Tarihi sarnıçta Türk halıların hikayesi
İstanbul’un Piyer Loti Caddesi’nde, tarihi Şerefiye Sarnıcı’nın önünde her cuma Anadolu halı ve kilimleri pazarı kuruluyor. Yurdun dört yanından toplanmış eski halılar, kilimler ve el dokuması battaniyeler bu meydanda alıcısını buluyor. Yolunuz o taraflara düşerse bu ilginç pazara mutlaka uğrayın. Ekim’de Şerefiye Sarnıcı’nda açılan ve 5 Aralık’ta sona erecek, ünlü halı koleksiyoncusu Selçuk Mergen’in Milas halılarından oluşan ‘Karya’da açan çiçekler’ sergisini de kaçırmayın.
Sanatkarı belirsiz olsa da her biri sanat eseri olan ve Anadolu kültürünün izini taşıyan halılar ve kilimler çoğunlukla birkaç bin liraya çevredeki halı mağazaları tarafından satın alınıyor. Sonra, varsa yıpranmış yerleri onarılıp, yıkanıp, parlatılarak belki üç-beş bin Avrolara, belki de daha fazlasına turistlere satılıyor. Kimi zaman bu ilginç ve değerli halı pazarından evine, işyerine Anadolu’dan el işi bir halı ve kilim sermek isteyen halı meraklıları da yararlanıyor. Yolunuz o taraflara düşerse, sadece görmek için bile olsa, bu ilginç pazara uğrayabilirsiniz. Fakat uyarmadı demeyin; yalnızca bakmaya gittiğiniz bu pazardan evinize, kolunuzun altında bir Anadolu halısı veya kilimi ile dönebilirsiniz. Benden bir dost tavsiyesi isterseniz, yüzyıllardır yurtiçinde ve dışında en büyük ilgiyi Milas’ın el halıları çekiyor. Bu ilginç pazara 5 Aralık’a kadar giderseniz, Şerefiye Sarnıcı’nda, Türkiye’nin en önemli halı koleksiyoneri Selçuk Mergen’in tarihi Milas halılarından oluşan ‘Karya’da açan çiçekler’ sergisini de gezebilirsiniz. Sergi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılmış. Bu sarnıçta İsveç başta olmak üzere Baltık ülkelerinden, İngiltere ve Almanya’dan çok turist olmasına şaşmamak elde değil... Biz de, Milaslı gazeteci ve kültür insanı Olcay Akdeniz’in önerisiyle, Piyer Loti Caddesi’ndeki halı pazarını ve sergiyi gezdik. Halı pazarından bizim de payımıza belki 100 yıllık olduğu söylenen bir Kürt halısı düştü!
Milas’ın ‘kabuksuz’ motifleri
Halı sergisinde bize değerli bilgiler sunan halıcı ve turizmci Muhammet Solak çok ilginç de bir bilgi verdi. Müzede sergilenmekte olan en az 100 yıllık Milas halıları içinde ‘kabuksuz’ diye adlandırılan bir halı gösterdi. Sonra bizi kendi halı mağazasına davet etti. Mağazada önümüze Bulgaristan’da dokunmuş eski bir Türk kilimini serdi. Kilimin kenar suyunda da, aynı o tarihi Milas halısının kenar suyunda olduğu gibi ‘kabuksuz’ motifleri işlenmişti... Güneybatı Anadolu’nun Milas’ı nere, Balkanların Bulgaristan’ın güneyindeki Türk köyleri nere? Fakat insanoğlunun belleğine kazınmış, genlerinde taşınan ortak kültür değerleri işte böyle oradan oraya taşınıp duruyor. Özünü kökenini unutmadan... “Kaya’da açan çiçekler” halı sergisinde bize halıcılık üzerin derin bilgisi ve deneyimi ile rehberlik eden Muhammet Solak aynı zamanda çok iyi bir halı onarımcısı. Beş kardeşiyle bu işi, zamanında, henüz çocukken Yahudi ve Ermeni ustalara baka baka öğrenmişler. Sonra kendileri bu işte ustalaşmışlar ve pek çok çırak, kalfa yetiştirmişler... Şimdi ünleri ABD’ye kadar ulaşmış. ABD’den bile kendilerine onarılmak için halılar gönderiliyormuş.
Türk halısı dışarıdan getirilirse
ABD’den veya Avrupa’dan Türkiye’ye onarılmak için halılar gönderiliyormuş ya, “Oh ne güzel, insanımıza iş çıkıyor, ülkemiz döviz kazanıyor” diye düşünüyorsanız, hiç de öyle değil. Bir kere Türkiye’den yurtdışına çıkmış bir halının, kilimin Türkiye’ye girişi yasakmış... Onarım için bile olsa mutlaka “Geçici ithalat” izni almanız ve dolayısıyla dünya kadar gümrük vergisi ödemeniz gerekiyormuş... Böyle olunca rakamlar artıyor ve Türkiye sadece ihraç etmiş olduğu Anadolu halılarının onarımından binlerce dolar, Avro döviz kazanabilecekken ne yazık ki mevzuat hazretleri yüzünden bu işe yapamaz hale gelmiş... Türkiye’den el halısı halı ve kilim ihracatı halen sürüyor. Anadolu kadınlarının bin bir emekle, göz nurunu tüketerek, alın terini akıtarak dokumakta olduğu halılar başta Avrupa ve ABD olmak üzere pek çok ülkeye ihraç ediliyor ve ülkemiz döviz kazanıyor.
Ancak bu iş de o kadar kolay olmuyor. Çünkü, halı ve kilim ihracatının yapılabildiği tek gümrük kapısı Isparta’da... Türkiye’de halı pazarının ve dolayısıyla ihracatının kalbi olan İstanbul’dan halı ihraç edecek bir tüccar, halısını veya kilimini önce Isparta’ya gönderecek, oradan gümrük çıkış onayı aldıktan sonra yeniden İstanbul’a getirip, göndereceği ülkeye gönderecek... Neden? Çünkü Bakanlık sadece Isparta gümrüğünde bir halı uzmanı görevlendirmiş. Başka havalimanlarında, gümrük kapılarında halılar için eksperlik yapacak bir bilirkişi, uzman olmadığı için... İstanbul, Antalya ve Muğla gibi en çok turist gelen ve en çok halı ihraç edilen üç ilimizin havalimanlarına birer halı uzmanını yetkilendirip, görevlendirmek çok mu zor? Hatta Karadeniz’de Trabzon’a, Güneydoğu’da Hatay ve Gaziantep’e bile halı, kilim ihracatına onay verecek birer halı uzmanı görevlendirilemez mi?