Åžiirlerinden seçmeler
HAYATTA BEN EN ÇOK BABAMI SEVDİM
Hayatta ben en çok babamı sevdim.
Karaçalılar gibi yardanbitme bir çocuk
Çarpı bacaklarıyla- Ha düştü, ha düşecek...
Nasıl koşarsa ardından bir devin,
O çapkın babamı ben öyle sevdim.
Bilmezdi ki oturduÄŸumuz semti,
Geldi mi de gidici hep, hepp acele iÅŸi!..
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi,
Atlastan bakardım nereye gitti,
Öyle öyle ezber ettim gurbeti.
Sevinçten uçardım hasta oldum mu,
40'ı geçerse ateş, çağ'rırlar İstanbul'a.
Bir helallaÅŸmak ister elbet, diÄŸ'mi, oÄŸluyla!
Tifoyken başardım bu aşk oy'nunu,
Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu.
En son teştifine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin.
Daha başka tür aşklar; geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim.
Hayatta ben en çok babamı sevdim.
MARE NOSTRUM
Â
En uzun koşuysa elbet Türkiyede de Devrim,
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak...
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi...
Acıyorsam sana anam avradım olsun,
Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun
 SEVGİ DUVARI
                 sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
                kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
                 dilimizde akşamdan kalma bir küfür
                   salonlar piyasalar sanat sevicileri
              derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni
                     yakanda bir amonyak çiçeği
                  yalnızlığım benim sidikli kontesim
                   ne kadar rezil olursak o kadar iyi
                  kumkapı meyhanelerine dadandık
             önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi
               aramızda görevliler ekipler hızır paşalar
                 sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
                    öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri
                   çöpçülerin elleriyle okşardın beni
                   yalnızlığım benim süpürge saçlım
                  ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi
                   baktım gökte bir kırmızı bir uçak
                     bol çelik bol yıldız bol insan
                     bir gece sevgi duvarını aştık
                    düştüğüm yer öyle açık seçik ki
                başucumda bir sen varsın bir de evren
                 saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
                  yalnızlığım benim çoğul türkülerim
                ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi
                                             Â
AKDENÄ°Z YARAÅžIYOR SANA
Â
Akdeniz yaraşıyor sana
      Yıldızlar terler ya sen de terliyorsun
      Aynı ıslak pırıltı burun kanatlarında
Hiç dinmiyor motorların gürültüsü
Köpekler havlıyor uzaktan
Demin bir çocuk havladı
Fatmanım cumbadan çarşaf silkiyor yine
Ali dumdum anasına sövüyor saatlerdir
Denizi tokmaklıyor balıkçılar
     Bu sesler işte sessizliğini büyüten toprak
     O sesinin sardunyalar gibi konuşkan sessizliği
Hayatta yattık dün gece
Üstümüzde meltem
Kekik kokuyor ellerim hala
Senle yatmadım sanki
Dağları dolaştım
Ben senden öğrendim deniz yazmayı
Elimden düşmüyor mavi kalem
Bir tirandil çıkar gibi sefere
Okula gidiyor öğretmenim
Ben de ardından açılıyorum
Bir poyraz çizip deftere
Bir ada var sırf ebabil
Dönüyor dönüyor başımda
Senle yaşadığım günler
Gümüş bir çevre oldu ömrüm
Değince güneşine
Neden sonra buldum o kaçakçı mağarasını
Gözlerim kamaşınca senden
Ölüm belki sularından kaçırdığım
O loş suda yıkanmaktır
Durdukça yosundan yeşil
Kulaç attıkça mavi
Ben düzde sanırdım yıkıntım
Örenim alkolik asarım
Mutun doruğundaymışım meğer
Senle çıkınca anladım
Eski Yunan atları var hani
Yeleleri bükümlü
Gün inerken de öyle
Ağaçtan izdüşümleriyle
Yürüyor Balan tepeleri
Yürüyor bölük bölük can
Toplu bir güzelliğe doğru
Kadınım Yaraşıyorsun sen AkdenizeÂ