GeriSeyahat Yuvarlak dünyanın beş köşesi
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Yuvarlak dünyanın beş köşesi

Yuvarlak dünyanın beş köşesi

"Yuvarlak Dünyanın Beş Köşesi" Bülent Demirdurak’ın Gita Yayınları’ndan piyasaya çıkan kitabı. Demirdurak, 1974 yılından beri turizm sektörünün içinde. 16 sene Türkiye içinde Fransız grupları gezdirdikten sonra bir süredir uzak ve zor destinasyonlara özel programlar hazırlıyor. Kitap çıkarmasının amacını "Gezmeyi sevenlerin hayatını kolaylaştırmak" olarak açılkıyor.

"Tek başımıza çabalarsak bu muhteşem dünyayı tanımaya vaktimiz yetmez. Birbirimize anlatacak şeylerimiz hep olmalı" diyor. Yuvarlak Dünyanın Beş Köşesi’nde Meksika’dan Mısır’a, Maurtius Adaları’na birçok yere yaptığı seyahatleri anlatıyor.
/images/100/0x0/55eb2eeaf018fbb8f8b0bc58

TANGO İZLEMEDEN DÖNMEYİN: ARJANTİN

Buenos Aires’in can damarı dünyanın en geniş bulvarı olarak bilinen Avenia 9 Julio. Bulvardaki en önemli yapı Kristof Kolomb’un adını taşıyan ve güney yarımkürenin Sidney Operası’ndan sonra ikinci opera binası olan Teatro Colon. Şehrin eski limanı Puerto Madero alışveriş merkezi haline getirilmiş. Kırmızı tuğlalı binaları eski haline sadık kalınarak elden geçirilmiş. Buenos Aires’in en gözde köşelerinden biri de Recoleta. Şehrin kuruluşu sırasında pek yakın olmayan bölgede kurulan mezarlık daha sonraları şehrin ortasında kalmış. Şehrin çok yakınındaki Boca mahallesi ise başkentin en ilginç yeri... Bölgeye ilk yerleşenler ellerindeki gemi boyalarından artan renklerle evleri boyamışlar. Bugün aynı güzelliği rengarenk duvarlarda görebiliyorsunuz. Arjantin’den Tango şov izlemeden dönmeyin. Florida Caddesi, Cordoba Bulvarı alışveriş yapılacak en güzel yerler.

STRESİ EN AZ ÜLKELERDEN BİRİ: ŞİLİ

Bir Türk seyahatsever için stresi en az olan ülkelerden bir tanesi de Şili. Ülkemiz vatandaşlarından vize istemiyorlar. Şili’nin siyah, çekirdeksiz, iri üzümleri hafif buruk tadıyla nefis. Şehrin her köşesinde eski otobüs bolluğu var...
/images/100/0x0/55eb2eeaf018fbb8f8b0bc5a
Ahumada, Huerfanos, Miraflores, Avenida del Liberator’da harika akşam görüntülerine rastlıyoruz... Sokakların ortasında kurulmuş kukla tiyatroları çocukları, mim sanatçıları büyükleri eğlendiriyor. Şehir gezimize başkentin atlı spor alanı ve eski mahallesi Concho y Toro ile başlıyoruz. Çoğunluğunun eğitimli insanlardan oluştuğu tertemiz sokaklar ve hırpalanmamış dış cephelerle kendini gösteriyor. Renkli pazar günümüze Mercado Central’de Augusto’da devam ediyoruz. Burası her türlü sebze, meyve satılan bir pazar yeri ve ortasında da balık restoranı Augusto bulunuyor. Şili’nin Santiago’dan sonra ikinci büyük şehri ve en büyük limanı Valparaiso’ya doğru yüz yirmi kilometrelik yola koyuluyoruz. Yolumuzun üzerindeki Casablanca şehrinin yakınlarındaki bir kiliseye her yıl 8 Aralık’ta dinine bağlı binlerce insan gelerek ibadet ediyor, adaklar adıyormuş... Vina del Mar, Valparaiso’nun hemen yanındaki sahil kenti. Plajları çok geniş ve etkileyici ama denizin kirliliği dünyanın kabul edilebilir oranlarını defalarca aşabiliyor...

DENİZDE KUM, BURADA 5 YILDIZLI OTEL: MAURITUS
/images/100/0x0/55eb2eeaf018fbb8f8b0bc5c

Madagaskar’a 750 kilometre mesafede Mascareignes Adaları diye adlandırılan Mauritus, Rodriques ve Reunion adaları bulunuyor. Mautirus adasının dağı taşı şekerkamışı tarlası ama ne yazık ki her geçen yıl şekerkamışı getirisi azalıyor... Hemen her tarafta oldukça basit evlerde yaşıyorlar. Yollar son derece dar ve genelde kötü... Denizde kum Mauritius’ta beş yıldızlı otel demişler. Beş yıldızlı otel sayısının 100’ün üzerinde olduğu söylenebilir. Denize girdiğinizde akvaryumda yüzüyormuş hissine kapılıyorsunuz. Adanın en büyük özelliklerinden biri de okyanusa büyük balık tutmak için açılmak. Adanın güneyinden doğu sahiline gitmek istiyoruz. "Domaine du Chasseur" yolumuzun üzerinde bulunuyor. İki bin hektarlık geniş bir alanda muhteşem bir park kurmuşlar. Siyah volkanik dağların gölgesinde kurulu Port Lois adanın başkenti. En ilginç yeri pazar yeri.

EN KARAMSARLARI BİLE HAYATLA TANIŞTIRAN ŞEHİR: MADRİD
/images/100/0x0/55eb2eeaf018fbb8f8b0bc5e

İspanya’nın başkenti Madrid, en karamsar insanların bile dansla, müzikle barıştığı şehir olarak bilinir. Bulvarları, sokakları, insanları, müzeleri, restoranları, kaldırım kahveleri, jambon dükkanlarıyla şehir ünlü ressamların tablolarından fışkırmış gibi... Önce Plaza des Cybeles’den 18. yüzyılda tanrı Poseidon ve tanrıça kızları adına yapılmış görkemli havuzun yanından geçiyoruz. Üçüncü Carlos zamanında 1769-1778 yılları arasında mimar Sabatini tarafından yapılan Puerta De Alcala’ya doğru devam ediyoruz. Puerta De Alcala’nın çok yakınlarında da birbirinden önemli müzeler sanki iç içe geçmiş sizleri bekliyor. Şehrin en göz alıcı yerlerinden biri de Retiro Parkı. Madrid’i çevreleyen Puerta Del Sol başka bir buluşma noktasıdır. Eğer resimle ilgiliyseniz mutlaka Prado Müzesini gezmelisiniz. Madrid’in en önemli müzelerinden biri olan Museo Naciona Centro De Arte Reine Sofia da Pradao Müzesi’ne yürüme mesafesinde bulunuyor...
False