Tunus’un iki önemli bölgesi: Kartaca ve Sidi bu Zeyd

Tunus’tan yapılacak günübirlik yolculuklarda Kartaca Antik Kenti ve Sidi bu Zeyd Köyü görülmeye değer. Birbirine yakın olan her iki semte de gerek raylı sistemle gerekse taksiyle çok rahat ulaşılabiliyor.

İ.Ö. 814 yılında bir ticaret limanı olarak kurulan Kartaca’nın günümüze sadece harabeleri kalmış. Romalılar ve Kartacalılar arasında yapılan Pön Savaşları’nda şehir yerle bir edilmiş. Romalılar savaşı kazanmalarına ve şehri yerle bir etmelerine rağmen hızlarını alamamışlar. Bu bölgeye yeniden şehir kurulmasın ve bölgeden yeşillik çıkmasın diye her yere tuz dökmüşler. Harabeler sadece bir noktada bulunmuyor, geniş bir alana yayılmış durumda. Bu yüzden elinizde harita, bu harabeleri aramanız veya rehberli bir turda keşif yolculuğuna çıkmanız gerekiyor. Başkent Tunus’un 18 kilometre kuzeydoğusunda yer alan bu antik kentte Kartaca Ulusal Müzesi yer alıyor. Müzede Fenike ve Roma dönemi dâhil, Tunus’un her döneminden kalıntılar bulunuyor. Tunus Cumhuriyeti Başkanlık Sarayı da Kartaca Antik Kentin yanına kurulmuş. Bölgede Okyanus Müzesi, Antion Hamamı, Hadrian Tiyatrosu gibi yapılar da turist çekiyor.

Seyahatinize Kartaca’ya gidecek kadar vakit ayırmadıysanız ama yine de Tunus’ta Kartaca döneminden kalma eserleri incelemek istiyorsanız, size önerimiz Bardo Müzesi. Beyikal Saray’ında bulunan Bardo Müzesi, Tunus’un en önemli müzesi. Bu müzede, Kartaca’dan İslamiyet dönemine kadar, Tunus’un tarihine ışık tutan sayısız eser bulunuyor. Roma heykelleri ve özellikle Roma mozaikleri, müzede sergilenen en önemli parçalardan… Müzenin benzersiz mozaik koleksiyonunda daha ziyade mitolojik kahramanlar resmedilmiş. Dünya’nın en büyük iki mozaik müzesinden biri olan Bardo’da 4.750 metre kare mozaik bulunuyor. Dünya mozaik müze birinciliğini, günümüzde Gaziantep Zeugma Müzesi’ne kaptırdığı söylense de Bardo Müzesi, uluslararası ününü halen koruyor.

Sidi bu Zeyd �

Başkent Tunus’a yakın olup günübirlik bir geziyle görülmesi gereken bir başka yer de Sidi bu Zeyd, Tunus’a 20 kilometre uzaklıkta olan bu güzel köyün tepesinden Akdeniz’e bakmak büyük keyif. Tepede yer alan deniz fenerinden kıyı şeridine kadar uzanan yolda mavi pencereli beyaz badanalı evlerin arasında dolaşmak olağanüstü bir deneyim. Burası biraz Bodrum, biraz Santorini biraz da Mykanos’u andırıyor. Dört bir taraftan gelmiş onlarca ressam her gün sabahın erken saatinde bu küçük köye gelerek evleri, tepeyi, denizi, taşlı dar sokakları resmediyor. Buradaki önemli noktalardan biri, “Avukat’ın Evi” olarak adlandırılan bir aile evi… Tunuslu bir ailenin şimdilerde müze olarak kullandığı evi (Family House) ziyaret ederek geçmiş dönem Tunus aile yaşantısını yerinde inceleyebilirsiniz.

Akdeniz’in diğer kıyısından Avrupa’ya bakan bu küçük Kuzey Afrika şehrinin gözlerinde, kuzeydeki İtalya ve Fransa’ya karşı bir kıskançlık yok. Tunus, Fenikelilere kadar dayanan çeşitliliğe sahip tarihi sayesinde, kıyının karşı tarafına mağrur gözlerle bakıyor. Son yıllarda iyice artan ziyaretçiler sayesinde, turistik cazibesini her yıl yeni coğrafyalara ve yeni insanlara cesurca fısıldıyor.

Nerede Kalınır?

Tunus’un en kalabalık caddesi olan Habib Burgiba Bulvarı üstünde bir otelde kalınabilir. Carlton Hotel bu cadde üstünde yer alan 3 yıldızlı küçük bir otel.  Eski şehir bölgesi otantik bir konaklama sağlayacağından, Medine mimarisi dikkate alınarak yapılan Dar el Medina Otel (4 yıldızlı) de önerilerimiz arasında.

Fotoğraflar: Serhat SARISÖZEN