Sizin ‘Alaçatı’nız hangisi?
Alaçatı’ya ilk kez 2000’li yılların başlarında yolum düşmüştü. Sessizlik, sakinlik, huzur ve konuklara gösterilen özen ve titizlik en önemli kozuydu bu küllerinden doğan şirin Ege kasabasının. Yıllar sonra geçen günlerde yolum tekrar düştü. Her ne kadar “Neydi, ne oldu” merakıyla sarmalanmış olsam da gidiş amaçlarımdan biri de bu yıl neler olacağıydı. Sonda söyleyeceğimizi hemen söyleyelim: Son üç-beş yıldır bildiğiniz Alaçatı’yı unutun. Bir zamanların sakin kasabası kuruluş ayarlarına dönüyor.
Yolum ilk düştüğünde, şehirden kaçan ilk dalga beyaz yakalıların hem “Ege kasabasında yaşayayım hem de isteyene bunu yaşatayım” diye üzerindeki tozları alıp parlattığı Alaçatı’da o zaman iki elin parmağını geçmeyen butik otel sahiplerinin öncelikli sorunu “Buranın adını nasıl duyurur, sezonu nasıl uzatırız”dan ibaretti.
Daha kasabaya adımımı atar atmaz anladım ki o dertler çok ama çok geride kalmış. Hem fiziksel olarak değişen hem de işletmecisiyle ve ziyaretçisiyle artık bambaşka bir yer olan Alaçatı’nın sokaklarını adımlamaya başladığım an aklıma ilk gelen ise “Kim bilir buraya ilk gelen ve can suyunu veren ilk işletmeciler ne kadar mutsuzdur” düşüncesi oldu. Ertesi gün Alaçatı’yı Alaçatı yapan değerlerini korumaya çalışan ve daha önce olduğu gibi halen kendini bu kasabaya karşı sorumlu hisseden işletmecilerle ‘Plogging’ denen koşarak yani hem spor yapıp hem etraftaki çöpleri toplama etkinliğine katılarak eskilerle konuşma fırsatı buldum. Haklıydım... Kiminle konuştuysam hemen hepsi Alaçatı’nın Alaçatı olmaktan uzaklaştığını, bu durumun kendilerini mutsuz ettiğini ifade etti. Ancak hepsi de umutluydu. Özellikle de bu sezondan. Nedeni ise “Bu yılın en önemli yenilikleri nedir” diye sorduğumda anladım. Yine hepsinden aldığım yanıt tekti: “En önemli yenilik belediye yönetiminin değişmiş olması...”
Biraz üç belediyenin ortasında kalmasından dolayı yetki karmaşasından, biraz da eski yönetimin talep ve şikâyetlere aldırış etmemesinden dolayı kontrolsüz büyüyen ve başta gürültü olmak üzere birçok sorunla boğuşan kasabanın yeni yönetim tarafından seçim öncesi verilen sözler doğrultusunda eski ayarlarına döneceğini düşünüyor işletme sahipleri.
Günün akşamında dolaştığımız işletmelerin çoğundaki tuhaf çok yüksek sesli müzik, yemek ve mezelerin sıradanlığı, masaya oturanlara karşı özensizlik ne kadar haklı olduklarını ortaya koyduğu gibi anladım ki iki Alaçatı içinde başka bir Alaçatı var. Biri ilk bildiğimiz, huzurlu, özenli ve yavaş, diğeri aşırı gürültülü, kalabalık ve hızlı. İkisinin de isteyeni var. Sorun bunların iç içe geçmiş ve birbirinin önünü kesiyor olması.
Eşsiz bir köy
Mimari dokusu, koruma altına alınan evleri, butik otelleri çok özel restoranları, konsept mekânları, antikacıları, sanat atölyeleri, sanat galerileri, plajları ve sörf merkezleriyle dünyada eşi benzeri olmayan bir köy Alaçatı.
Köyün ruhu eskilerle birlikte dimdik ayakta durmaya devam ediyor. Taş Otel, Köstem Otel, İncirli Ev, Luce Design Otel, Zeytin Konak, Köşe Kahve, Kapari Bahçe, Yek, Eflatun, İmren Pastanesi, Sailors Meydan bu ruhun halen yaşanabileceği yerler. Köyün biraz dışına çıkıldığında da bu kalabalık ve gürültüden muaf, huzur veren yerler bulmak mümkün. Yerli şefle çalışan ve yerel lezzetleri huzur ve sessizlikle bir araya getiren Nea Garden Hotel gibi...
Her yıl olduğu üzere bu yıl da çok fazla yenilik var Alaçatı’da. Mekânlar harıl harıl yaza hazırlanmasına karşın çok fazla kiralık yer olduğu da dikkatlerden kaçmıyor. Gedikli Alaçatılılar, “Geçen yıl bir lokmacının iş yaptığını gördüler, bu yılbir sürü lokmacı açıldı. Bu yıl ne iş yaparsa seneye onlar çoğalacak” diye anlatıyor baş döndürücü değişim ve yenilikleri. Bu yenilikler arasında bu yıl heyecan verici olanları ise şunlar:
Botanist Alaçatı: 12 yıldır Alaçatı’da hizmet veren Roka Bahçe restoranın sahibi Gökhan Safkan ve Gubiba Otel’in sahipleri Berrak Korukçu ile Burcu Akıl, bir araya gelerek Hacı Memiş’in yeni mahalle barı Botanist Alaçatı’yı açtı.
Avula: Alaçatı’nın misafirlerini karşıladığı köy meydanındaki tarihi Rum köşkünde misafirlerini ağırlamaya bu yıl başlayan Avula, mutfağında mevsiminde taze ürünler ile hazırlanan lezzetli tabaklar sunuyor.
Hammam Alaçatı: İşletmesini Serkan Koca’nın yaptığı Hammam Alaçatı ot festivalinde kapılarını açtı. Yoğun ilgi gören mekân 10 Mayıs itibariyle de yaz sezonunu açmış olacak. Türk ve İtalyan mutfağı ile ön plana çıkacak restoran bölümü saat 23.00’e kadar devam edecek, sonrasında ise misafirlerine Türkçe ve yabancı şarkıların olacağı club olarak hizmet verecek.
Cote Cour: İsviçreli Christelle Önortaç ve Arda Önortaç’ın yemeğe duydukları tutkuyu profesyonel bir işe dönüştürdüğü lezzette iddialı bir restoran.
Sema AYDIN/Alaçatı Turizm Derneği
Hayalimiz korunmuş bir Alaçatı
Alaçatı dinlence yeri olarak değer kazandı. Bizler her anlamda korunmuş bir Alaçatı amaçlıyoruz. Doğal, tarihi ve sosyal dokunun korunarak beldede turizm yapılmasını istiyoruz. Bu yıl başta ses ve görüntü kirliliğine yeni yerel yönetimin müdahale edeceğini düşünüyoruz. Alaçatı’nın doğal, gastronomik, kültürel ve sosyal değerlerini koruyarak gelişimine ve her türlü girişimine katkı sağlayarak hizmette bulunulacağı bir sezon olacağına inancımız tam.