Sürahi çatladı mı?

BELKİ biraz kuşkucu olduğumuzu düşüneceksiniz ama öyle miyiz, değil miyiz zamana bırakalım da şimdi konuya girelim: Geçenlerde CHP Meclis Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Toplumsal barışın bir parçası olacaksa genel affa ‘evet’ deriz” dediği kamuoyuna yansımıştı ya...

Siz o söze bir “mim” koyun.

Haberin Devamı

Gerçi daha sonra, CHP Meclis Grubu’nun öteki Başkanvekili Hakkı Süha Okay’ın “Türkiye’de halen terörle mücadele ediliyorsa, terör dağdan şehirlere inmişse, bir af söz konusu olamaz” dediğini okuduk. Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin “partiyi bağlamadığı” dolaylı şekilde böyle ifade edildi. Keza Genel Başkan Deniz Baykal da “İnşallah o günler (af yasasının çıkartılabileceği günler) gelir, bu imkânı o zaman değerlendiririz. Ama şu sırada böyle bir şeyin (affın) ortamı yok. Yanlış sözler” dedi. Ama yine de diyoruz ki: “Siz oraya bir mim koyun.”

Şundan dolayı:

Bizim siyaset erbabı, söyleneceklerle söylenmeyecekleri ayırmalarına ve söylenecekleri uygun bir kalıba dökmelerine yarayan “ifade terbiyesi”nden mahrumdurlar. Aslında üstün bir ifade yeteneğiyle dünyaya geldiklerine inandıkları için akıllarına geleni, o sırada söylemeyi gerekli ve yeterli sayarlar.
İşin kötüsü eksiklerinin farkına varamadan bir siyasi ömrü tamamlayıp defteri kapatanların sayısı da inanılmayacak kadar çoktur.

Henüz aktif siyaset yapanlardan biri olmasına rağmen aklımıza gelen somut örneklerden birinin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç olduğunu belirtelim.
“Ya Başbakan Erdoğan?” demeyin. Çünkü o kural üstü.

Kılıçdaroğlu da tüm temkinli üslubu ve sakin kişiliğine rağmen işte o hatayı yaptı.

Daha önce, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in çok istismar edilen “Dersim’de de ağlayan analar vardı” sözü karşısındaki tepkisi gibi...

Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin CHP’yi bağlamadığını, görünür bir gelecekte de bağlamayacağını biliyoruz. Ama konu “genel af” olunca, bunun ikide bir karşımıza çıkacağından da eminiz.

Neden? “genel af"fa Türkiye’nin ihtiyacı olduğu için mi?

Hayır!

Ama devletin “af” karşısındaki duruşu bir kere tartışmaya açıldıktan sonra o sürahi bir daha su tutmaz da ondan...

Gerçi “Koşullar aynı değil” diyeceksiniz ama merhum Bülent Ecevit’in son başbakanlığı sırasında da “af” meselesi önce ortaya atıldı. Sonra “Bizim böyle bir projemiz yok” dendi.

Olay döndü dolaştı, maalesef Türkiye’ye çok ağır zararlar veren, pek çok masumun affedilmiş kriminaller tarafından katledilmelerine yol açan meşhur -ve gereksiz- af’la noktalandı.

Bizim politikacılar ikide bir “af” yasası çıkarmanın, “Bizim yargı sistemimiz adalet dağıtmayı beceremiyor. O yüzden doğan mağduriyetleri bu af yasalarıyla gideriyoruz” anlamına geldiğini görseler de bize, “Yargımız adalet dağıtmada çok iyidir” diyeceğimiz günleri yaşatsalar daha doğru olmaz mı?

Yazarın Tüm Yazıları