Yazlıkta kurulan dostlukların
Malum, yaz geldi mi durulmaz Adana’da.
Adamın nefesini keser sıcak hava oralarda. O yüzden de okullar kapanır kapanmaz iki yol belirir Adanalının karşısında: Ya yazlığa gidecek ve denizin seni serinletmesine izin vereceksin ya da yaylaya çıkacak ve kendini dağ havasına teslim edeceksin.
Ben Adana’da yaşadığım yıllar boyunca yazlarını, yazlıkta geçiren şanslı çoğunluktandım. Hayatımın en güzel yazları Mersin’de, Özen Sahil Sitesi adlı bir yazlıkta geçti benim.
Oraya taşındığımızda sadece beş yaşındaydım. Beş yaş, annenin “Aaa bak arkadaş, hadi beraber oynayın” demesinden utanılmayan zamanlar daha. O yüzden de çabuk kaynaştım yazlık arkadaşlarımla. Beş yaşımdan bugüne kadar da binlerce güzel anı paylaştım onlarla.
Şöyle bir düşünüyorum da bugün hala en yakın arkadaşlarımın yazlıkta tanıştığım o insanlar olması kesinlikle tesadüf değil. Beraber “dansa davet” oynadığım, sabaha kadar havuz başında oturduğum, bisiklete binmeyi de araba kullanmayı da beraber öğrendiğim, yan sitenin çocuklarına karşı birlik olduğum, onlarca yaz ayı boyunca her şeyi paylaştığım bu insanlar, aslında beni ben yapan çocukluğumun yapı taşları.
Yazlığınız ister Mersin’de ister Çeşme’de, Bodrum’da, Didim’de, Ayvalık’ta, Karataş’ta ya da Yumurtalık’ta olsun, ortak bir geçmiş paylaştığınız bu insanlardan kopmak ya da onlarla kurduğunuz dostlukların temellerini sarsmak çok da mümkün değil. Yazlıklarda kurulan dostlukların gücü bir başka çünkü.
Bu gücün sebebi çok küçük yaştan beri birbirinizi tanıdığınız için de olabilir, bütün kış apartmanlara sıkışıp kalmış çocukluğunuzu birlikte ve özgürce yaşadığınız için de…
Bana sorarsanız en temel sebep yazlıkların insanları yakından ve iyi tanıma imkanı sunmasıyla alakalı. O küçücük bikinilerin ve mini mini şortların altına sığmaz çünkü egolar, taşar. Herkesin gerçek yüzü ve duyguları ortadır yazlıklarda. Gruplaşmalar, sataşmalar, yarışmalar ve kapışmalar da vardır elbet. Ama enerjinin büyük bir kısmı koşup oynamaya ve yüzüp eğlenmeye ayrıldığı için başkalarının kuyusunu kazmaya ne gücü kalır ne de vakti insanların yazlıkta. O nedenle de daha iyi, daha yakından tanır yazlıktaki dostlar birbirlerini ve daha az kazık yerler. (Bir yazlıkta atılan en büyük kazık dondurmasına ya da hesabına oynanan okeyde, King’de veya batakta hile yapılmasıdır mesela!)
Kimin babası ne kadar zengin, kimin mayosu tasarım kiminki pazardan bilinmez orada. Çünkü paranın önemi yoktur yazlıkta, herkes her şeyi paylaşır çoğunlukla. Mesela bisikletler orta malıdır mutlaka… Tüm sakinlerin oynadığı bir top vardır etraflarda ve deniz yatakları genelde boş kalmaz ortalarda…
Biraz deniz biraz klor biraz da güneş kremi kokan bu dostluklar karakterinizin deneysel çalışmalar sonucunda nihai haline gelmesine de anbean şahit olur. Çocukluktan ergenliğe, ergenlikten gençliğe, gençlikten olgunluğa her türlü değişimin en yakından gözlemcisidir yazlık dostu ve seni her türlü sevmeye ve benimsemeye devam eder. İşte tüm bunların yaşandığı bir yerde ve dönemde kurulan dostluklar bir ömür bu yüzden devam eder…
Yazlıkçıgiller
Her yazlığın belli başlı karakterleri vardır. Bu karakterler Türkiye’nin neresine giderseniz gidin hep aynıdır ve yazlıkların olmazsa olmazlarıdır.
Sahilde gitar çalan genç: Her sitenin eli gitarlı sesi çatlak bir genci vardır mutlaka. O genç etrafında toplanıp söylenen şarkıların da tadı bir başkadır ve tabii ki Akdeniz Akşamları repertuarın vazgeçilmezleri arasındadır.
Dedikodu teyzeler: Yaşın kaç olursa olsun en az bir kez dedikodu ağlarına düştüğün “dedikodu teyzeleri” vardır bir de yazlığın. Bu teyzeler ağızlarının tadını iyi bildiklerinden, genelde sitenin en serin yerini mesken edinirler. Her geçeni süzer, her geçene anlamlı bir selam verirler. Sitenin gençleri genelde onların önünden geçmemek için yollarını değiştirse de onların dürbün gözlerinden kaçamaz hiç kimse. Kimin kızı kiminle çıkıyor, kim saat kaçta evden çıktı, kaçta siteye geldi, ayık mıydı, yalnız mıydı vs. en iyi bu teyzeler bilir.
Kahraman bekçi: Her sitenin en az bir tane de babacan bekçisi vardır. Bu bekçiler genelde genelkurmay başkanlığında görülmeyen bir yetkiye sahip olduklarını düşünür. Tatlıdır tatlı olmasına ama bir o kadar da korumacıdır.
Gurbetçi arkadaş: Kışlarını yurtdışında geçirdiği için Türkçesi hafif bozuk, moda anlayışı kesinlikle yoldan çıkmış ama en havalı elektronik aletlere sahip kişidir gurbetçi arkadaş. Saftır, candır…
Taş abi ve ablalar: Her gördüğünde “İşte ben de büyüyünce onun gibi olacağım” dediğin güzel mi güzel, taş mı taş abi ve ablaları vardır sitenin. Onlar öyle gelip üç ay filan kalmazlar genelde. Tüm yaz taş çatlasa iki ya da üç kez görünür ve senin için “Cool”luğun sembolüdür.
Vampir sakinler: Sitenin bir de tüm gün ne havuz başında ne de ortalarda görünmeyen ama akşam oldu mu piyasaya çıkan vampir sakinleri vardır. Hem gizemli hem ürperticidir bunlar…
Kuralcı amcalar: Her adımında arkandan “Çimlere basmayın”, “Çok gürültülü konuşmayın”, “Havuz başında koşmayın” gibi replikleriyle tanınan kuralcı amcalar bile öldüremez yazlığın tadını.
Gizemli kiracı: Her yaz başında kiralanması heyecanla beklenen bazı daireler vardır. Her genç kız o dairenin yakışıklı bir prens, her genç oğlan güzel bir manken tarafından kiralanması için dua eder.
Yazarın son yazıları |
#15 Temmuz 2013 Hepimiz “Biz biliriz, biz!”ciyiz!
#11 Temmuz 2013 Gezi’kler!
#8 Temmuz 2013 Bayan değil, bağyan hiç değil! Bildiğin kadın!
#1 Haziran 2013 Hayatımda gördüğüm en sağlıksız ilişki
#27 Haziran 2013 Bekar gidilen düğünlerden sağ çıkma kılavuzu
#24 Haziran 2013 Taksiciden al komployu
#20 Haziran 2013 Duralım ki geride kalanlar yetişebilsin!