet Hasgüler’den şu yanıtı aldım:

‘Uluslararası İlişkiler Fakültemiz Biga’da. Bizim burada diplomat yetiştirmemiz zor. Öğrencilerimiz çok istekli ve çalışkan. Fakülte olarak kendimize bir hedef seçtik. Öğrencilerimizi dış politika gazeteciliğine yönlendirmeyi amaçlıyoruz.’

Akademisyenlerin dış politikaya katkılarını sağlamak, dış politika haberlerini renksiz kalıplardan kurtarıp bilgiye dayalı, güvenilir ama magazin haberleriyle rekabet edebilecek kadar çekici kılmak için akademi ve medya arasındaki işbirliğinin öneminin tartışıldığı çalıştaya, İstanbul ve İzmir Ege Üniversiteleri Uluslararası İlişkiler Fakülteleri ile Ege İletişim Fakültesinden doktora öğrencileri ve öğretim üyeleri de katıldı.

Hepsi de gazeteciliğin, yazılı, görsel, sözlü ve dijital alanlarında söyleyecek sözleri olan insanlar.

Gazeteciliğe ilgi artıyor. Bu durumun, hem gazetelerin hem de okuyucuların kalitesini artıracağı kesin. Ama ya reyting ve tiraj uğruna gözü kara popülizmin vermekte olduğu zarar? Ve bunu yasaklar ve susturmalarla dengeleme anlayışının yol açtığı hasar?

*Ê* *

TELEVİZYONLARDAKİ
kadın programlarını birkaç kez izledim. Kaynanalar, gelinler ve diğer insani konuları işleyen programlar aslında çok yararlı da olabilirler. Özellikle bizim gibi eğitim seviyesi düşük ve insanların olanakları kısıtlı ülkelerde geniş kitlelere seslenebilmek bir ayrıcalık. Bu programlar, kadın-erkek eşitliği, sorunların barışçı çözümü, aile içi demokrasi gibi kavramların yayılmasına yardımcı olabilir.

Ama benim gördüklerimde, zaten var olan ve sorunlara yol açan değer yargıları yeniden üretilip duruluyordu. Örneğin bir sorunun, sakin bir üslupla tartışıldığını hiçbirinde görmedim ben.

Sakin tartışmaya özendirmek şöyle dursun, bağrışmanın artması, insanların keskin psikolojik virajlara yol alması teşvik bile ediliyordu.

Bu programların sunucuları, mesleklerinde çok deneyimli olabilirler. Bazıları öyle de. Ama kaderini sunucunun eline bırakmış olan insan söz konusu olduğunda yetersiz kalabilirler.

İnsanların içlerini dökmelerini sağlamak kadar, onlara dışarıdaki risklere karşı korunmanın yollarını göstermek de bir beceri.

İşte bu bence, özel eğitim gerektiriyor.

*Ê* *

EĞİTİME
evet ama program kapatmaya hayır.

RTÜK’ün kapatma kararı kadınların öldürülmelerine, ailelerin felaketine yol açan sorunları ortadan kaldırmıyor. Programları kaldırmak yerine, bu programlar için akademi ve medya işbirliğini derinleştirmek, sunucuların bu programlar için özel hazırlanmış eğitim programlarından geçmelerini sağlamak daha doğru değil mi?

RTÜK’ün kararında ortaya çıkan zihniyet yeni ceza yasasında basınla ilgili zihniyetten farklı değil. Sorunları susturarak çözmek. Mümkün mü?
Yazarın Tüm Yazıları