Åžiirlerinden: Bahri Hazer
Ufuklardan ufuklara
ordu ordu köpüklü mor dalgalar koşuyordu;
Hazer rüzgârların dilini konuşıyor balam,
konuÅŸup coÅŸuyordu!
Kim demiş "çört vazmi!"
                           Hazer ölü bir göle benzer!
Uçsuz bucaksız başı boş tuzlu bir sudur Hazer!
Hazerde dost gezer, e.....y!..
                           düşman gezer!
Dalga bir dağdır
                kayık bir geyik!
Dalga bir kuyu
                kayık bir kova!
Çıkıyor kayık
            iniyor kayık,
devrilen
       bir atın
             sırtından inip,
ÅŸahlanan
        bir ata
             biniyor kayık!
Ve Türkmen kayıkçı
dümenin yanına bağdaş kurup oturmuş.
Başında kocaman kara bir papak;
bu papak deÄŸil:
tüylü bir koyunu karnından yarıp
                                         geçirmiş başına!
Koyunun tüyleri düşmüş kaşına!
Çıkıyor kayık
             iniyor kayık
Ve kayıkçı
"Türkmenistanlı bir Buda heykeli" gibi
dümenin yanına bağdaş kurup oturmuş,
fakat, sanma ki Hazerin karşısında elpençe divan durmuş!
O da bir Buda heykelinin
taştan sükûnu gibi kendinden emin
dümenin yanına bağdaş kurup oturmuş.
Bakmıyor
          kayığa
               sarılan
                      sulara!
Bakmıyor
          çatlayıp
                  yarılan
                        sulara!
Çıkıyor kayık
              iniyor kayık,
devrilen
       bir atın
             sırtından inip
ÅŸahlanan
        bir ata
             biniyor kayık!
- Yaman esiyor be karayel yaman!
 Sakın özünü Hazerin hilesinden aman!
 Aman oyun oynamasın sana rüzgâr!
         Â
- Aldırma anam ne çıkar?
 Ne çıkar
          kudurtsun
                      karayel
                              suları,
Hazerde doğanın
                     Hazerdir mezarı!
Çıkıyor kayık
             iniyor kayık
çıkıyor ka...
           iniyor ka...
Çık...
    in...
       çık...
    Â
                                    (1928)