Seul’ün sokakları renklendi
Mayıs sonunda, Buda’nın doğum günü kutlamaları nedeniyle Kore’nin başkenti Seul süslendi. Şehri boydan boya geçen Cheonggyeceheon Nehri’ne fenerler yerleştirildi. Geceleri nehir ve şehir içindeki kanallar ışıklandırılınca, ortaya etkileyici bir görüntü çıkıyor. Bu süslemeler haziran boyunca yerinde kalacak. Yaz ayları, festivallerle renklenen, neşelenen Seul’ü görmenin en iyi zamanı.
Sarı Deniz’e doğru alçalan uçaktan Kore sahiline bakıldığında irili ufaklı onlarca ada görülüyor. Çevrelerindeki su diz boyu bile değil. Sanki yürüyerek birbirine geçmek mümkün. Bu görüntünün daha sonra deniz doldurma işlemi olduğunu öğreniyoruz. İndiğimiz Incheon Uluslararası Havaalanı, dünyadaki en büyükler arasında. Deniz doldurularak yapılmış.
Seul, tüm mevsimlerin yaşandığı bir şehir. Yağmur, gündelik yaşamı aksatmıyor. 24 saat canlı, güvenli. Gençler geç saatlere kadar sokaklarda. Yağmurda bile mini etekle geziyor kızlar. Şehir Buda’nın doğum günü nedeniyle mayıs sonunda baştan başa fenerlerle donatılmış. Gündüz ayrı, gece ayrı bir renk cümbüşü içindesiniz.
NEHRİ DÜZENLEDİ KAHRAMAN İLAN EDİLDİ
Seul’da şehrin ortasından batıdan doğuya akan altı kilometre uzunluğundaki Cheonggyeceheon Nehri, Buda’nın doğum günü kutlamaları nedeniyle ışıl ışıl. 1950-53 Kore Savaşı’ndan sonra beton yollarla kapanan nehir, şehrin eski belediye başkanı şu andaki Cumhurbaşkanı Lee Myung-bak tarafından 2003’te yeniden düzenlenmiş. İki yılda üstü açılıp, bugünkü görünümüne kavuşturulmuş. Düzenleme projesi uluslararası ödül almış. Rehberimiz, bu çabasından dolayı başkanın halk tarafından kahraman ilan edildiğini söylüyor. Bugün nehir boyunca 22 köprü bulunuyor.
Seul’de deniz taşımacılığı yok. Şehir içi ulaşım, en son teknolojinin kullanıldığı metro sistemi ve köprülerle sağlanıyor.
Seul’de karşılaşacağınız aktivi telerin başında nöbet değiştirme seremonisi geliyor. Deaksugung ve Gyeongbokgung sarayları önünde her gün, Londra’daki Buckhingam Sarayı’ndakine benzer bir nöbet değişim seremonisi yapılıyor. Bu görkemli ve renkli tören, civarda gezinen turistlerin ilgisini çekiyor. Unutmadan söyleyelim, yolunuz Seul’e düştüğünde, Uzakdoğu’nun savaş sanatları ve akrobasinin birleştiği “Jump” şovunu görün. Bunun yanında Seul Plaza’ın önündeki meydandaki çimlere uzanarak caz izlemenin keyfi de bir başka.
SANATÇILARIN SEMTİ İNSA-DONG
Kentin kültür sanat merkezi İnsa-Dong semti, Gyeongbokgung ve Changdeokgung saraylarının yanında. Sokaklarına antikacılar, küçük galeriler, geleneksel el işlerinin satıldığı dükkanlar, kafeteryalar ve restoranlar sıralanmış. Bölge Mary’nin Patikası ismini taşıdığı için 1960’lardan sonra yoğun ziyaretçi almış. 1988 Olimpiyat Oyunları popülaritesini artırmış.
En lüks mağaza ve ünlü markaları bulabileceğiniz alışveriş merkezleri ve kafeleri Myung Dong’da. Bu semt aynı zamanda her keseye hitap ediyor. Caddeleri geç saatlere kadar gençlerin eğlence mekanı.
Seul’deki saraylar içinde kraliyet ailesine en uzun ev sahipliği yapanı Changdeokgung. Sarayı gezerken, Joseon Hanedanlığı döneminde üretilen mimari ve teknolojinin örneklerini görebilirsiniz. Sarayın arka bahçesinde yüzlerce yıllık ağaçlar var. Saray 1405’te yapılmış ve hanedanlığın ikinci büyük sarayı olmuş. 1997’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmış. Birçok renkte çiçekler ve ağaçların bulunduğu bahçesinde, kral akademik olayları tartışır, problemlere çözümler üretirken, kraliyet ailesinin üyeleri, burada tarım yapıp, ipekböcekleri üreterek halka örnek olurmuş.
Kentte görmeniz gereken yerlerden biri de Budizm’in öğretildiği Jogyesa Tapınağı. Bu önemli dini merkez 1395’te yapılmış, 1910’da restore edilmiş. Çevresi mayısta Buda’nın doğum günü nedeniyle Lotus Fenerleri’yle donatılıyor. Kore’de çay kültürünün önemini vurgulayan ve turistler için özel olarak düzenlenen, insanın içindeki kötülüklerden arınmasını anlatan çay seromonisi de görülmeye değer. Rahip size hemen oracıkta ruhunuzu dinlendirmek için mini bir seans bile yapıyor.
KUZEY KÖYÜ’NDEKİ VENEDİK
Geleneksel mimari örnekleri Bukchon Hanok Köyü’nde yaşatılıyor. Köy, Gyeongbokgung ve Changdeokgung sarayları arasında. Kraliyet ailesinin üyeleri ve üst düzey görevlilerin konutları burada. Geleneksel Kore mimarisinde bir ev için ideal konum, arka cephesinde bir dağ, ön cephesinde ise bir nehir bulunması. Kışın ısınmak için zemin altından ısıtma sistemi ve yazın serin tutmak için giriş sundurmaları bulunuyor. Her ne kadar mevcut şehir yapısı ve dev gökdelenler arasında ilginç bir tezat oluştursa da, Buckhon’un dar caddelerinde bir yürüyüş, ziyaretçilere Venedik’in küçük sokaklarında bir yürüyüşü hatırlatıyor. Köyde turistler için her ayrıntı düşünülmüş. Fotoğraf meraklıları için en iyi görüntünün alındığı nokta bile işaretlenmiş. Geleneksel Kore el sanatlarını burada görebilir, hediyelik eşya satın alabilirsiniz.
TÜRK ŞEHİTLERİN ANISI ÖLÜMSÜZLEŞTİRİLMİŞ
Ülkeyi ve kültürünü tanımak için Kore Savaş Anıtı’nı ziyaret etmek gerekiyor. En az üç saatinizi ayırmanız gereken bu müzede sadece Kore Savaşı’nı değil 5 bin yıllık Kore tarihini görmek mümkün. Salonlarında savaştan 9 bin obje sergileniyor. Dışında ise savaşta kullanılan tanklar, uçaklar, denizaltılar yer alıyor. Savaş dijital görüntülerle açıklanıyor. Dileyen savaş oyunu oynayabiliyor. Güney Koreli askerlerin, savaş anındaki ruh hallerini anlatan yüz ifadeleri çok etkileyici. Hepsi birer canlı bomba gibi. Güney Korelilerin Seul’e girdiğinde belediye binasına çekilen orijinal bayrak halen müzede sergileniyor. Savaş döneminde Seul halkının çektiği sıkıntılar müzede birebir canlandırılmış. Bu vesileyle ülkenin 50 yılda yaşadığı gelişmeye de tanık oluyorsunuz. Türkiye, 1950-53 arasındaki savaşta Güney Kore’nin yanında Kuzey Kore’ye karşı savaşan 16 ülkeden biri. Amerika ve İngiltere’den sonra en fazla asker gönderen üçüncü ülke. 15 bin Türk bu topraklarda savaşmış, 724 şehit vermişiz. Hepsinin adı müze girişinde yer alıyor. Türk askerleri 1974 Ekimi’ne kadar Kore’de görev yapmış. Bu nedenle Koreliler Türklere büyük saygı duyuyor, takdirlerini her fırsatta dile getiriyor. Bu dostluğun izlerini 2002 Dünya Kupası’nda da görmüştük. İki ülke yarı finalde karşı karşıya gelmiş ve maç büyük bir dostluk havasında geçmişti. Beş bin Koreli taraftar hem ülkeleri hem de Türkiye için tezahürat yapmıştı. Bugün de Kore’ye giden Türkler her zaman ayrıcalıklı bir yere sahip.