GeriSeyahat Tarihi Beyoğlu sinemalarına gezi
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Tarihi Beyoğlu sinemalarına gezi

Tarihi Beyoğlu sinemalarına gezi

Beyoğlu dendiğinde akla sinemalar gelir. Beyoğlu’nun tarihi, sinemalarımızın tarihidir de diyebiliriz. Bölgenin Pera olarak anıldığı dönemden başlayarak, bugüne kadar pek çok sinema salonu açılmış, kapanmış. Bugün bazıları varlığını hálá sürdürüyor.

Bazıları ise mağaza, büfe, eczane olmuş. Sinema tarihçisi Burçak Evren, düzenlediği tematik kültür turlarında, sinema salonları aracılığıyla Beyoğlu’nu da anlatıyor. Çünkü buradaki her bina aslında bir öykü. Beyoğlu’nda Eski Sinemalar başlıklı tur, Taksim’den başlayıp Tünel’e kadar sürüyor. Toplam 16 sinemanın temel özellikleri ve tarihçeleri anlatılıyor. Pek çoğunun içine girilmiyor. Burçak Evren, turu düzenlemesinin amacını, sinemaların kent kültürü içindeki yerlerini göstermek olarak açıklıyor.

Geziye, Devlet Tiyatrosu Taksim Sahnesi’nin önünden başlıyoruz. Burası 1915’te Majik adıyla sinema salonu olarak açılmış. Bugün binası hálá ayakta duran en eski sinema salonu. Majik sinemasının çeşitli dönemlerde ismi Venüs, Taksim, Yeni Taksim ve Maksim olarak değişmiş. 1930 ve 1940’lı yıllara kadar yabancı filmlere ev sahipliği yapmış. Sonraları Türk filmlerinin galalar için tercih ettiği bir mekan olmuş.

Taksim Meydanı’ndan ayrılıp, İstiklal Caddesi’ne giriyoruz. Hemen solda, yakın zamana kadar Lale Sineması olarak
/images/100/0x0/55eb2623f018fbb8f8ae767a
hizmet veren yapının giriş katında, bugün dev bir müzik market bulunuyor. Karaköy’ün ünlü börekçisi Çeyrek Hasan’a ait olan bina, 1954’ten itibaren sinema işletmeciliği denince ilk akla gelen isimlerden Cemili Filmer tarafından işletilmiş. Sinema feneri denen teknik ilk kez burada kullanılmış. Yani, gösterimde olan bir filmin herhangi bir sahnesi dekupaj tekniğiyle alınıp dev boyutlarda sinemanın önüne asılmış ve arkasındaki fenerlerle aydınlatılmış. Yabancı filmlere ağırlık veren salon, zamanla arabesk filmlere yönelince izleyicisini kaybetmeye başlamış.

ÖĞRENCİLERE SERÜVEN VE KOVBOY FİLMLERİ

Lale Sineması’ndan karşıya, bugün AFM sinemalarının bulunduğu tarafa geçiyoruz. Burada 1919-1950 arasında, sinemalar yelpazesinin en önemlilerinden Kozmagraf Sineması bulunuyordu. Daha çok gelir düzeyi düşük kişilere hitap edip, ikinci vizyon filmleri gösterirmiş. 1960’ların sonunda Dünya ve Fitaş Sinemaları burada kapılarını açmış. Bugün hálá AFM Fitaş olarak gösterimlerini sürdürüyor.

Şimdi Denizbank olan, 1920’lerin Etual Sineması’nın önüne geliyoruz. Etual, 1933’te Yıldız adını almış. Çoğunlukla yabancı filmler gösterirmiş.

Biraz ileride, adı önce Elektra olan Alkazar Sineması’nı görüyoruz. 1923’te kurulan Elektra, dış cephesiyle günümüze kadar gelen en eski yapılarından biri. Burada genelde öğrenciler tarafından tercih edilen iki film birden, serüven ve kovboy filmleri oynarmış. 1980’li yıllarda kendi içinde salonlara ayrılan sinema, bugün ağırlıklı olarak Avrupa filmleri ve bağımsız sinema örnekleri gösteriyor.

TÜRK FİLMLERİNİN GALALARI SARAY’DA

Alkazar’dan çıkıp karşıya baktığınızda, tahta perdeler ile örtülü dev bir yapı göreceksiniz. Burası bir zamanların Saray sinemasıydı. 1913’te Gamo adıyla kurulan salon, 1914’te Lüksemburg, 1930’larda Glorya, 1933’te Saray adını almış. 20 yıl önce Demirören Grubu’na geçerek kapanmış. Saray, dünyaca ünlü yerli ve yabancı sanatçıların konser verdikleri bir kültür merkeziymiş aynı zamanda. En iyi Türk filmlerinin galaları burada yapılırmış. Lüksemburg olduğu dönemlerde önünde orkestralar kurularak filmlere adeta davetiye çıkartılıyormuş.

Saray’ın hemen yanında, aynı blokta Lüks Sineması varmış. Verdi Tiyatrosu olarak kurulan mekan, sonra Odeon ismini almış. Verdi ve Odeon, Avrupalı grupların oyunlar sergilediği en önemli salonlardan biri olmuş. 1914’te sinemanın yükselişiyle Ekler Sineması, 1933’lerde Şark Sineması ve daha sonra Lüks Sineması adını almış.

82 YILLIK GEÇMİŞİYLE SİNEMADAN ÖTESİ, MÜZE

Turumuz Yeşilçam Sokak’ta devam ediyor. İstanbul’un en önemli ve görkemli sinema salonu Emek var sırada. Emek, 1924’te Melek Sineması ismiyle açılmış. Bina Emekli Sandığı’na ait olduğu için, 1930’ların sonunda Emek Sineması adını almış. O zamanlar mimarisi ve konforuyla Türkiye’nin en çağdaş sinemalarından biri. Uzun süre Akgün Film tarafından işletilmiş, sinemanın en kötü günlerinde bile aile sineması olma özelliğini sürdürmüş. 1950 ve 1960’larda salonun koltuklarının bir yıl süreyle satıldığı biliniyor. Emek için müze sinema demek doğru olur.

Emek’in hemen karşısında Sinepop var. Sinepop’un ilk adı Yeni Ar. Burada uygun fiyatla kovboy, Japon kökenli korku veya Tarzan filmleri gösteriliyormuş. Yeni Ar, Sinepop’a dönüşerek Türkiye’de sinemanın modernleşmedeki öncülüğünü yaptı.

SEKS FİLMLERİYLE İZLEYİCİYE SESLENİYOR

Yeşilçam Sokak’tan çıkıp, İstiklal Caddesi’nin karşısına geçip, Erol Dernek Sokak’a girdiğinizde Yeni Melek Gösteri Merkezi’ni göreceksiniz. Burada 1954’te Melek Sineması hizmet vermeye başlamış. Tabanı ve yanları aynalı olduğu için o dönemde Aynalı Sinema da denirmiş. Hemen hemen bütün şirketlerin filmleri burada izleniyormuş. Çok el değiştiren salon, 50 yıl sonra gösteri merkezi olarak hálá yaşıyor.

İnci Pastanesi’nin yanında, hálá ayakta olan Rüya Sineması var. 1930’larda Artistik adıyla açılan salon, 1934’te Sümer, daha sonra Küçük Emek ve Rüya ismini almış. Bugün sadece seks filmleri gösteriliyor.

LCW mağazası olarak hizmet veren yapı, 1911’de Oryanto Sineması’ydı. 1926’da ismi Kısmet oldu. En önemli özelliği Pathe Sineması’ndan sonra Türkiye’nin en büyük ikinci sineması olmasıydı. Burada daha çok yabancı filmler gösterilmiş.

TÜRKİYE’DE HALKA AÇIK İLK GÖSTERİ

Atlas Sineması’nın karşısında, Halep İşhanı’nın içinde Ses Tiyatrosu var. Bugün Ferhan Şensoy’un Ortaoyuncuları tarafından kullanılıyor. Mekan, 1911’de İdeal Sineması, 1915’te Royal Sineması, 1920’de Varyete Tiyatrosu, 1929’da Fransız Sineması olmuş. 1942’de Tepebaşı’ndaki Ses Sineması buraya taşınmış. Yıllar sonra Ferhan Şensoy tarafından aslına uygun olarak restore edilerek hayata döndü. En önemli özelliği 1911’den günümüze kadar gelebilmesi.

Galatasaray Meydanı’ndan İngiliz konsolosluğuna doğru sağa dönüyoruz. Burada eski Sponet Sineması varmış. Şimdi yerinde bir eczane bulunuyor. Sponet, 1896’da Türkiye’deki halka açık ilk gösterinin yapıldığı sinema olması nedeniyle önemli.

ATATÜRK’ÜN İKİ KERE FİLM İZLEDİĞİ SALON

Rotamız tünele doğru devam ediyor. Önceleri Fransız Tiyatrosu olan ve 1923’te sinema olarak hizmet vermeye başlayan Elhamra’ya geliyoruz. Özellikle şık loca ve koltuklarıyla dikkat çeken Elhamra, sinema salonu olmanın dışında kültür merkezi ve tiyatro olarak da hizmet veriyormuş. Dünya sinemasının en iyi örnekleri burada gösterilir ve Avrupa’nın en önemli sinemalarından biri olduğu söylenirmiş. Atatürk’ün iki kere film izlediği tek sinema salonu olma özelliğine de sahip. 1936’da Sakarya ismini alan salon daha sonra tekrar Elhamra ismine geri dönmüş. Tünel ve Galatasaray hattının gözden düşmeye başladığı dönemde Tual Film’e geçmiş. 1999 yılındaki yangından sonra yalnızlığa terk edilen Elhamra, aralık ayında gece kulübü olarak kapılarını yeniden açacak.

Elhamra’dan aşağıya doğru inerek son durağımız Şark Pasajı’na geliyoruz. Pasajın içinde şimdi temsili bir bilet gişesi kalan Santral Sineması olduğunu öğreniyoruz. Bu sinema eskiden daha çok öğrenciler ve alt düzey izleyicilere hitap eden filmleriyle dikkat çekermiş.

NASIL KATILACAKSINIZ?

Bu turu 10 Aralık Pazar günü Burçak Evren’le birlikte yapabilirsiniz. Katılmak için Antonina Turizm veya Geziciyak ile irtibata geçmeniz gerekiyor. Turun ücreti 40 YTL. Fiyata rehberlik ve öğle yemeği dahil. Tur sırasında eski film afişi ve eski sinema bileti hediye edilecek. Öğle yemeği Yeşilçam Sokak’ta figüranlarla birlikte yenecek. Yemeğe konuşmacı olarak sinema yazarı Giovanni Scognamillo da katılacak.
False