Son Güncelleme:
Åženlik ateÅŸlerinin sönmediÄŸi yer Çüruspil Yaylası
Türkiye’nin akciÄŸeri burası; yaÄŸmur ormanları, görkemli yaylaları, sıcakkanlı insanlarıyla meÅŸhur DoÄŸu Karadeniz. Her yaz, bölgedeki il ve ilçelerden köylere dek onlarca festivalle ÅŸenleniyor yaylalar. BoÄŸa güreÅŸleriyle öne çıkan Kafkasör ÅŸenliÄŸiyle ünlü Artvin’in Ardanuç ilçesi de tam 17 yıldır, içeriÄŸi çok renkli bir büyük festivale ev sahipliÄŸi yapıyor.Çüruspil Yaylası’nda her yıl 23-24 Temmuz tarihlerinde Ardanuç Belediyesi tarafından düzenlenen ve bu yıl 17. yapılan Efkari Aşıklar ÅženliÄŸi ve Karakucak GüreÅŸ Festivali, günler öncesinden altı bin nüfuslu ÅŸehri ilgi odağı haline getiriyor.Efkari Aşıklar ÅženliÄŸi ve Karakucak GüreÅŸ Festivali, bu toprakların iki önemli geleneÄŸinin bir arada yaÅŸatılıp ödüllendirildiÄŸi, benzeri olmayan tek festival. Küçük ama ortasında uzanan geniÅŸ yeÅŸil çay bahçeleriyle insana bu manzaranın bir parçası olma keyfi veren çarşıda tur atıyorum. Ä°nsanlar kıpır kıpır, sıradışı bir telaÅŸ var ilçede. Denkler kurulmuÅŸ, çadırlar yüklenmiÅŸ, ÅŸenlik için yaylaya taşınılıyor. Çadırlar, en güzel yere konumlanma kaygısıyla olsa gerek günler öncesinden kuruluyor.ÇAM ORMANLARININ ORTASINDAVe ÅŸenliÄŸin ilk sabahı erkenden küçük terminalde alıyorum soluÄŸu. Minibüsün içi insan, üstü eÅŸya dolu yola koyuluyoruz. Dört daÄŸ arasındaki bu sevimli ve aydınlık ÅŸehirden yaylaya uzanan 18 kilometrelik tırmanışımız yaklaşık bir saat sürüyor. SaÄŸlı sollu manzaralar, fotoÄŸraflarına öykündüğüm Ä°sviçre Alpleri’ni hatırlatıyor. Ä°ÅŸte Çüruspil Yaylası’ndayız. Devasa çam ormanlarının bir çanak misali orta yerinde, boyu bir metreyi aÅŸan otlar ve rengarenk çiçeklerle bezeli geniÅŸ çayır, rengahengi bozmayan yüzlerce çadırla bezenmiÅŸ. Sanki yüz yıldır buradalarmış hissi veriyor insana. Bir dostun çadırına iliÅŸip, ÅŸenlik etkinliklerinin yapılacağı bölgeye nazır, hepsi yerli ürünlerle kahvaltımızı yapıyoruz. Binlerce insan, rengarenk çadırların çevresinde tatlı bir telaÅŸ yaşıyor. Yanıbaşımızdaki sık ormandan bir serinlik süzülüyor tenimize.Ä°ÅŸte ÅŸenlik start aldı bile. Davul zurna sesini izliyorum. Tahta platformun üzerindeki sunucu, çoÄŸu Ardanuç’tan, taa Erzurum ve Van’dan ödül için gelen çocuk, genç, kıspetleriyle ortalıkta kostak kostak yürüyen yiÄŸitleri er meydanına çağırıyor. Ä°lkokul öğretmenim Dursun Ali Pehlivan’ın da Ardanuçlu olduÄŸunu, daha ilkokuldayken bu çayırlarda baÅŸlayan güreÅŸ serüveninin Türkiye ÅŸampiyonluÄŸuna uzandığını öğreniyorum yıllar sonra. 30-35 kilodan baÅŸ altıya, sırım gibi pehlivanlar, birer birer süzülüyor er meydanına. Galip pehlivan, sırtını yere getirdiÄŸi rakibini yerden kaldırıp kucaklayarak tartıyor, gönül alıyor. Ä°zleyicilerden en çılgın alkışların koptuÄŸu an bu. Fondaki davul zurna, yaÅŸanan coÅŸkunun temposunu hep yüksek tutmakta.AKÅžAM YEMEĞİNDE CAÄž KEBABI VARBu alkış tufanı, meydana çıkan iki minik pehlivan. Dört yaşındaki Batıkan ile DoÄŸukan. Güreşçi babalarından karakucağın tekniÄŸini öğrenmiÅŸ, kıyasıya bir mücadeleye giriyorlar, boylarını aÅŸan çayırların arasında. Tribünlerde hiç susmayan alkışlar, kahkalara karışıyor minik pehlivanların her atağında. Sonra hakem baÅŸa güreÅŸtiklerine karar verip ikizleri yanına alarak kollarını havaya kaldırmak istiyor. O da ne? Ä°kizlerden biri hakemin elinden kurtulup aÄŸlayarak trübündeki annesine koÅŸuyor. Meramını sonra anlıyoruz Batıkan’ın. MeÄŸer güreÅŸin bir yengiye kadar devamını istiyormuÅŸ boyundan büyük hırsıyla.Her ÅŸey çok güzel düşünülmüş ve düzenlenmiÅŸ burada. Eksikler komÅŸu çadırdan tamamlanıyor. Horon tepip halay çeken gençler fıkır fıkır; hareketli Artvin folklorunun figürleri eÅŸliÄŸinde naralar atıyorlar neÅŸeyle. Bu coÅŸku ilk kez ÅŸenliÄŸe katılanları da mutluluk halkalarının içine alıyor. Öğlen hafif yemeklerle geçiÅŸtirilmekte; tüm hazırlıklar, yörenin caÄŸ kebabının baÅŸ köşede yeraldığı akÅŸam yemeÄŸi için. Yaylayı çevreleyen ormanın serinliÄŸinde siesta yapan insanlara rastlıyorum. Buz gibi kaynaklardan sular taşınıyor çadırlara. Kimisi biraz uzak mesafedeki krater gölleri keÅŸfe çıkmış.HAMAKTAN SEYREDÄ°LEN DOLUNAY17 yıllık festivalin ilk ziyaretçileri için muhteÅŸem bir seremoni. GüreÅŸ müsabakalarının heyecanı bitmeden güneÅŸ, devasa ormanın üstünden aşıyor. Bu kez yörenin ve komÅŸu yörelerin ünlü aşıkları sahne alıyor maÄŸrur. Biraz yüksekçe oluÅŸturulmuÅŸ platforma yerleÅŸiyorlar ellerinde devasa sazlarıyla. Kibirden uzak, kendinden emin ifadelerle süzdükleri izleyicinin alkış tufanı arasında baÅŸlıyor atışma. Sazların tınısından çok aşıkların birbirlerini iÄŸneleyen, incitmeden taÅŸ atan sözlerine kulak kesiliyor halk. Her atışmanın sonunda kahkahalar patlıyor, bir hışımla diÄŸerine geçiyor söz hakkı. Ä°ÅŸte ÅŸenlik ateÅŸleri de yanmaya baÅŸladı, hava kararmakta. Hafif yamaçlarda horon tepmeyi sürdürüyor gençler. Jeneratör devreye giriyor. Medeniyetin ışığı, ÅŸenlik ateÅŸlerini silikleÅŸtiriyor hafiften. Çadırların gündüzki renkleri, içinde yanan mumlarla soft bir tona dönüyor.Hamaklarda ve çayırların arasında sere serpe yatmış, gökyüzünde birer birer belirmeye baÅŸlayan yıldızları seyreden mutlu yüzler görüyorum. Az sonra dolunay da yüzünü gösteriyor karanlık ormanın tepesinden. ‘Burada bir baÅŸka, büyük ve berrak’ diye kendimi kandırıp, büyülenircesine izliyorum bir zaman.Dönüş yolundayım artık. ÇoÄŸunluÄŸun, geceyi geçirmeye hazırlandığı yayladaki ÅŸenlik ateÅŸlerine karşı son sigaramı tüttürüp kalkmak üzere olan minibüse atıyorum kendimi. Gözlerim karşı daÄŸların karanlığında ateÅŸ böcekleri misali, öbek öbek dağılmış köylerin zayıf ışıklarında, günün muhasebesini yaparken, sağımdaki dev cüsseli adamın atışmaya katılan aşıklardan biri olduÄŸunu öğreniyorum. Artvinli aşık Gülhani; bu konuÅŸkan, babacan adam. ‘Aşık geçmiÅŸi deÄŸil anı dillendirir, gördüklerini o an besteleme yeteneÄŸine sahip olmalı’ diyor. Aşıkların diyarı Sivas’tan olduÄŸumu öğrenince de baÅŸlıyor beni konu alan manilerini sazsız söylemeye. Kahkahalar peÅŸ peÅŸe patlıyor minibüste. Aşık Gülhani, yayladaki coÅŸkumuzu, çocuk ÅŸenliÄŸinde ÅŸehre taşıyor. Daha sönmeden bir sonraki ÅŸenlik ateÅŸini özlüyorum.Â