Ayşe Şule BİLGİÇ
Son Güncelleme:
Serseri ruhlu beyefendi; Honda CBF 1000
Eveeet... Bu hafta ’Bu senin motorun mu?’ testimizde Honda CBF 1000 var. Birkaç ay önce Honda’nın davetlisi olarak gittiğim Yunanistan lansmanında başıma gelen sağlık problemleri nedeniyle doya doya kullanamadığım CBF 1000’in tadını çıkarmak Türkiye’ye kısmet oldu. Henüz 2-3 haftalık bir beraberliğimiz olmasına rağmen CBF 1000 ile açıkçası pek çok konuda anlaştık.
Ancak o bebek için biraz acele ediyor :) Aman FazerCan duymasın! CBF 1000'i tek cümle ile özetlemek gerekirse; o serseri ruhlu bir beyefendi. Çünkü, uysal görünümünün altında, sevecen bir serseri yatıyor.
Neyse gelelim müstakbel koca adayımızın özelliklerine. CBF 1000, Honda’nın bu yıl başarılı CBF 600 ve CBF 500 serisinin büyük biraderi olarak piyasaya sürüldü. Honda’nın Deauville ile birlikte Turing yönü ağır basan iki yeni modeli birden çıkarması pek hoş oldu. CBF 1000 dikkatli gözlere sahip değilseniz CBF 600 ile kolaylıkla karıştırılabilecek kadar benzer görünüşe sahip bir motosiklet. Oysa görünüş dışında pek benzer yönleri yok aslında.
TASARIM: CBF 1000, estetik çekicilikten çok fonksiyonellik ön planda tutularak tasarlanmış. Görünüm olarak sade ve şık. 600’lük kardeşinden çift egzozu, farklı ön grenajı ve beyaz sinyalleri ile ayrılıyor. Tabi bir de daha iri yarı motor bloğu fark ediliyor. Detay işçiliği ve genel parça kalitesi başarılı. Motosikletin sakin ve sade karakteri gösterge panelinden bile belli oluyor. Otomobil göstergelerini anımsatan tasarımı aslında motosikletin karakteri ile ilgili ipuçları veriyor. 6 kollu jantlarınaysa kimse laf edemez çok şık.
MOTOR: Honda’nın diğer markalara örnek olacak bir motor çalışması bu motosiklette hayat bulmuş. Eski CBR 1000 RR Fireblade motosiklete ait son derece performanslı ve sinirli motor bloğu çeşitli işlemlerden sonra her devirde dolu dolu tork ve güç veren fakat buna rağmen son derece uysal bir motora dönüşmüş. CBR 1000 RR'dan devşirilen bu motor, CBF 1000 üzerinde kadife gibi pürüzsüz çalışırken 6'ncı viteste 30 km/s hızda giderken bile gaza dokununca hiç mırın kırın etmeden motoru kapıp götürecek kadar da güçlü. 4 silindirli, 16 süpaplı ve 998 cc hacmindeki motor 8000 d/d'de 98 beygir güç, 6500 d/d'de 97 Nm tork üretiyor. Yüksek tork, özellikle uzun mesafe sürüşlerinde 5'inci vitese takıp, sonra vites değiştirmeyi unutturabiliyor. Motosikletin pek memnun edici yönü ise oldukça geniş bir devir bandında titreşimsiz, dengeli gücü sürekli verebilmesi. Yani devir yükseldikçe aniden asabileşip fırlamıyor altından, hatta kırmızı çizgiye yaklaştıkça isteksizleşiyor bile çekişi. Bu güzelliklerinin yanında çift egsozun verdiği güçlü tok ses ile sürücüsünü şımartmaya pek müsait.
SÜSPANSİYON VE FREN: Daha çok uzun mesafe sürüşleri düşünülerek oldukça yumuşak bir süspansiyon sistemi bu motosiklete uygun görülmüş. Ön ve arka süspansiyonun önyükleme ayarları yapılabiliyor. Yolda özellikle bozuk zeminlerde son derece kararlı ve sarsıntısız yolculuk için oldukça başarılı buldum süspansiyonları. Ayrıca sürüş izlenimlerinde detaylı anlattığım gibi çok da kıvrak buldum bu motosikleti. Tek kişi sürerken uzun virajlarda arkası sanki hafiften açılmaya başlıyor gibi bir his verse de bunun yanıltıcı olduğunu, yumuşak süspansiyon yüzünden gaz komutlarına itaat eden CBF 1000’in güvenle viraj döndüğünü gördüm. Hatta arkasını kaymaya zorlayacak kadar viraj çıkışlarında gaz versem bile oldukça güvenli bir marjda hafifçe arkasını oynatmakla yetindi.
Frenler ise bir sanat eseri. ABS ve CBS sistemlerine sahip fren istemine yakından bakınca bir sürü kablolar hortumlarla dolu olduğunu gördüm. Ön frene basınca arka frenin de bir kaliperine etki eden CBS sistemi ABS ile entegre çalışınca düz giderken yapılan frenler motoru arkadan biri geriye çekiyormuş gibi durduruyor. Frenleri korkusuzca sonuna kadar sıkabilmek büyük bir keyif ve çok ciddi bir güven hissi veriyor.
SÜRÜŞ İZLENİMİ: Ufak tefek görünmesine rağmen 228 kilogram gibi ağır sayılabilecek bir yapıya sahip CBF 1000 ilk sürüşte bile şaşırtıcı derecede kıvrak bir motosiklet olduğunu hissettiriyor. Nispeten kısa tekerlek mesafesi, 160'lık arka lastik, geniş gidon ve düşük ağırlık merkezi sayesinde, motor düşük hızlarda bile çok dengeli ve kıvrak. 795 milimetrelik ayarlanabilir selesi, 3 pozisyonda ayarlanabilir gidonu, 2 pozisyonlu ön camı ile sürücüye özel bir ergonomi oluşturulabiliyor. Genel oturuş pozisyonu oldukça dik ve dizler fazla kıvrılmıyor. Uzun mesafe sayılmasa da bir günde yaklaşık 400 kilometre yol sonrası son derece iyi durumda olmamı da bu oturuş pozisyonu ve darbeleri başarıyla emen süspansiyona borçluyum. Özellikle iki kişilik sürüşlerde yolcu selesi, oturuş pozisyonu çok rahat ve tutacakların yerleri son derece başarılı seçilmiş. Rüzgar koruması ise standart gelen cam ile orta seviyelerde görev yapıyor. Koruma yüksek pozisyondayken özellikle otoyol sürüşlerinde daha iyi rüzgar koruması sağlıyor.
Honda CBF 500, CBF 600 ve CBF 1000’de aynı ebatta arka lastik kullanması ilginç bir tercih. Motor güçleri arttıkça arka lastiğin daha kalın seçilmesine alışmış sürücüler olarak 1000 cc hacmindeki bir motosiklette 500 cc lik motordaki ile aynı ebatta lastik olması yadırganabiliyor. Ne de olsa o kadar para verdik 1000'lik motor aldık yolda göstersin kendini değil mi? Değil! Bu konu ile ilgili olarak gerek Yunanistan’da CBF 1000 basın tanıtımında Honda yetkililerinden, gerekse yurt dışındaki motosiklet gazetecileri şu vurguladılar: Honda diğer markalara örnek olması gerekeni yaparak egoları-gösterişi bırakıp sürüş kalitesini artırmaya yönelerek bu şekilde bir lastik ebadını tercih ettiğini öğrendim. Bu tip hem şehir içi hem uzun mesafeli yol sürüşlerini hedefleyen bir motosiklet için 160 lık arka lastiğin motorun kıvraklığında ve keskin yönlendirmeye katkısı çok büyük. Her ne kadar -geçen haftaki testte değindiğim gibi- ülkemizin asfalt kalitesi yüzünden tutuş sorunları yaşansa da daha yumuşak ama aynı ebatta lastik ile bu sorun çözülebiliyor. 180'lik lastik ile motosikletin dinamik sürüşünden ve manevralara yanıtındaki serilikten oldukça taviz verileceğini öğrenince, ben bu mütevazi ama sürücüsünü şımartan motoru daha da çok sevmeye başladım.
CBF 1000 büyük hacmine rağmen son derece tutumlu bir motosiklet. 100 kilometrede ortalama 6 litrelik tüketim benim beklediğimin altında. Uzun yolda daha da düşük tüketim söz konusu oluyor. Bu kocaoğlanın hediyesi ise 20 bin 500 YTL.
Bu senin motorun mu?
CBF 1000 asıl amaç olarak uzun mesafeli sürüşleri hedeflemiş olsa da Honda o kadar başarılı bir motosiklet yapmış ki 600 cc hacmindeki motorlar kadar kıvrak, pek çok ciddi tur motoruyla aşık atabilecek kadar rahat ve performanslı; şehir içinde sorunsuzca kullanılabilecek kadar da kullanışlı olmuş. Anlaşılacağı gibi her göreve rahatça ayak uydurabilen bir motor CBF 1000. Hem şehir içinde hem şehir dışında sık sık motosikletle seyahat etmek isteyen, daha önce en az 600 cc hacmindeki bir motosiklet ile deneyim edinmiş, iki kişilik sürüşlerde yolcusunun rahatını ciddi ciddi düşünen, 1000 cc olmasına rağmen ekonomi arayan, devirli ve yüksek performanslı motosiklet yerine sakin, titreşimsiz, torklu motorlardan hoşlanan, üstelik güvenliğe de önem veren biriyseniz Honda CBF 1000 sizin motorunuz.
Neyse gelelim müstakbel koca adayımızın özelliklerine. CBF 1000, Honda’nın bu yıl başarılı CBF 600 ve CBF 500 serisinin büyük biraderi olarak piyasaya sürüldü. Honda’nın Deauville ile birlikte Turing yönü ağır basan iki yeni modeli birden çıkarması pek hoş oldu. CBF 1000 dikkatli gözlere sahip değilseniz CBF 600 ile kolaylıkla karıştırılabilecek kadar benzer görünüşe sahip bir motosiklet. Oysa görünüş dışında pek benzer yönleri yok aslında.
TASARIM: CBF 1000, estetik çekicilikten çok fonksiyonellik ön planda tutularak tasarlanmış. Görünüm olarak sade ve şık. 600’lük kardeşinden çift egzozu, farklı ön grenajı ve beyaz sinyalleri ile ayrılıyor. Tabi bir de daha iri yarı motor bloğu fark ediliyor. Detay işçiliği ve genel parça kalitesi başarılı. Motosikletin sakin ve sade karakteri gösterge panelinden bile belli oluyor. Otomobil göstergelerini anımsatan tasarımı aslında motosikletin karakteri ile ilgili ipuçları veriyor. 6 kollu jantlarınaysa kimse laf edemez çok şık.
MOTOR: Honda’nın diğer markalara örnek olacak bir motor çalışması bu motosiklette hayat bulmuş. Eski CBR 1000 RR Fireblade motosiklete ait son derece performanslı ve sinirli motor bloğu çeşitli işlemlerden sonra her devirde dolu dolu tork ve güç veren fakat buna rağmen son derece uysal bir motora dönüşmüş. CBR 1000 RR'dan devşirilen bu motor, CBF 1000 üzerinde kadife gibi pürüzsüz çalışırken 6'ncı viteste 30 km/s hızda giderken bile gaza dokununca hiç mırın kırın etmeden motoru kapıp götürecek kadar da güçlü. 4 silindirli, 16 süpaplı ve 998 cc hacmindeki motor 8000 d/d'de 98 beygir güç, 6500 d/d'de 97 Nm tork üretiyor. Yüksek tork, özellikle uzun mesafe sürüşlerinde 5'inci vitese takıp, sonra vites değiştirmeyi unutturabiliyor. Motosikletin pek memnun edici yönü ise oldukça geniş bir devir bandında titreşimsiz, dengeli gücü sürekli verebilmesi. Yani devir yükseldikçe aniden asabileşip fırlamıyor altından, hatta kırmızı çizgiye yaklaştıkça isteksizleşiyor bile çekişi. Bu güzelliklerinin yanında çift egsozun verdiği güçlü tok ses ile sürücüsünü şımartmaya pek müsait.
SÜSPANSİYON VE FREN: Daha çok uzun mesafe sürüşleri düşünülerek oldukça yumuşak bir süspansiyon sistemi bu motosiklete uygun görülmüş. Ön ve arka süspansiyonun önyükleme ayarları yapılabiliyor. Yolda özellikle bozuk zeminlerde son derece kararlı ve sarsıntısız yolculuk için oldukça başarılı buldum süspansiyonları. Ayrıca sürüş izlenimlerinde detaylı anlattığım gibi çok da kıvrak buldum bu motosikleti. Tek kişi sürerken uzun virajlarda arkası sanki hafiften açılmaya başlıyor gibi bir his verse de bunun yanıltıcı olduğunu, yumuşak süspansiyon yüzünden gaz komutlarına itaat eden CBF 1000’in güvenle viraj döndüğünü gördüm. Hatta arkasını kaymaya zorlayacak kadar viraj çıkışlarında gaz versem bile oldukça güvenli bir marjda hafifçe arkasını oynatmakla yetindi.
Frenler ise bir sanat eseri. ABS ve CBS sistemlerine sahip fren istemine yakından bakınca bir sürü kablolar hortumlarla dolu olduğunu gördüm. Ön frene basınca arka frenin de bir kaliperine etki eden CBS sistemi ABS ile entegre çalışınca düz giderken yapılan frenler motoru arkadan biri geriye çekiyormuş gibi durduruyor. Frenleri korkusuzca sonuna kadar sıkabilmek büyük bir keyif ve çok ciddi bir güven hissi veriyor.
SÜRÜŞ İZLENİMİ: Ufak tefek görünmesine rağmen 228 kilogram gibi ağır sayılabilecek bir yapıya sahip CBF 1000 ilk sürüşte bile şaşırtıcı derecede kıvrak bir motosiklet olduğunu hissettiriyor. Nispeten kısa tekerlek mesafesi, 160'lık arka lastik, geniş gidon ve düşük ağırlık merkezi sayesinde, motor düşük hızlarda bile çok dengeli ve kıvrak. 795 milimetrelik ayarlanabilir selesi, 3 pozisyonda ayarlanabilir gidonu, 2 pozisyonlu ön camı ile sürücüye özel bir ergonomi oluşturulabiliyor. Genel oturuş pozisyonu oldukça dik ve dizler fazla kıvrılmıyor. Uzun mesafe sayılmasa da bir günde yaklaşık 400 kilometre yol sonrası son derece iyi durumda olmamı da bu oturuş pozisyonu ve darbeleri başarıyla emen süspansiyona borçluyum. Özellikle iki kişilik sürüşlerde yolcu selesi, oturuş pozisyonu çok rahat ve tutacakların yerleri son derece başarılı seçilmiş. Rüzgar koruması ise standart gelen cam ile orta seviyelerde görev yapıyor. Koruma yüksek pozisyondayken özellikle otoyol sürüşlerinde daha iyi rüzgar koruması sağlıyor.
Honda CBF 500, CBF 600 ve CBF 1000’de aynı ebatta arka lastik kullanması ilginç bir tercih. Motor güçleri arttıkça arka lastiğin daha kalın seçilmesine alışmış sürücüler olarak 1000 cc hacmindeki bir motosiklette 500 cc lik motordaki ile aynı ebatta lastik olması yadırganabiliyor. Ne de olsa o kadar para verdik 1000'lik motor aldık yolda göstersin kendini değil mi? Değil! Bu konu ile ilgili olarak gerek Yunanistan’da CBF 1000 basın tanıtımında Honda yetkililerinden, gerekse yurt dışındaki motosiklet gazetecileri şu vurguladılar: Honda diğer markalara örnek olması gerekeni yaparak egoları-gösterişi bırakıp sürüş kalitesini artırmaya yönelerek bu şekilde bir lastik ebadını tercih ettiğini öğrendim. Bu tip hem şehir içi hem uzun mesafeli yol sürüşlerini hedefleyen bir motosiklet için 160 lık arka lastiğin motorun kıvraklığında ve keskin yönlendirmeye katkısı çok büyük. Her ne kadar -geçen haftaki testte değindiğim gibi- ülkemizin asfalt kalitesi yüzünden tutuş sorunları yaşansa da daha yumuşak ama aynı ebatta lastik ile bu sorun çözülebiliyor. 180'lik lastik ile motosikletin dinamik sürüşünden ve manevralara yanıtındaki serilikten oldukça taviz verileceğini öğrenince, ben bu mütevazi ama sürücüsünü şımartan motoru daha da çok sevmeye başladım.
CBF 1000 büyük hacmine rağmen son derece tutumlu bir motosiklet. 100 kilometrede ortalama 6 litrelik tüketim benim beklediğimin altında. Uzun yolda daha da düşük tüketim söz konusu oluyor. Bu kocaoğlanın hediyesi ise 20 bin 500 YTL.
Bu senin motorun mu?
CBF 1000 asıl amaç olarak uzun mesafeli sürüşleri hedeflemiş olsa da Honda o kadar başarılı bir motosiklet yapmış ki 600 cc hacmindeki motorlar kadar kıvrak, pek çok ciddi tur motoruyla aşık atabilecek kadar rahat ve performanslı; şehir içinde sorunsuzca kullanılabilecek kadar da kullanışlı olmuş. Anlaşılacağı gibi her göreve rahatça ayak uydurabilen bir motor CBF 1000. Hem şehir içinde hem şehir dışında sık sık motosikletle seyahat etmek isteyen, daha önce en az 600 cc hacmindeki bir motosiklet ile deneyim edinmiş, iki kişilik sürüşlerde yolcusunun rahatını ciddi ciddi düşünen, 1000 cc olmasına rağmen ekonomi arayan, devirli ve yüksek performanslı motosiklet yerine sakin, titreşimsiz, torklu motorlardan hoşlanan, üstelik güvenliğe de önem veren biriyseniz Honda CBF 1000 sizin motorunuz.