Erdal Fernergiz
Sıtkı ŞÜKÜRER
Son Güncelleme:
Sultanın hazinesi Sevginin Diviti
Bu hafta başında Topkapı Sarayı Müzesi'nde bir açılış vardı. 1 Ocak 2001 tarihinde kapanmış olan Hazine Dairesi yeniden düzenlenerek ziyaretçilerin göz ziyafetine sunulmaktaydı.
Gilan mücevher firması Hazine Dairesi'nin yeniden düzenlenmesini üstlenmişti. İşte ben bu olayı ekonomik ve ekolojik (geniş anlamı olan bu kelimeyi burada geri dönüşüm olarak kullanmaktayım) denge diye adlandırıyorum. 1994 senesinde Muharrem ve Ferhan Geylan Kardeşler (Kosova) ve Levent Pişkiner (İzmir) tarafından kurulan Gilan Mücevher Tic. A. Ş. ekonomik kazancının bir kısmını ekolojik olarak ödemiş ve Topkapı Sarayı Müzesi Hazine Dairesi'ni son teknolojiyle donatıp yeni vitrinler içinde modern sergileme anlayışı ile gözlerimizin önüne sermişler. Evet reklamlarını yapacaklardır ama helal olsun. Keşke herkes böyle reklam yapsa. Belki böylece pek çok eserimiz meydana çıkar.
Ben oldum olası parıldayan her şeye bayılırım. Yıldızlar, ay, güneş, parlayan bir çift göz ve diğerleri gibi... parlayan her şeye... Dolayısıyla hemen hemen dünyadaki ziyarete açık bütün hazineleri gezmişimdir. Hazineleri düşünecek olursak, halen ziyaret edilebilenlerin sayısı da çok azdır.
Bence bunların başında İngiliz Kraliyet Hazinesi geliyor. Dünyanın en mühim hazinesi bünyesinde meşhur Ko-hi-noor pırlantasını da barındırıyor. Londra Kulesi'nde sergilenen taçlar ve tören eşyalarının sayısı çok olmamakla birlikte son derece kaliteli. Yalnız taç giyme törenlerinde ve önemli merasimlerde vitrinlerden çıkarılarak kullanılıyor.
Gördüğüm ikinci zengin hazine İran'da Tahran'daki Bank-ı Milli'de bulunan İran şahlarına ait. Göreli epeyi oldu ama hafızamda kaldığı kadarıyla oldukça zengin ve büyük bir koleksiyondu. Çok güzel taçlar, kolyeler, nişanlar vardı. Tabii firuze (turkuaz) taşı bütün süslemelere hakimdi. Şimdi kim bilir ne haldedir merak ediyorum.
Üçüncü güzellikteki hazine ise Moskova Kremlin Sarayı'ndaki çarlara ait hazine. Gene az sayıda olmakla birlikte çok hoş bir işçilik ve taçların altındaki bir bant ermin kürküyle, hayal edebileceğiniz gibi çarlara has stilde ve renkli taşlarla süslü.
Bizim hazinemize gelince hepsinden daha değişik malzemeleri içeriyor. Osmanlı padişahları taç giymeyip türban taktıkları için sorguçlar (türbanların üzerini süsleyen broş şeklindeki iğneler) sergilenmekte. Osmanlı padişahları tahta oturdukları zaman taç giymezler, kılıç kuşanırlarmış. Bunun yanında tahtlar, küçük kullanım eşyaları gözleri kamaştırırken, dünyaca meşhur pırlantalardan Kaşıkçı elması da tam bana göre, pırıl pırıl. Sultan IV. Mehmet zamanında üç kaşık karşılığında alınmış elmas çok güzel teşhir ediliyor.
Diğer hazinelerden çok daha değişik malzemeyle dolu olan Topkapı Sarayı Hazinesi bence galiba en görkemlisi.
Ben oldum olası parıldayan her şeye bayılırım. Yıldızlar, ay, güneş, parlayan bir çift göz ve diğerleri gibi... parlayan her şeye... Dolayısıyla hemen hemen dünyadaki ziyarete açık bütün hazineleri gezmişimdir. Hazineleri düşünecek olursak, halen ziyaret edilebilenlerin sayısı da çok azdır.
Bence bunların başında İngiliz Kraliyet Hazinesi geliyor. Dünyanın en mühim hazinesi bünyesinde meşhur Ko-hi-noor pırlantasını da barındırıyor. Londra Kulesi'nde sergilenen taçlar ve tören eşyalarının sayısı çok olmamakla birlikte son derece kaliteli. Yalnız taç giyme törenlerinde ve önemli merasimlerde vitrinlerden çıkarılarak kullanılıyor.
Gördüğüm ikinci zengin hazine İran'da Tahran'daki Bank-ı Milli'de bulunan İran şahlarına ait. Göreli epeyi oldu ama hafızamda kaldığı kadarıyla oldukça zengin ve büyük bir koleksiyondu. Çok güzel taçlar, kolyeler, nişanlar vardı. Tabii firuze (turkuaz) taşı bütün süslemelere hakimdi. Şimdi kim bilir ne haldedir merak ediyorum.
Üçüncü güzellikteki hazine ise Moskova Kremlin Sarayı'ndaki çarlara ait hazine. Gene az sayıda olmakla birlikte çok hoş bir işçilik ve taçların altındaki bir bant ermin kürküyle, hayal edebileceğiniz gibi çarlara has stilde ve renkli taşlarla süslü.
Bizim hazinemize gelince hepsinden daha değişik malzemeleri içeriyor. Osmanlı padişahları taç giymeyip türban taktıkları için sorguçlar (türbanların üzerini süsleyen broş şeklindeki iğneler) sergilenmekte. Osmanlı padişahları tahta oturdukları zaman taç giymezler, kılıç kuşanırlarmış. Bunun yanında tahtlar, küçük kullanım eşyaları gözleri kamaştırırken, dünyaca meşhur pırlantalardan Kaşıkçı elması da tam bana göre, pırıl pırıl. Sultan IV. Mehmet zamanında üç kaşık karşılığında alınmış elmas çok güzel teşhir ediliyor.
Diğer hazinelerden çok daha değişik malzemeyle dolu olan Topkapı Sarayı Hazinesi bence galiba en görkemlisi.