Süngerciliğin dünya merkezi Kalimnos
12 Adalar’da yer alan Kalimnos (Kilimli), başka hiçbir Yunan adasına benzemez. Özeldir. Bir zamanlar burada süngercilik yapılırdı. Aylarca evlerinden uzak olan süngercilerin kimi vurgun yiyerek hayatını kaybeder, kimiyse sakat kalırdı.
Kış yaklaşırken özlem dolu gözler ufku taramakta her gün. İşte göründü ilk kayık direği. Gözler kara bayrak arıyor. Altı ay evvel törenlerle uğurlanmışlar, açılmışlar acılı mavi denize. Papazlar tütsü yakmışlar, kutsal sularla ıslatmışlar dalgıçların kafalarını. Belki bir kısmı evine hiç dönemeyecek. Altı ay süresince minik bir kayıkla, kayık başı ortalama 15 dalgıç, sünger peşinde tüm Akdeniz’i, Tunus, Libya dahil dolaşacaklar. İnsan vücudu limitlerini katlayarak günde üç kez 60 metre derinliklerin ötelerine dalacaklar. Vurgun yiyenlerden hayatlarını kaybedenler engin sulara gömülecekler. Bazılarıysa hayat boyu sakat kalacak şekilde geri dönecekler adalarına.
Teknede ölen varsa kaptan kara bayrak toka ediyor gurçataya (yelkenlilerde direkten inen kollara). Yorgun kayıklar tek tek limana girerken kadınlar sahile akın ediyor. Kocasının tirhandilinde (Ege’ye özgü geleneksel bir tekne) kara bayrak görenlerde ağır bir endişe var. Kötü piyango vurmuşsa ağıtlar yakmaya başlayacaklar. Dul kadınlar bundan sonra hayatlarının sonuna kadar her gün kara giyinecekler.
ESKİ SÜNGERCİ BENİ DE AĞLATTI
Akşamüstü limanda bir lokantada birer kadeh uzo veya reçine şarabı (çok soğuk içilen reçine kokulu beyaz şarap) eşliğinde bir şeyler atıştırmaya oturduk ama gece yarısı ancak kalkabildik. Müzisyenler geldi, genç kızlar horon oynamaya başladı. Bir süre sonra gözlerimi buğulandıran ‘Michanikos’ dansı başladı. Süngerden vurgun yemiş dansçı elinde baston, horona katılıyor ancak sakat olduğu için yerlere düşüyor ve yerlerde sürünmeye başlıyor. Arkadaşlarının yardımıyla yeniden ayağa kalkıyor, tutmayan bacaklarıyla yeniden yere düşüyor. Sonunda müzikle öylesine coşuyor ki, bastonu fırlatıp yeniden canlanıyor... Bu dansta sakat rolü yapan aynı zamanda Psiris Lokantası’nın sahibi eski süngerci babayiğit Kostas beni de ağlattı. Koskoca adamı kucaklayıverdim.
İlk önceleri çıplak, sadece elinde ipe bağlı mermer bir taş (Skadalopetra) ile yapılan sünger dalışları, 1886’da adada yeni icat ‘Skafandro’ yani forma dalışları (özel elbiseyle basınçlı hava ile dalma) başlayınca birkaç yıl içinde vurgunlarla 10 bin ölüm ve 15 bin sakatlanma vakası meydana gelmiş. Öyle ki, kadınların şikâyeti üzerine Sultan Abdülhamid forma dalışını yasaklamış. Yeniden anadan üryan dalışlar başlamış ancak kârlılık azalınca ‘Sultan Fermanı’nı dinlememişler ve yeniden forma dalışlarına dönmüşler.
DAĞCILARIN GÖZDESİ
Kalimnos dünyada kaya tırmanışının yapıldığı önemli yerlerden biri.
Kalimnos veya Türkçesiyle Kilimli veya Kelemez, 12 Adalar’ın en enteresan olanlarından... Diğer hiçbirine benzemez.
- Son derece dağlık ve dağcılık sporları ile dünyaca ünlü.
- Kekik balları çok lezzetli. MÖ 8’inci yüzyılda yaşadığı İzmir civarı (muhtemelen Sakız Adası) doğumlu ve doğuştan kör Homeros, destanlarında Kalimnos Balı’nın yediği en lezzetli bal olduğundan ve süngerlerinin de en yumuşak süngerler olduğundan bahseder.
- Kalimnos süngerciliğin dünya merkezidir.
- Keçilerinin tuzlu deniz suyu içtiği ve bu nedenle çok lezzetli kendinden tuzlu eti olduğu rivayet edilir (Şahsen tecrübe ettim).
- Kayık yapımcılığı önemli ve eskidir. Eskiden Bodrum’da Kelemez yapımı Tirhandil veya Gangava (Ağ ile sünger avı yapan tekneler) çok revaçta idi.
NEREYE GİTMELİ?
Sualtı cengâverlerinin adası Kalimnos’ta Ayhan Sicimoğlu ve ‘forma dalışı’ yapan bir süngerci.
- Captain Kostas: Emperios Koyu. Kahvaltı için mayonuzu yanınıza alın. Kaptan eski bir süngerci. Babası da süngerci imiş. Yalıkavaklı Türklere süngere dalma işini dedesi öğretmiş. Ancak Türklerin gözükara olduğundan çok daha derinlere daldıklarını söyledi, şaşırmadım. Hanımı mutfakta, oğlu ve kızı servis yapıyor. Nefis kristal suların kıyısında ballı kaymaklı bir kahvaltı veya müthiş bol kepçe öğle yemekleri.
- Veee... İlk intiba en önemli nokta: Tüm bu şirin mekânlarda yırtık hoparlörlerden ‘dımtıs dımtıs...’ o elektronik müzik çalmıyor. Maalesef ülkemizde, kıyılarımızda dondurmacı, kayıkçı bile gürültü kirliliği yaymakta, tahammül sınırlarımı zorlamakta bu müzik olarak kabul edemediğim elektronik gürültü. Buralarda çöp yüzmeyen kristal sularda sessizliğin ve sükûnetin huzuru var.
- Paradiso: Vlihadia Plajı. Adı üzerinde ‘Cennet Lokantası’. Ahtapot köfteyle buz gibi beyaz şarap, eder adamı harap.
- Prego Ristorante; Masouri. Deniz üzerinde değil ama daha çok dağcıların tercih ettiği tıklım dolu bir Italyan/Grek lokantası.
- Popy: Vathy Koyu. Adanın Türkiye’ye bakan doğu yakasında, yelken ile seyirde devamlı uğrak yerim olan, dağların arasından içeri giren, dik yamaçlı dar ve uzun bir girinti. Sadece birkaç teknelik yer var. Karadan da gidebilirsiniz. Çok sevdiğim Ahtapot Köfte’yi Popy’nin annesi ve teyzesi ile beraber pişirdik.