ŞİÖ: 250 yıla darbe çabası

BİZİM büyükelçilere Dışişleri Bakanlığı 2006’dan beri zaman zaman soruyor, “Şanghay Beşlisi’ne girelim mi?”

Haberin Devamı

Sorsa da Tayyip Erdoğan bildiğini okuyor. Resmi açıklamalarda var, Putin’e en az üç kez “Bizi Şanghay Beşlisi’ne alın” diyor.
Arada bizim diplomatlara Çin’in verdiği özel bilgi var, “Sizin Başbakan çok istiyor ama Ruslar istemiyor”. Bunca geri çevrilmeye rağmen, ısrar hâlâ sürüyor.

ŞİÖ’NÜN AMACI

1996’da Çin, Rusya, Tacikistan, Kazakistan, Kırgızistan’la ilk kez Şanghay’da toplandığı için “Şanghay Beşlisi” denilen örgüt, 2001’de kuruluyor. Özbekistan’la sayı altıya yükselince“Şanghay İşbirliği Örgütü” (ŞİÖ) adını alıyor. Amacı şu:
Öncelikle Amerika’ya, genelde Batı’ya karşı güvenlik paktı. Petrol, doğalgaz ve su üzerinden ekonomik işbirliği. Gelişirse, ileride NATO gibi savunma paktı, AB gibi siyasi ve ekonomik işbirliği, OPEC gibi petrol karteli oluşturmaya aday.

ŞİÖ’NÜN SEFALETİ

AB’ye alternatif olarak ŞİÖ’ye üye olmaya kalkmak demokrasiye vedadan başka bir şey değil. Şu sefalete bakın:
Dünya Demokrasi Endeksi’ne göre, 167 ülke arasında Rusya 102, Kırgızistan 111, Kazakistan 120, Çin 138, Tacikistan 149, Özbekistan 160’ıncı sırada. Bu endekste Rusya karma rejim olarak görünüyor, diğerleri otoriter rejim altında. Hiçbirinde demokrasi yok. Endeks adil ve özgür seçim, temel hak ve özgürlükler, politik katılım gibi ölçülere dayanıyor. Ve Türkiye siyasi olarak çağın gerisine düşmüş böyle bir örgüte üye olmak istiyor.
Endekste 1’den 167’ye doğru sıralama şöyle: İşleyen demokrasi, kusurlu demokrasi, karma rejim, otoriter rejim. Aynı endekste Türkiye kusurlu demokrasi bile değil, karma rejim olarak otoriter rejime göz kırpıyor. Geçen yıl iki basamak düşerek 89’cu sıraya geriliyor. AB’den çok ŞİÖ’ye yaklaşıyor. Buna rağmen, adamlar üye yapmıyor.

TİCARET HACMİ NAFİLE

Yaşama biçimi, kültürü, toplumsal yapısıyla Batılı olmak için epey yol almış Türkiye uzun süredir AB ile ilişkide. ŞİÖ ile ekonomik ilişkileri AB ile karşılaştırılmaz bile.
Gümrük Birliği, toplam ticari hacim, AB’de iş yapan on binlerce işadamı, milyonlarca işçi Türkiye’yi AB’ye bağlayan çok sıkı bir ağ. ŞİÖ ile ticaret hacmi var ama parlak değil.
Özbekistan ise skandal. Orada iş yapan Türk işadamlarının hem mallarına el konuyor, hem hapse atılıyor. Özbekistan’ın Tayyip Erdoğan’a sevimli gelen bir yönü var. Cemaat okullarına izin vermiyor.
ŞİÖ üyeliğini ağzına bile almak, Türkiye’yi demokrasiden uzaklaştırmak, sıradan bir Orta Asya ülkesine dönüştürmek ve asıl iki yüz elli yıldır süren Batılılaşma çabasına darbe indirmekten başka bir şey değil.

Haberin Devamı

Fatura büyükelçiye çıktı

Haberin Devamı

“ÜLKEMİZ ve Mısır arasında mevcut çok yönlü ilişkiler sağlam hukuki zemine dayanmaktadır”.
Bu resmi açıklama Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na ait.
“Türkiye ile Mısır arasında yakın tarihlerde imzalanmış anlaşmaların onay süreçleri normal seyrini izlemekte, yürürlüğe girmiş olanlar uygulanmaktadır”.
Zemin sağlam, anlaşmalar normal seyrinde, Mısır’la sorun yok. Bu açıklama, Davutoğlu’na ait, Mısır’ın bizim büyükelçiyi “istenmeyen adam” ilan etmesinden birkaç gün önce yapıyor. CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun Mısır sorusuna verdiği yanıtta. Demek, Davutoğlu Mısır’la kriz beklemiyor.
“Persona non grata”, ‘istenmeyen adam’ ilan etmenin kuralı var. Bir ülke bir büyükelçiyi onun kişisel tavrından, göreviyle bağdaşmayan işlere karıştığından dolayı istenmeyen adam ilan ediyor. Savaş çıksa bile, ülkeler büyükelçilerini geri çekiyor, kimse kimsenin büyükelçisini istenmeyen adam ilan etmiyor. Kural bu.
Oysa, istenmeyen adam ilan edilen bizim Kahire Büyükelçisi Hüseyin Avni Botsalı’nın kişisel kusuru yok. Mısır Dışişleri durumu kendisine tebliğ ettiğinde, “kararın onun kişisel kusuru nedeniyle alınmadığını” söylemiş bile olabilir. Ya neden?
Tayyip Erdoğan’ın her fırsatta Mısır’ı eleştirmesinden, Mısır’ın içişlerine karışmasından duydukları rahatsızlık bardağı taşırıyor. İstenmeyen adam ilan edilen kişi büyükelçi değil, aslında Tayyip Erdoğan, kabak ister istemez büyükelçinin başına patlıyor.
Kavgalı dış politika sayesinde Türkiye bir ilki yaşıyor. Tarihinde ilk kez bir Türk Büyükelçisi görev yaptığı ülkeden kovuluyor.
Davutoğlu
“İlişkiler sağlam zeminde” dese de zemin kayması ekonomik ilişkilerden belli. Yine kendi açıklamasına göre, Türk-Mısır ticaret hacmi son bir yılda 5.16 milyar dolardan 3.45 milyar dolara geriliyor.
Birileriyle kavga etmeden görüşelim, hep birlikte dişimizi kıralım.

Yazarın Tüm Yazıları