Son Güncelleme:
Teşekkürler Türkiye!
Hep ‘rakı olmasın şarap olmasın’la çıktık, ‘iyi ki yapmışım’la indik. Kırmızı bir çizgiydik Türkiye haritasında gittik gittik. Dere tepe düz gittik. Hepimizi toplasan 100 kişiydik. Bilmediğimiz yerlerde indik mola verdik. Duymadığımız yerlerde durduk yemek yedik. Çay içtik. Hazırkart’la turnedeydik. Gençtik güzeldik müzisyendik. Bitmesin isterdik ama evi de özledik. Otellerin koridorları birleşti sanki, karıştı şehir tabelaları. Oda numaraları hep 2 günlük hafızaya alındı. Pencereden bakarken hiç geçmişimiz olmayan bir sokağa, akşam 8’de üniversitelerin bahçesinde binlerce kişiyle buluştuk. Bir geçmişimiz olsun diye beraber. Ses gibi uçmamak için yağmur altında, Trabzon’da bağırıyorduk hepimiz: Yağmur bize fark etmez! Yağmur bize fark etmez! Tanıyorduk herkesi bir yerlerden ve Matthew resimlerini çekiyordu seyircinin sahneden. Bir resimleri olsun diye bizde, beraber.Trabzon yeşil yemyeşil. Evler dağlarda tek başına. Sorduk burada nasıl geçer komşu komşuya? Yağmur başladı ama fark etmedi. Karadeniz Teknik Üniversitesi sırılsıklam oldu gitmedi. Benimle şarkı söyledi. Sahne ışıkları indi. Monitörler ıslandı. Mikrofonu biraz daha bırakmazsam elektrik çarpardı. Şermin kenardan eliyle bitir işareti yapıyordu ama müzik susmuyordu. Anlaşılan bizim bulutun nazarı burada kimseye değmiyordu.Trabzon’da tırmandık Sümela manastırına. 250 rahibin yüzyıllar önce yaşadığı o yere. Dağın en dik yerinde dağdan dik duran o yere. Duvarlardaki resimlerin çalınıp taşlandığı o yere. Turist Ömer ayakkabılarımız ve kasklarımızla yürüdük içinde. Matthew beni çeksene şu duvarın önünde. ***Otobüsü takip edip gittiğimiz yerlere yağmur götürmeye çalışan bir bulutu ektik yolda. Sonra doğduğum ve 10 yaşına kadar içinde dolanıp durduğum Ankara. Biraz eski Kebap 49 biraz yeni Tribeca. Bir Himalaya parantezi (Bizim gruba Himalayalar adını takmıştım günler öncesinden. Hatta dansını bile bulmuştuk. Himalayaların kuralları vardı. Mesela bir himalaya sürekli diyet yapardı. Günde en az bir kez göbeğine bakar, odasında tartıya çıkardı. Durmadan yiyen bir himalaya diğer himalayalar tarafından uyarı alırdı. Ankara’dan Kayseri’ye giderken bir yerde durduk yemek için. Tabi ki yağsız, tabi ki ekmeksiz ve sonrasında bir de çay tabi ki şekersiz. Şeker kalmak için. Derken bir anons duyuldu: Ankara’dan Kayseri’ye seyahat etmekte olan sayın Himalayalar Turizm yolcuları, tesisimize geldiğiniz için teşekkür eder, iyi yolculuklar dileriz! Bu beş kez falan tekrar edince aramızdan bazıları bunun Şermin’in kumpası olduğunu anladı. Benim gibi birkaç ‘hayatta böyle güzel tesadüfler de var işte’cilerse gerçekten o isimde bir turizm şirketinin varlığına inanmayı tercih etti) açıldı mı kapanmak bilmez!Ankara’da Hacettepe’de konser o kadar güzeldi ki hepimiz şımardık. Davulda, mikrofonda, darbukada, yüzlerde, tellerde, tuşlarda bir kutlamadır gitti. Ama ne yazıkki ben ‘bana ne inmem’ diye bağırsam da bitti. Bir sürpriz o konsere babam da geldi. Sahneye çıkıp iki şarkısını söyledi. Şarkılardan bir tanesi hayvanat bahçesinde bir yılan bakıcısının yılana yazdığı ‘kobra’ şarkısı. ‘Kobra’nın sözlerini yazmasam olmaz: Ben Gülhane bahçesinde zor bir yılan bakıcısı / Sen o camdan kafesinde kor bir yürek yakıcısı / ‘Günaydın’ derim ben sana / Sen bir yılan olsan da / Sen yılan ben insan / İkimiz de canlıyız ya / Kobra / Sana diyorum bak dobra dobra kobra / Bakıyorsam eğer sana / Veriyorsam birkaç lokma / Sakın bir gün beni sokma / Bu kadar riyakar olma kobra! İşte gen teoreminin ispatı. Ben ancak onun yavrusu olabilirim. ***Kayseri’deki Erciyes Üniversitesi’ne tırmandık biraz önce. Kayseri 15 gündür kurduğumuz cümlenin noktası. Teşekkürü. Sesimi çıkaran Himalayalara, sesimizi duyuran Hazırkart’a, sesimizi dinleyen Anadolu, Fırat, 100. Yıl, Atatürk, Karadeniz Teknik, Hacettepe ve Erciyes Üniversitelilere, yalnızken ses eden anneme, sesimizi duyan Şermin’e, seslenilen Berna’ya, sesimizi taşıyan Medusa’ya, ses çıkarılmasını sağlayan Staras’a ve sessizlikte kalıp da emek veren herkese teşekkür ederim. Sahneden indiğim gibi bitirmek isterim. İyi ki yapmışım, iyi ki yapmışım, iyi ki gelmişim. Trala lalalalalala la lalalalalala.