Saffet Emre TONGUÇ
Son Güncelleme:
Sonbaharda bir Akdeniz şenliği
Campania, İtalya sahillerinin en büyülü bölgesi. Dünyanın dört bir yanından gelen turist kalabalıklarının azaldığı sonbahar aylarında doğayla, tarihle başbaşa unutamayacağınız bir Akdeniz tatili fırsatı sunuyor. Napoli’de tarihi yapılar kadar sokaktaki hayattan da etkileneceksiniz. Pompei, felaketin yarattığı hayret verici bir kent. Amalfi Sahili’nde seyahat tam bir görsel şölen. Sezar’ı büyüleyen, günümüzde jet sosyeteye, süperstarlara kucak açan Capri Adası, bu aylarda turistler çekilmeye başlayınca gerçek ruhuna kavuşuyor.
NAPOLİ
Sokaklarında ölümsüz şarkılar, sofralarında doyumsuz lezzetler
İtalya’nın güneyindeki Campania Bölgesi’nin başkenti Napoli, şehir merkezi ve çevresiyle beraber dünyada en fazla turist çeken yerler arasında. 1,5 milyon nüfusuyla Napoli, İtalya’nın üçüncü büyük kenti. Roma’ya 190 kilometre uzaklıkta. Hızlı trenle 2,5 saat sürüyor. Şehir Türkiye’yi hatırlatan manzaralarla dolu. Mahalle aralarında ipe dizilmiş çamaşırlar, kaderine terkedilmiş binalar, evlerden ziyade sokaklara taşmış yaşam... Akdenizli rahatlığı hemen göze çarpıyor. İtalya’da hırsızlığın en yaygın olduğu şehirlerden biri Napoli. Dikkatli olmakta, mücevher takmayıp, büyük çanta taşımamakta fayda var. Alışveriş düşkünüyseniz, vergi iadesi için en az 155 Euro’luk harcama yapmanız gerekiyor.
Napoli M.Ö. 750 yılında Yunanlılar tarafından Neapolis yani "yeni şehir" olarak kurulmuş. Yunan ve Roma döneminde zenginleşmiş. 763 yılında da bağımsızlığını ilan etmiş. Yüzyıllarca yabancılar tarafından yönetilmiş, 20. yüzyılda da hükümetin ihmalinin kurbanı olmuş. Meydan mafyaya kalmış. Her daim kalabalık olan, Garibaldi Meydanı ile Via Toledo arasındaki bölge şehrin Centro Storico diye geçen eski kısmı. Eski kısımdaki Via dei Tribunali ve Via San Biagio dei Librai caddeleri ise avlulu ve pasajlı binalarla dolu. Bu caddeler turistlerin gözdesi. Via dei Tribunali’de 324’te yapılan, şehrin en eski kilisesi Santa Restituta var. Şehrin en gözde yeri Spaccanapoli biraz ileride. Burası aynı zamanda mimari eserlerin en zengin olduğu bölge.
NAPOLİ’NİN YILDIZLARI
Kraliyet Sarayı: Dönemin ünlü mimarı Domenico Fontana tarafından 17. yüzyılda yapılmış. Bina, bir yangının ardından 19. yüzyılda yeniden inşa edilmiş. Ciddi hasarlara yol açan II. Dünya Savaşı’nın ardından ise sarayın restorasyonu yapılmış. Giriş katında değişik hanedanlardan sekiz krala ait heykeller var. Saray, Bourbon dönemine ait mobilyaları, tabloları ve heykelleriyle öne çıkıyor. Çarşamba günleri kapalı.
Castel Nuovo: Piazza del Municipio olarak geçen ve sahile uzanan Belediye Meydanı’nın üzerindeki görkemli kale 1282 yılında Angevinler tarafından yapılmış, 15. yüzyılda Aragonlar tarafından yeniden inşa edilmiş. Yeni Kale olarak Türkçeye çevirebileceğimiz bu binanın girişindeki zafer takı türünün en güzel örneklerinden. Kaledeki müzenin (Museo Civico) 14 ile 19. yüzyıl heykel, mozaik, tablo koleksiyonu göz alıcı. Pazar günü kapalı.
San Carlo Operası: İtalya’nın en büyük opera binası. 1727’de yapılmış. Napolitan müzik hayatının merkezi haline gelmiş hemen. Kraliyet ailesine ait bölüm, 184 loca ve dev fresk çok etkileyici. Halk "Milano’da La Scala varsa, bizde de San Carlo var" diye övünüyor, haklılar da. Hafta sonu 14.00-16.00 arası rehberle geziliyor.
Milli Arkeoloji Müzesi: Via Toledo’nun devamındaki müzede Roma şehirleri Pompei ve Herculaneum’dan, Lazio, Campania antik kentinden objeler sergileniyor.
Palazzo di Capodimonte: Şehrin önemli müzelerinden biri. Napoli’nin arkasındaki tepede. 1738’de inşa edilmiş, Bourbon Kralı III. Charles’ın sarayı olarak kullanılmış. Müzede, Rönesans dönemine ait muhteşem tabloları görebilirsiniz.
Vomero: Eski şehrin hemen üstünde. Montesanto füniküleri ile çıkabilirsiniz. Napoli’nin en yüksek noktasında ise Castel Sant’Elmo bulunuyor, manzarası çok güzel: Önde liman yanda görkemli Vezüv yanardağı.
www.inaples.it ayrıntılı bilgi bulabileceğiniz internet sitelerinden biri.
NEREDE YENİR?
- Napoli pizzanın ortaya çıktığı şehir. Kral I.Umberto’nun eşi Margarita için özel bir şey yapmak istemişler ve ortaya kraliçenin adını taşıyan domates, mozzarella ve fesleğenli pizza çıkmış. En iyilerini Da Michele (081 446 643) ve Di Matteo’da (081 455 262) yiyebilirsiniz. Napoli mutfağının seçkin örneklerini de La Stanza del Gusto (081 401 578) ile La Vecchia Cantina’da (081 552 0226) deneyebilirsiniz. Caruso Hotel’in muhteşem manzaralı restoranı da diğer bir alternatif.
- En iyi dondurma liman yakınındaki Margellina’da bulunan Remygelo ile Piazza Carita’da bulunan Gelateria Azzurra’da. Tatlıları muhteşem olan en iyi pastane ise Via Porta Medina alla Pignasecca’da yer alan,1903’ten kalma Pasticceria Scaturchio.
CAPRİ
Yüzölçümü Büyükada kadar, şöhreti büyük
Napoli Körfezi’nin girişinde. O kadar ünlü ki, yer gök turist kaynıyor. Adaya gönül verenler arasında birçok ünlü film oyuncusu, şarkıcı, politikacı var. Jet sosyetenin de gözdesi. Napoli ve Sorrento’dan deniz otobüsleriyle ulaşabileceğiniz adanın ünü milattan önceye uzanıyor. Sezar Augustus, M.Ö. 29 yılında Capri’ye aşık olunca daha büyük ve zengin olan Ischia adasını Napoli’ye verip, yerine Capri’yi almış. İmparator Tiberius için yaptırılan Jovis Villası, Romalıların adaya olan düşkünlüklerini gösteren bir başka örnek. Tiberius ikametini buraya taşıyıp, 37’de ölene kadar burada yaşamış. Capri merkezinden 45 dakikalık bir yürüyüşle ulaşacağınız Napoli Körfezi manzaralı villada Tiberius’un zavallı düşmanlarını düşünüp bir İtalyan atasözünü hatırlayabilirsiniz: "Napoli’yi gör ve öl." Bugün okul olarak kullanılan Chartreuse Manastırı da Tiberius’un villarından birinin üzerine 1371’de yapılmış.
Adanın en yüksek noktası Solaro Dağı’na (589 m.) çıkmak için merkezden minibüslerle Anacapri’ye gidebilirsiniz. Şoförler minibüsleri çok süratli kullanıyor. Tepeye vardığınızda kalp krizinden gitmediyseniz, telesiyeje binin ve en yukarıya çıkın, manzara mükemmel. Anacapri adanın merkezine göre daha sakin. Burada İsviçreli yazar Axel Munte’nin panoramik manzaralı villası San Michele’yi ziyaret edebilirsiniz. Anacapri’deki otellerden Capri Palace tasarımıyla göz kamaştırıyor. Dekorasyona meraklıysanız mutlaka göz atın, bütçenize uygunsa burada kalın. Adada dev limonlardan yapılan limonçello isimli bir likör var, deneyin memnun kalacaksınız.
Cennet Bahçesi adını taşıyan Capri’de bir günden fazla kalacaksanız, Mavi Mağara’ya (Grotta Azzurra) gitmeyi ihmal etmeyin. Güneş ışınlarının yansımalarının yarattığı mavi renk harika. Marina Grande’den kalkan teknelerle gidebilirsiniz. Capri hakkında daha fazla bilgiyi www.capri.it , www.capritourism.com internet adreslerinden bulabilirsiniz.
AMALFİ SAHİLİ (Costiera Amalfitana)
Su perisi bu cennette uyuyor
Napoli’ye gittiğinizde yapacağınız en iyi şeylerden biri araç (tercihen üstü açık!) kiralayıp Salerno’ya kadar gitmek. 130 kilometrelik dar yol muhteşem manzaralarla dolu, göreceğiniz tarihi yerler ve kasabalar da işin ekstrası. Vezüv eteklerindeki Pompei’yi tavaf edip, turistlerin genellikle ihmal ettiği Herculaneum’a uğradıktan sonra ver elini Sorrento. Bu bölgede seyahat tam bir görsel şölen. Vaktiniz varsa, Sorrento’dan bir deniz otobüsüyle 30 dakika mesafedeki Capri Adası’na geçin. Sonra tekrar geri dönüp, Positano ve Amalfi’de büyülenin. Positano’daki L’Hotel Palazzo Murat, La Sirenuse ve Il San Pietro’de konaklamasanız bile göz atmak ya da içkinizi yudumlamak için bu otellere adımınızı atın. Uçurumun dibine konuşlanmış bu cennetin orta yerindeki katedrale girin, eski zaman sanatçılarının yeteneğini takdir ederken, yaz sıcağında dingin bir serinlikle karşılaşacaksınız. Yolun devamında, 16 km. sonra yer alan Amalfi’nin adı Herkül’ün aşık olduğu bir su perisinden geliyor. Amalfi genç yaşta ölüp, aşkları kısa sürünce Herkül onu dünyanın en güzel yerine gömeceğine dair söz vermiş. Onun şerefine Amalfi’yi inşa etmiş. Tarihçiler ise Amalfi’nin M.S. 447 yılında kurulduğunu söylüyor. Burası o kadar güzel ki, tarihçilere inanmayı boşverin, kendinizi mitolojik hikayenin büyüsüne kaptırın. Amalfi Sahili’ne SITA otobüsleriyle de gidebilir, gereksiz otopark paralarından da kurtulabilirsiniz, detayları www.sita-online.it adresinden öğrenebilirsiniz. Zamanınız çoksa, Napoli civarındaki ünlü ressam Fahrünnisa Zeyd’in de gözdesi olan Ischia ile Procida Adaları’na gidin.
POMPEİ
Vezüv’ün hışmına uğrayan şehir
Vezüv ilk patladığı M.S. 79 yılından beri bölgedeki korkutucu güç olmuş. Yakınındaki Pompei ve Herculaneum şehirlerini tarihin sayfalarına gömmüş, bir yerde de bu şehirleri yüzlerce yıl lavların altında tutarak korunmalarını sağlamış. Arkeologlar bu şehirleri kazdıklarında, yağmalanmaktan kurtulmuş, küllerinden yeniden doğan Zümrüt-ü Anka misali, çok iyi durumda muhafaza edilmiş tarihi eserleri bulmuşlar. Pompei 20 bin kişinin yaşadığı şarap ve balık ihraç eden bir şehirmiş, 26 Ağustos 79 yılındaki patlamada şehir 2 bin nüfusuyla lavların altında kalmış. Arkeologlar lav tabakasını kaldırırken belli yerlerde boşluklar olduğunu görmüşler, o boşluklara alçı enjekte ettiklerinde şaşırtıcı gerçekle karşılaşmışlar. Boşluklar insan ve hayvan şekillerinde ortaya çıkmış. Vücudun yüzde 75’i sudan oluştuğundan, yılların ardından geriye sadece insanların vücut şekilleri kalmış, bir de kemikler...
Şehirdeki meydanlar, tapınaklar, tiyatro, hamam, çeşmeler, zengin Romalıların villaları zamanın yıpratıcı etkilerinden çok iyi korunmuş. Meşhur "dikkat köpek var" mozaiği eski yaşamlara ışık tutan örneklerden sadece biri. Villa dei Misteri’yi kaçırmayın. Bu evin 1900 yıllık olduğuna inanamayacaksınız. Restoranlardaki tarihi kap kacak bile hálá duruyor. Dünyanın en iyi korunmuş Roma şehri olarak kabul edilen Pompei’deki en ilginç yer ise genelev. Müşterilerle çalışan kadınlar arasında lisan problemi çıktığı için duvarlara pozisyonları çizmişler. Müşteri istediğini eliyle göstererek belirtmiş!
Bilim insanları Napoli Körfezi’ne tepeden bakan 1,281 metrelik Vezüv’ün her 30 yılda bir patladığını söylüyor, son patlama 1944’de olmuş. Patlama anında lavların hızının saatte 80 kilometreye ulaştığı söyleniyor. Yolunuz düşerse aman dikkat edin, Avrupa ana kıtasındaki yegane aktif yanardağ olan Vezüv’ün gazabına uğrayanlardan olmayın! Napoli’den yaklaşık 25 km. uzaklıktaki Pompei nisandan ekime saat 09.00-18.00 arası, diğer zamanlarda da 15.30’a kadar açık. Giriş ücreti 10 Euro. Rahat yürüyüş ayakkabısı giymeyi ve şapkanızı unutmayın, yazın Efes gibi çok sıcak oluyor, kaçacak yer de yok! Gitmeden önce www.pompei.biz sitesine bir göz atın.
SORRENTO
Falezlere asılı kasaba
Sorrento Yarımadası’ndaki bu yerleşim limon ve portakal bahçeleri arasında. Kasabanın merkezi Piazza Tasso’daki bir sokak kafesinde oturup, etrafı seyredin. Daracık sokaklarda dolaşan, dükkanlardaki turistik eşyaları ve limonçello likörünü satın alan turistleri izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. Kasabadaki lüks oteller falezlerden sarkıyor gibi duruyor. Kafelerden ve plajlardan arta kalan zamanda 15. yüzyıldan kalma Palazzo (Saray) Correale’yi ziyaret edin. Koleksiyonundaki 17 ve 19. yüzyıllar arasında yapılmış porselen, cam objeler, tablolar ilginizi çekecek. Sorrento’da bulunan 14. yüzyıl yapımı katedral görülecek diğer yerlerden biri. İçinde Napoliten Okulu sanatçılarının resimleri var. www.sorrentoweb.it Sorrento ile ilgili bilgi alabileceğiniz internet sitelerinden biri.
Sokaklarında ölümsüz şarkılar, sofralarında doyumsuz lezzetler
İtalya’nın güneyindeki Campania Bölgesi’nin başkenti Napoli, şehir merkezi ve çevresiyle beraber dünyada en fazla turist çeken yerler arasında. 1,5 milyon nüfusuyla Napoli, İtalya’nın üçüncü büyük kenti. Roma’ya 190 kilometre uzaklıkta. Hızlı trenle 2,5 saat sürüyor. Şehir Türkiye’yi hatırlatan manzaralarla dolu. Mahalle aralarında ipe dizilmiş çamaşırlar, kaderine terkedilmiş binalar, evlerden ziyade sokaklara taşmış yaşam... Akdenizli rahatlığı hemen göze çarpıyor. İtalya’da hırsızlığın en yaygın olduğu şehirlerden biri Napoli. Dikkatli olmakta, mücevher takmayıp, büyük çanta taşımamakta fayda var. Alışveriş düşkünüyseniz, vergi iadesi için en az 155 Euro’luk harcama yapmanız gerekiyor.
Napoli M.Ö. 750 yılında Yunanlılar tarafından Neapolis yani "yeni şehir" olarak kurulmuş. Yunan ve Roma döneminde zenginleşmiş. 763 yılında da bağımsızlığını ilan etmiş. Yüzyıllarca yabancılar tarafından yönetilmiş, 20. yüzyılda da hükümetin ihmalinin kurbanı olmuş. Meydan mafyaya kalmış. Her daim kalabalık olan, Garibaldi Meydanı ile Via Toledo arasındaki bölge şehrin Centro Storico diye geçen eski kısmı. Eski kısımdaki Via dei Tribunali ve Via San Biagio dei Librai caddeleri ise avlulu ve pasajlı binalarla dolu. Bu caddeler turistlerin gözdesi. Via dei Tribunali’de 324’te yapılan, şehrin en eski kilisesi Santa Restituta var. Şehrin en gözde yeri Spaccanapoli biraz ileride. Burası aynı zamanda mimari eserlerin en zengin olduğu bölge.
NAPOLİ’NİN YILDIZLARI
Kraliyet Sarayı: Dönemin ünlü mimarı Domenico Fontana tarafından 17. yüzyılda yapılmış. Bina, bir yangının ardından 19. yüzyılda yeniden inşa edilmiş. Ciddi hasarlara yol açan II. Dünya Savaşı’nın ardından ise sarayın restorasyonu yapılmış. Giriş katında değişik hanedanlardan sekiz krala ait heykeller var. Saray, Bourbon dönemine ait mobilyaları, tabloları ve heykelleriyle öne çıkıyor. Çarşamba günleri kapalı.
Castel Nuovo: Piazza del Municipio olarak geçen ve sahile uzanan Belediye Meydanı’nın üzerindeki görkemli kale 1282 yılında Angevinler tarafından yapılmış, 15. yüzyılda Aragonlar tarafından yeniden inşa edilmiş. Yeni Kale olarak Türkçeye çevirebileceğimiz bu binanın girişindeki zafer takı türünün en güzel örneklerinden. Kaledeki müzenin (Museo Civico) 14 ile 19. yüzyıl heykel, mozaik, tablo koleksiyonu göz alıcı. Pazar günü kapalı.
San Carlo Operası: İtalya’nın en büyük opera binası. 1727’de yapılmış. Napolitan müzik hayatının merkezi haline gelmiş hemen. Kraliyet ailesine ait bölüm, 184 loca ve dev fresk çok etkileyici. Halk "Milano’da La Scala varsa, bizde de San Carlo var" diye övünüyor, haklılar da. Hafta sonu 14.00-16.00 arası rehberle geziliyor.
Milli Arkeoloji Müzesi: Via Toledo’nun devamındaki müzede Roma şehirleri Pompei ve Herculaneum’dan, Lazio, Campania antik kentinden objeler sergileniyor.
Palazzo di Capodimonte: Şehrin önemli müzelerinden biri. Napoli’nin arkasındaki tepede. 1738’de inşa edilmiş, Bourbon Kralı III. Charles’ın sarayı olarak kullanılmış. Müzede, Rönesans dönemine ait muhteşem tabloları görebilirsiniz.
Vomero: Eski şehrin hemen üstünde. Montesanto füniküleri ile çıkabilirsiniz. Napoli’nin en yüksek noktasında ise Castel Sant’Elmo bulunuyor, manzarası çok güzel: Önde liman yanda görkemli Vezüv yanardağı.
www.inaples.it ayrıntılı bilgi bulabileceğiniz internet sitelerinden biri.
NEREDE YENİR?
- Napoli pizzanın ortaya çıktığı şehir. Kral I.Umberto’nun eşi Margarita için özel bir şey yapmak istemişler ve ortaya kraliçenin adını taşıyan domates, mozzarella ve fesleğenli pizza çıkmış. En iyilerini Da Michele (081 446 643) ve Di Matteo’da (081 455 262) yiyebilirsiniz. Napoli mutfağının seçkin örneklerini de La Stanza del Gusto (081 401 578) ile La Vecchia Cantina’da (081 552 0226) deneyebilirsiniz. Caruso Hotel’in muhteşem manzaralı restoranı da diğer bir alternatif.
- En iyi dondurma liman yakınındaki Margellina’da bulunan Remygelo ile Piazza Carita’da bulunan Gelateria Azzurra’da. Tatlıları muhteşem olan en iyi pastane ise Via Porta Medina alla Pignasecca’da yer alan,1903’ten kalma Pasticceria Scaturchio.
CAPRİ
Yüzölçümü Büyükada kadar, şöhreti büyük
Napoli Körfezi’nin girişinde. O kadar ünlü ki, yer gök turist kaynıyor. Adaya gönül verenler arasında birçok ünlü film oyuncusu, şarkıcı, politikacı var. Jet sosyetenin de gözdesi. Napoli ve Sorrento’dan deniz otobüsleriyle ulaşabileceğiniz adanın ünü milattan önceye uzanıyor. Sezar Augustus, M.Ö. 29 yılında Capri’ye aşık olunca daha büyük ve zengin olan Ischia adasını Napoli’ye verip, yerine Capri’yi almış. İmparator Tiberius için yaptırılan Jovis Villası, Romalıların adaya olan düşkünlüklerini gösteren bir başka örnek. Tiberius ikametini buraya taşıyıp, 37’de ölene kadar burada yaşamış. Capri merkezinden 45 dakikalık bir yürüyüşle ulaşacağınız Napoli Körfezi manzaralı villada Tiberius’un zavallı düşmanlarını düşünüp bir İtalyan atasözünü hatırlayabilirsiniz: "Napoli’yi gör ve öl." Bugün okul olarak kullanılan Chartreuse Manastırı da Tiberius’un villarından birinin üzerine 1371’de yapılmış.
Adanın en yüksek noktası Solaro Dağı’na (589 m.) çıkmak için merkezden minibüslerle Anacapri’ye gidebilirsiniz. Şoförler minibüsleri çok süratli kullanıyor. Tepeye vardığınızda kalp krizinden gitmediyseniz, telesiyeje binin ve en yukarıya çıkın, manzara mükemmel. Anacapri adanın merkezine göre daha sakin. Burada İsviçreli yazar Axel Munte’nin panoramik manzaralı villası San Michele’yi ziyaret edebilirsiniz. Anacapri’deki otellerden Capri Palace tasarımıyla göz kamaştırıyor. Dekorasyona meraklıysanız mutlaka göz atın, bütçenize uygunsa burada kalın. Adada dev limonlardan yapılan limonçello isimli bir likör var, deneyin memnun kalacaksınız.
Cennet Bahçesi adını taşıyan Capri’de bir günden fazla kalacaksanız, Mavi Mağara’ya (Grotta Azzurra) gitmeyi ihmal etmeyin. Güneş ışınlarının yansımalarının yarattığı mavi renk harika. Marina Grande’den kalkan teknelerle gidebilirsiniz. Capri hakkında daha fazla bilgiyi www.capri.it , www.capritourism.com internet adreslerinden bulabilirsiniz.
AMALFİ SAHİLİ (Costiera Amalfitana)
Su perisi bu cennette uyuyor
Napoli’ye gittiğinizde yapacağınız en iyi şeylerden biri araç (tercihen üstü açık!) kiralayıp Salerno’ya kadar gitmek. 130 kilometrelik dar yol muhteşem manzaralarla dolu, göreceğiniz tarihi yerler ve kasabalar da işin ekstrası. Vezüv eteklerindeki Pompei’yi tavaf edip, turistlerin genellikle ihmal ettiği Herculaneum’a uğradıktan sonra ver elini Sorrento. Bu bölgede seyahat tam bir görsel şölen. Vaktiniz varsa, Sorrento’dan bir deniz otobüsüyle 30 dakika mesafedeki Capri Adası’na geçin. Sonra tekrar geri dönüp, Positano ve Amalfi’de büyülenin. Positano’daki L’Hotel Palazzo Murat, La Sirenuse ve Il San Pietro’de konaklamasanız bile göz atmak ya da içkinizi yudumlamak için bu otellere adımınızı atın. Uçurumun dibine konuşlanmış bu cennetin orta yerindeki katedrale girin, eski zaman sanatçılarının yeteneğini takdir ederken, yaz sıcağında dingin bir serinlikle karşılaşacaksınız. Yolun devamında, 16 km. sonra yer alan Amalfi’nin adı Herkül’ün aşık olduğu bir su perisinden geliyor. Amalfi genç yaşta ölüp, aşkları kısa sürünce Herkül onu dünyanın en güzel yerine gömeceğine dair söz vermiş. Onun şerefine Amalfi’yi inşa etmiş. Tarihçiler ise Amalfi’nin M.S. 447 yılında kurulduğunu söylüyor. Burası o kadar güzel ki, tarihçilere inanmayı boşverin, kendinizi mitolojik hikayenin büyüsüne kaptırın. Amalfi Sahili’ne SITA otobüsleriyle de gidebilir, gereksiz otopark paralarından da kurtulabilirsiniz, detayları www.sita-online.it adresinden öğrenebilirsiniz. Zamanınız çoksa, Napoli civarındaki ünlü ressam Fahrünnisa Zeyd’in de gözdesi olan Ischia ile Procida Adaları’na gidin.
POMPEİ
Vezüv’ün hışmına uğrayan şehir
Vezüv ilk patladığı M.S. 79 yılından beri bölgedeki korkutucu güç olmuş. Yakınındaki Pompei ve Herculaneum şehirlerini tarihin sayfalarına gömmüş, bir yerde de bu şehirleri yüzlerce yıl lavların altında tutarak korunmalarını sağlamış. Arkeologlar bu şehirleri kazdıklarında, yağmalanmaktan kurtulmuş, küllerinden yeniden doğan Zümrüt-ü Anka misali, çok iyi durumda muhafaza edilmiş tarihi eserleri bulmuşlar. Pompei 20 bin kişinin yaşadığı şarap ve balık ihraç eden bir şehirmiş, 26 Ağustos 79 yılındaki patlamada şehir 2 bin nüfusuyla lavların altında kalmış. Arkeologlar lav tabakasını kaldırırken belli yerlerde boşluklar olduğunu görmüşler, o boşluklara alçı enjekte ettiklerinde şaşırtıcı gerçekle karşılaşmışlar. Boşluklar insan ve hayvan şekillerinde ortaya çıkmış. Vücudun yüzde 75’i sudan oluştuğundan, yılların ardından geriye sadece insanların vücut şekilleri kalmış, bir de kemikler...
Şehirdeki meydanlar, tapınaklar, tiyatro, hamam, çeşmeler, zengin Romalıların villaları zamanın yıpratıcı etkilerinden çok iyi korunmuş. Meşhur "dikkat köpek var" mozaiği eski yaşamlara ışık tutan örneklerden sadece biri. Villa dei Misteri’yi kaçırmayın. Bu evin 1900 yıllık olduğuna inanamayacaksınız. Restoranlardaki tarihi kap kacak bile hálá duruyor. Dünyanın en iyi korunmuş Roma şehri olarak kabul edilen Pompei’deki en ilginç yer ise genelev. Müşterilerle çalışan kadınlar arasında lisan problemi çıktığı için duvarlara pozisyonları çizmişler. Müşteri istediğini eliyle göstererek belirtmiş!
Bilim insanları Napoli Körfezi’ne tepeden bakan 1,281 metrelik Vezüv’ün her 30 yılda bir patladığını söylüyor, son patlama 1944’de olmuş. Patlama anında lavların hızının saatte 80 kilometreye ulaştığı söyleniyor. Yolunuz düşerse aman dikkat edin, Avrupa ana kıtasındaki yegane aktif yanardağ olan Vezüv’ün gazabına uğrayanlardan olmayın! Napoli’den yaklaşık 25 km. uzaklıktaki Pompei nisandan ekime saat 09.00-18.00 arası, diğer zamanlarda da 15.30’a kadar açık. Giriş ücreti 10 Euro. Rahat yürüyüş ayakkabısı giymeyi ve şapkanızı unutmayın, yazın Efes gibi çok sıcak oluyor, kaçacak yer de yok! Gitmeden önce www.pompei.biz sitesine bir göz atın.
SORRENTO
Falezlere asılı kasaba
Sorrento Yarımadası’ndaki bu yerleşim limon ve portakal bahçeleri arasında. Kasabanın merkezi Piazza Tasso’daki bir sokak kafesinde oturup, etrafı seyredin. Daracık sokaklarda dolaşan, dükkanlardaki turistik eşyaları ve limonçello likörünü satın alan turistleri izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. Kasabadaki lüks oteller falezlerden sarkıyor gibi duruyor. Kafelerden ve plajlardan arta kalan zamanda 15. yüzyıldan kalma Palazzo (Saray) Correale’yi ziyaret edin. Koleksiyonundaki 17 ve 19. yüzyıllar arasında yapılmış porselen, cam objeler, tablolar ilginizi çekecek. Sorrento’da bulunan 14. yüzyıl yapımı katedral görülecek diğer yerlerden biri. İçinde Napoliten Okulu sanatçılarının resimleri var. www.sorrentoweb.it Sorrento ile ilgili bilgi alabileceğiniz internet sitelerinden biri.