Son Güncelleme:
Yok tek başına kurtuluş!
Enron iflas etti. Andersen'in sahtekar bir denetim kurumu olduğu ortaya çıktı. Şimdi WorldCom yıkılıyor. Bu arada Bush hükümetinin önemli isimleri de bu yıkıntının molozları altında kalmak üzere. Bir de Vivendi çıktı karşımıza. Xerox'u hiç saymıyoruz bile. Hadi hayırlısı.Tüm bunlar yetmiyormuş gibi Dünya Kupası eemelerinde iki kere yenildiğimiz Brezilya yine başımıza bela oldu. Para birimi hızla değer yitiren ve Arjantin benzeri bir krizin ilk günlerini yaşayan ülkenin notu da yine bir sıfırcı hoca tarafından düşürüldü. Tüm piyasalar paniğe kapılmış durumda. Bir tek ABD ve Avrupa'dan kaçan sermayenin yöneldiği Asya piyasaları mutlu bu aralar. Ama işler böyle giderse kısa sürede Asya'dan da devasa iflas, devasa sahtekarlık haberleri duymaya başlayacağız.Para sihirbazı George Soros 1998 yılında yayımladığı kitabının başlığını "Küresel Kapitalizmin Krizi" koyduğunda yer yerinden oynamıştı. Oysa Soros'un sözlerinin haklılığı bir yana, bunu söyleyen ilk kişi bile değildi. Eleştiri oklarına hedef olmasının asıl nedeni "içerden" birinin böyle bir itirafta bulunmasıydı. Bir bakın 1997 yılında patlayan Asya Krizinden sonra dünya ekonomik ve siyasi anlamda nasıl bir süreç geçirmiş. Kriz üstüne kriz, savaş üstüne savaş...Ya Türkiye...Kriz üstüne kriz. Hem ekonomide hem siyasette. İspanya iç savaşında Franco Faşizmine karşı savaşan dünyanın dört bir yanından gelen anarşistlerin ünlü bir sözü vardır: "Tek başına kurtuluş Yok!"Şimdi sermaye piyasaları çalışanları ve yatırımcıları için de aynı sloganı atma zamanı. Önce bir tespitte bulunalım. İMKB'nin dünyanın en "batak" borsası olduğunu iddia edenler yanıldı. Yukarda ismini saydığımız şirketlerle ilgili sürece bakanlar aslında dünyanın her yerinde sermaye piyasalarının aynı sistem üzerine işlediği görülüyor. Yeter ki yakalanma. Yakalanmıyorsan ve işler perde arkasında devam edebiliyorsa, ne kadar gelişmiş bir sermaye piyasasına sahip olduğunuzla övünebilirsiniz bile... İMKB 1986'dan bu yana binlerce zengin yarattı, bilerce zengini fakirleştirdi. Piyasanın en küçük aktörlerinden en büyüklerine kadar, taşra mantığı ile siyaset ve iktidar odaklarından beslendi yıllarca. Ama artık görülüyor ki ne şirketler ne de yatırımcılar için deniz kalmadı. Borsanın bugün yaşadığı sıkıntılar tek başına çözülmeyecek. Türkiye'nin AB ile ilişkilerden, Kıbrıs meselesine, etnik sorundan, ekonomiye kadar bir çok alanda birden yapması gereken tercihler var ve bu tercihler aynı zamanda borsa yatırımcısının da geleceğini belirleyecek. "Bana ne ana dilde yayın ya da idam meselesinden" diyemeyeceğimiz bir döneme girdik. Herkesin sorumluluk alma zamanı.