Şike paralarının kaynağı ne

2005 tarihli Meclis Şike İddialarını Araştırma Komisyonu raporuna bakın:

Haberin Devamı

“Türkiye’de şike ve teşvik priminin varlığı şüphesizdir. Bunlar kabul edilemez olduğundan tereddüt yoktur. Bunların her dönemde yaşandığı anlaşılmıştır. Bu yozlaşmaya yol açan etkenler kayıt dışı ekonomi ve kulüplerin zayıf ekonomik yapılarıdır. Ancak, bunlar yeterli delil olmadığı için cezasız kalmıştır”.

Altı yıl önce Meclis durumu açıkça tespit ediyor. Hem de, her dönemde. Burada, kayıt dışı ekonomi ile nazikçe vurgulanan kavram aslında kara para.
Aynı rapordan önemli bir cümle:

“Şike ve teşvik primi bir çok takımın hak etmediği halde küme düşmesine ya da şampiyon olmasına neden olmuştur”.

Daha ne desinler? Aynı raporda Türkiye Futbol Federasyonu’na (TFF) görev düştüğü belirtiliyor.

TFF’NİN GİRİŞİMİ

Geçen dönem görevdeki TFF verilen görevi yerine getirmek üzere, kulüplerden mali tablolar, bütçe ve bağımsız kurumlar tarafından yapılacak mali denetim isteminde bulunuyor. UEFA standartlarını uygulamak istiyor.

Sonuç vahim. TFF amacına ulaşamıyor. Gariban TFF daha fazla ısrar edemiyor, geri adım atıyor.

Bu rapora ve TFF’nin girişimine rağmen, hiç bir şey değişmiyor, çarklar bildiğiniz gibi dönüyor. Neden döndüğü çok önemli. Çünkü, ortada şike için milyon dolarlar dönüyor. O zaman iki soru:

“1- Şikede ve teşvik priminde verildiği iddia edilen havada uçuşan milyon dolarlar, eğer kulüplerin kasasından çıkıyorsa, o paraların kaynağı ne?

2- Hayır, kulüplerden çıkmıyorsa, nereden çıkıyor, bu paraları kimler, neden veriyor?”

İkinci soru anahtar. Bazı kulüplerin arkasında kimler var? Bu adamlar ne iş yapar?

Sistemin temizlenmesi için bütün bu ilişkilerin ve milyon dolarların kaynağının ortaya çıkması gerek. “O iyi çocuk, bunu yapmaz” edebiyatı bu gerçekler karşısında fena sırıtıyor.

Haberin Devamı

CHP’nin tartıştığı formül

CHP’nin otuz hukukçu milletvekili önceki gün toplanıyor. Genel merkeze öneri hazırlamak üzere.

Üç saat süren toplantıda odağında yemin olan görüşler dile getiriliyor. Yemin ve milletvekilliği görevi, AKP’nin tutumu, protestonun hukuki anlamı, demokratik gereği, toplumdaki algısı, Cemil Çiçek’in muhtemel fonksiyonu uzun uzun tartışılıyor.

Otuz hukukçu milletvekili şu noktalarda birleşiyor:

“-Protestomuz doğrudur, milli iradenin üstünlüğünü sonuna kadar savunmak demokratik bir tavırdır.

-Bizim muhatabımız Meclis’tir, AKP değil.

-Başbakan Erdoğan CHP’yi çözmeye çalışıyor ama, buna izin vermeyeceğiz.

-Cemil Çiçek, Meclis Başkanı olarak, çözümü kolaylaştırıcı rol oynayabilir”.

Bazı milletvekilleri Meclis’te göreve başlamak için, yemin edilmesi gerektiğini vurguluyor. Bu arada şöyle bir formül bulunuyor:

“Tutuklu olan milletvekillerinin Meclis Genel Kuruluna başvurarak, tutukluluk halinin sona erdirilmesi isteminde bulunmaları ve onların durumuna Meclis’in karar vermesi”.

Bu formül yasamanın yargıya müdahalesi olarak görülebilir. Bunu önlemek için, öneriye, Meclis kararının istenirse, Anayasa Mahkemesine, yani yine yargıya gidilmesini mümkün kılacak maddenin eklenmesi.

Böyle bir öneriyi Meclis Başkanı Çiçek’e verecek tek CHP’li, yemin etmiş olan Oktay Ekşi.

Altını çizmek isterim, CHP böyle bir karar almış değil, ancak üzerinde tartışılan formüllerden biri böyle bir öneri. CHP bu yönde girişimde bulunur mu, yoksa üzerinde durmaz mı, onun bilemem.

Haberin Devamı

Çiçek’ten yemin araştırması

O tarihte daha ne AKP var, ne yemin krizi. Bilimsel ve tarafsız olmak adına, yeni Meclis Başkanı Cemil Çiçek yemin krizini çözmek için 2001 tarihli anayasal değerlendirmelere bakıyor.

2001’de değerlendirme yapan anayasa profesörlerinin yine farklı siyasal görüşe sahip olmalarını da dikkate alıyor. 2001’de yayınlanan kitapta anayasa hocaları aynı noktada birleşiyor:

“Milletvekili olarak göreve başlamanın yolu yemin etmekten geçiyor”.

Anayasa hukukçusu olan CHP milletvekilleri ne söylerse söylesin, Meclis’te görev yapmaları için yemin etmeleri şart.

Herkesin çözüm bulacağına inandığı Cemil Çiçek de, CHP’yi bu yönde ikna etmeye çalışacak. Ancak, tek taraflı değil. Çözüm için CHP’nin de adım atması, ama o adımı atarken yara almaması gerekiyor. Çiçek’in bu duyarlığa özen göstereceğine kuşku yok. Göstereceği diğer bir özen, tarafsız kalmak.

CHP’liler Çiçek’e bu yönde güveniyor ancak, Başbakan Erdoğan’ın muhtemel etkisinden kaygı duyuyor. Çiçek ise, böyle bir kaygıya yer olmadığı inancında.

CHP ile Çiçek arasında ilk yaklaşma, yeni seçilen Meclis Başkanını liderlerin geleneksel ziyareti.

  

 

Yazarın Tüm Yazıları