Yemek aşkına

Burçak Ersen: Angelina Jolie hep somon yerdi
* Burçak Hanım, yemek sektörüne girmeden önce farklı bir işle uğraşıyormuşsunuz. Neler yaptınız aşçı olmadan önce, anlatır mısınız biraz?
- Üniversitede Felsefe okudum ama aslında gazeteci olmak istiyordum. Sonrasında iletişim danışmanlığı yapmaya başladım ve bu bölümü okumak için Amerika’ya gittim, orada pazarlama iletişimi okudum. Wall Street’te çalışırken Los Angeles’a taşınma durumum oldu. Ama o işi tekrar yapmak istemediğimi anladım. “Ben yemek okuluna gitmek istiyorum” dedim.

* Peki, öncesinde yemekle aranız nasıldı?
- Ben her şeyimi yemekle hatırlarım. 5 yaşındayken gittiğim bir yerde ne yediğimi hatırlarım mesela. Yıllar önce Tuzla’daki bir köftecide yediğim köftenin tadını da... Amerika’da da farklı tatlar keşfettim.

* Hangi tatları keşfettiniz?
- Daha önce Tai yemeği yemezdim, çok tatlı gelirdi bana. Suşiyi de sevmezdim. Onlara alıştım. Bir de insanın damak tadı her 7 senede bir değişirmiş. Hiç sevmediğiniz bir sebzeyi seneler sonra yiyince beğenebilirsiniz...

* Bilimsel bir bilgi mi bu?
- Onu bilmiyorum ama çok duydum bunu. Kendimde de deneyimledim.

JULIA ROBERTS’IN LAKABI SİNDİRELLA
* Wall Street’ten ayrılmak kolay oldu mu?
- Aslında ben o kurumsal iş hayatından nefret etmiyordum. Yani bir anda çıldırıp da “Bu işi bırakıyorum!” demedim. Türkiye’de yaptığım işi de seviyordum ama Amerika’da bu işin çok etik olmadığını düşündüm.

* Sonrasında hangi yemek okuluna gittiniz?
- The Art Institute of California’nın Aşçılık bölümüne gittim. Okula bir kariyer hedefiyle gittiğim için aynı zamanda çalışmak istedim. Sabahları işe, akşam da okula gidiyordum. Akşam dersleri, en iyi hocaların gittiği derslerdi.

* Nerelerde çalıştınız?
- Beverly Hills’te L’Ermitaj adlı bir butik otel var, orada çalıştım. Oscar töreninden sonra orada özel partiler düzenlenirdi. Gizliliğiyle ünlüdür.

* Hangi ünlülere yemek yaptınız?
- Biz hep mutfakta olduğumuz için pek göremezdik. Bir de ünlüler otele gizli isimlerle kaydoluyorlardı. Mesela Julia Roberts, “Sindirella” ismiyle kayıt yaptırırdı. Puff Daddy yer ayırttıysa, mutlaka 20 tane tavuk kanadı hazırlanırdı. Bir de Angelina Jolie hep somon yerdi. Annesi ölmeden önce o otele yerleşmişti, Angelina Jolie de her gün gelirdi.

BU DÜNYANIN İÇİNDE KAYBOLUYORSUNUZ
* Türkiye’de dönmeye nasıl karar verdiniz?
- Los Angeles’ta bir süre çalıştıktan sonra yine New York’a döndüm, bir şef arkadaşımın yanında işe girdim. Ama New York’ta çok büyük bir kriz oldu ve benim çalıştığım mekân da dahil çoğu yer kapandı. O dönem Türkiye’ye dönmek istediğime karar verdim.

* Dönerken burada bir kafe açmak ve work-shop’lar düzenlemek var mıydı aklınızda?
- Aslında okula giderken aklımda yemek okulu açmak vardı ama sonra bu isteğimi unuttum. Çünkü bu işin içine girince “Daha ne öğrenebilirim?” diyorsunuz ve bu dünyanın içinde kayboluyorsunuz...

* Mini Kitchen by Hecha’da düzenleyeceğiniz work shop’larda neler olacak?
- Sadece yemek yapmayı öğreteceğiz gibi algılanmasın. Yemek konusunda konferanslar da yapılabilir, bir şirket için özel tadım mönüsü de olabilir. Burada yemekle ilgili aklınıza gelen her şey yapılacak.

Aslı İzgül: Osmanlı mutfağını da öğreteceğiz

* Aslı Hanım, siz de Burçak Hanım gibi farklı bir kariyer geçmişine sahipsiniz. Siz neler yaptınız?
- Ben modayla çok alakalıydım, o yüzden moda tasarımı okudum. Tekstil sektöründe çalışırken de kafe açmaya karar verdim. Aslında bu fikir daha üniversitede okurken oluşmuştu kafamda.

* Nedense son dönemde pek çok kadında kafe açma arzusu var. Neden cazip geliyor bu iş sizce?
- Benim üniversitede okuduğum dönemde öyle şeyler pek yoktu. Okulumuzda Gastronomi bölümü açılmıştı ve bu kadar popüler değildi. Bölüm açıldığında ben ikinci sınıftaydım, sene kaybım olmasın diye kendi bölümü bitirdim.

* Tekstil sektöründeki işinizi bırakmaya nasıl karar verdiniz?
- Keyifliydi ama beni istediğim şekilde tatmin etmedi. Türkiye’de işler yurtdışındaki gibi değil, genellikle copy-paste işler oluyor. Çok az özgün tasarımcı var.

* Mini Kitchen’ı açma fikri nasıl doğdu?
- Mini Kitchen’da üç ortağız; ben, Burçak ve ağabeyim Yağız. Ama ağabeyim burada çok bulunmuyor. Burçak’la daha önce Karaköy’deki bir proje için bir araya gelmiş, öyle tanışmıştık. Fakat orası kısmet olmadı. O dönem ikimiz de ortak arıyorduk. Burçak ağabeyimle tanışmış, bu sayede yeniden bir araya gelmiş olduk. Ağabeyimin Hecha’ları ve benim mutfak eğitimim bir araya gelince burayı açtık.

ÇOCUKLAR İÇİN DE WORK SHOP OLACAK
* Mutfak eğitiminizi nerede aldınız?
- Mutfak Sanatları Akademisi’nde “Profesyonel Aşçılık” eğitimi aldım. Bir süre Hotel Les Ottomans’da çalıştım, bir süre de Hecha’da marka koordinatörlüğü yaptım.

* Mini Kitchen, bir kafe ama burada eylül itibariyle yemek atölyeleri de yapacaksınız. Bu projeden de biraz bahsedebilir misiniz?
- İlk aşamada haftanın üç günü, ekim ayından itibaren de haftanın altı günü atölye çalışmalarımız olacak. İtalyan, Fransız, Japon mutfağından yemekler, makarnalar, çorbalar, tatlılar yapacağız. Her gün farklı bir ders vereceğiz.

* Siz de mutfakta olacak mısınız?
- Derslerin yüzde 90’ını Burçak verecek. Ben de eğitimlerde olacağım.

* Genelde yabancı mutfakların atölyeleri yapılıyor, sizde Türk mutfağından lezzetler de olacak mı?
- Evet. Ayrıca talep gelirse ve kendi grubunuzu yaratırsanız, aylık bir program ve uygun bir bütçeyle Osmanlı mutfağı eğitimi de alabileceksiniz.

* Ücretler nasıl olacak peki?
- Piyasadakilerle ortalama olarak aynı. Ana yemekli atölye çalışmaları 120-170 TL civarında olacak.

* Kapasiteniz kaç kişi?
- 10. Ayrıca çocuklar için de work-shop’lar yapacağız.

* Mini Kitchen’ın diğer atölye çalışmaları yapan yerlerden farkı ne peki?
- Kapasitemiz 10 kişi olduğu için herkesle birebir ilgilenme durumu söz konusu. Ayrıca Burçak’ın ellinin lezzeti ve becerisi çok kuvvetli. Kendisi yurtdışında Michelin yıldızlı restoranlarda çalıştı.