Sardinyalılar denizin keyif için de kullanıldığını yeni farketmiş
Akdeniz’de dip dibe iki ada, aralarında küçücük bir boğaz var. Ama biri Fransa toprağı, diğeri İtalya. Biri dümdüz; diğeri dağlarla, tepelerle dolu. Birinin halkı turistlere bayılırken; öbürü, olmasa da olur diyor ama çaktırmıyor. İkisi de çok güzel: Sardinya ve Korsika.
"Tek başlarına da gezilebilirler ama oraları anlamak için ikisini birden görmekte fayda var" diyor, "Keşiften Keyfe Yolculuk" kitabının yazarı Pervin Bilol. İnkılap’tan çıkan kitapta genç kızlığından beri yaptığı yolculukları yazan Bilol, Akdeniz’in romantik adaları Sardinya ve Korsika’yı anlattı.
Sardinya ve Korsika çok benzer olması gerekirken çok farklı iki ada gibi...
- En başta, coğrafyaları farklı: Efsaneye göre Korsika’nın dağlarından inen Tanrı, Sardinya’nın üzerine basar. İşte bu nedenle Sardinya ovalardan, Korsika dağlardan oluşur. Sardinya büyük bir şehre benziyor. Korsika ise bir tatil yöresi gibi. Çok daha sıcak ve yemyeşil. Korsika benim çok daha fazla hoşuma gitti. Sardinya daha düz ve yeşili az olduğu için soğuk geldi. Bir de Sardinyalılar ne kadar sakin insanlarsa, Korsikalılar bir o kadar hırçın.
Ama nedense hep Sardinya daha güzel, daha pahalı ve şık bir tatil için daha uygun olarak anlatılır hep.
- Çok doğru. Çünkü her şeyin iyisi Sardinya’da. Böyle bir tezat var iki ada arasında. Bir de Sardinya’ya giden hemen herkes sadece Porto Cervo’yu görüp dönüyor. O yüzden öyle anlatılıyor. Onlara başka hangi şehre gittiniz deyin, cevap çıkmaz.
ZÜMRÜT SAHİLİ MELEKLER KÖRFEZİ
Porto Cervo’nun özelliği nedir?
- Burası, 1970’lerde Kerim Ağa Han’ın yaptırdığı meşhur Hotel Cala Di Volpe’nin de olduğu lüks tatil bölgesi. Bir kasaba böylesine mi düzenli, itinalı, zevkli kurulabilir! Cala Di Volpe oteli belki şimdi çok değişik gelmiyor bize ama yapıldığı seneler için uçmuş gitmiş bir mimarisi var. Ama sanmayın ki şimdi köhne bir yer. O günkü detaylar bugün bile göze hoş geliyor. Avrupa’nın jet sosyetesinin aktığı yerlerin biri burası. "Orada tatil yaptım" demek bir statü sembolü adeta. Porto Cervo havaalanına çok yakın olduğu için de tercih ediliyor. Bu bölgeye Costa Smeralda, yani Zümrüt Sahili de deniyor.
Sardinya’da görüp hoşunuza giden diğer yerler nereleri?
- Cagliari, adanın en güneyindeki şehir. Vardığımızda, gün çoktan batmıştı ama şehir yeni yeni hareketleniyordu. Zengin, güzel ve bakımlı bir şehir. Hem doğusunda hem de batısında yer alan koyların, kuşbakışı bakıldığında melek kanatlarına benzemesinden ötürü Melekler Körfezi de denen körfeze kurulmuş. Marinaya bakan caddedeki yapıların çoğu 19. yüzyıldan kalma. Denizden 100 metre yüksekteki katedral ve kiliselerin çoğu 13. ve 14. yüzyıldan. Güzel hava anlamına gelen Bonaria Tepesi’ndeki Bonaria Kilisesi mutlaka görülmeli.
Denizle arası nasıl Sardinya’nın?
- Sardinya’da kıyılarda yaşayan halk denizin sadece ticaret ve balıkçılık için değil, keyif almak için de kullanılacağını yeni fark etmiş. Plajları bu yüzyıla kadar neredeyse hiç kullanmamışlar. Adanın bir turizm cenneti olmasından sonra farkına varmışlar ellerindekinin. Şimdi her taraf plaj dolu. Plaja paralel yerleşimlerin hemen gerisinde tuz tarlaları var.
SADECE LİSANSLI DALGIÇLARIN ÇIKARDIĞI MERCANLAR
Adanın iç taraflarında neler gördünüz?
- Alghero’ya giderken, adanın tarihindeki en ilginç uygarlıklardan biri olan Nuraghilere ait, MÖ 1500 yıllarına tarihlenen Su Nuraxi köyünü gördük. Dümdüz bir ovanın ortasındaki tepeye kurulmuş. Kısmen ayakta duran kalesi ve burçlarıyla karınca yuvasına benziyor. UNESCO’nun Dünya Mirası listesinde. Daha sonra yine sahilde olan Bosa’yı gezdik. Dar sokakları, küçük ferforje balkonları, evler arasına gerilmiş çamaşırları ve küçük kafeleriyle tipik bir İtalyan şehri özellikleri taşıyor. Nehrin kenarındaki kafelerden birine oturup, hurma ağaçlarının gölgesinde mis gibi kokan kahvenizi içerken teknelerinde ağlarını düren balıkçıları seyretmek o kadar dinlendirici ki!
Alghero?
- Alghero adanın tek Katalan şehri. Gelişimi, 12. yüzyılda Cenovalı bir ailenin o dönemde bir balıkçı kasabası olan şehrin çevresini surlarla çevirmesinden sonra başlamış. Mercan kayalıkları çok meşhur. Sadece lisanslı 30 dalgıç tarafından çıkarılan mercanlar çok değerli.
AİLECEK ÇIKILAN YOLCULUKLARDA BÜYÜDÜ
"Gitmek" ailemizde olan bir kavram. Ben Bursalıyım; çocukluğumdan beri hep bir yerlere gitmek var hayatımda. Çocukken ve genç zken hiçbir haftasonu sabahı uzun uyuyamadım. Babam sabah 08.00’de başıma dikilir, hadi gezmeye gidiyoruz, derdi. Günübirlik gezilerde ve ailecek çıkılan yolculuklarda büyüdüm ben. Şimdi bile "Geliyor musun?" demeden hiçbir yere gitmez annem ve babam. Sonra lise için İstanbul’a, üniversite için Viyana’ya gitmeler başladı... Şimdi de durunca rahat edemiyorum. Oturunca sıkılıyorum.
Korsikalılar Fransızlar kadar snob değil, Akdeniz sıcaklığı taşıyorlar
Korsika’ya nereden geçtiniz?
- Sardinya ve Korsika arasındaki Bonifacio Boğazı hem bir bağlantı hem de bir kopuş noktası. Sardinya’dan sonra Korsika’yı gördüğünüzde artık bambaşka bir yerde olduğunuzu anlıyorsunuz. Bonifacio insanoğlunun isterse doğayla ne derece uyumlu olabileceğinin dünya üzerindeki ender kanıtlarından biri. Denizden adeta fışkırmış gibi duran yüz metre yüksekliğinde fazlezler; kayalıkların aralarına sıkışmış ve derin karanlıklara uzanan mağaralar; bembeyaz kumsallar ve bütün bu manzarayı tamamlayan turkuaz rengi bir deniz... Çok yokuşlu, dar sokaklı, dükkanları ve liman kenarındaki restoranları, kafeleri ve otelleriyle herkesin görmekten memnun olacağı bir şehir burası.
Burada da zengin turistler var mı? Yoksa Korsika daha mütevazı bir ada mı?
- Sardinya’nın Porto Cervo’su neyse, Korsika’nın Porto Vecchio’su öyle. Korsika’ya giden zenginler oraya gidiyor. Ama Korsika’nın farkı, tekne ağırlıklı bir turizmin egemen olması. Korsika’da tekne tatili yapıyorsanız gece koylarda kalmak mümkün değil. Koylar korunaklı olmadığı için uygun değil, izin de vermiyorlar. Gece mutlaka bir marinaya girmeniz lazım. Puerto Veccio’nun kasabası çok küçük, çok şirin, marinası güzel.
NAPOLYON’UN DOĞDUĞU KENT
Napolyon’un doğum şehri Ajaccio’da önüm arkam sağım solum Napolyon durumu mu var?
- Aynen öyle. Napolyon’u hem seviyorlar hem de nefret ediyorlar. Çünkü onu Korsikalı değil, Fransız olarak görüyorlar. Sevmiyorlar ama etinden sütünden fazlasıyla faydalanıyorlar. Korsikalıların güya turist sevmeyip bunu hiç göstermemesi gibi. Ajaccio, imparatorun doğduğu yer oluşu nedeniyle yoğun bir Fransız etkisine maruz kalmış. Çoğu meydan ve geniş bulvarlar bu dönemden. Napolyon’un evini gezebiliyorsunuz ama bence pek özel bir yer değil. Ama Palais Fesch Müzesi’ni mutlaka görün. Louvre Müzesi’nden sonra 14. ve 16.yüzyıla ait en zengin resim koleksiyonuna sahip. Napolyon’un amcası Kardinal Joseph Fesch’in çabalarıyla kurulmuş
Korsika’nın kuzeyine gittiniz mi?
- Evet. Yolda, Korsika’nın tam ortasında ve denizden yüksekliği 470 metre olan Corte’de Korsika’nın gerçek yüzüyle karşılaşıyorsunuz: Ormanlarla kaplı dağlar, şehre yakınlaştıkça sarp kayalıklara dönüşüyor. Yüzünü güneşe dönmüş, dik kayalıklara inşa edilmiş asırlık evler ise bu muhteşem manzarayı tamamlıyor. Bastia ise benim için biblo şehir. Korsika’nın en kuzeyinde, dağların eteklerinde kurulmuş. Yukarı ve aşağı Bastia olarak iki kısma ayrılıyor. Limanın hemen üzerindeki, barok kıvrımlarıyla ve cephesinin iki yanında yer alan kuleleriyle suya aksi düşen St. Jean Kilisesi eski limanı daha da güzelleştiriyor. Eski evlerin avlu duvarlarından taşan pembeli morlu çiçekler, akşama doğru çıkan hafif bir esintiyle burnunuza mis gibi kokular getiriyor.
İki adayı birden görmek isteyenler ne kadar zaman ayırmalı?
- Bir hafta yeterli. İki ada arasında işleyen feribotlarla rahatlıkla diğer adaya geçebilirsiniz.
Enteresan bir halk
Korsikalılar yöreye göre farklılıklar görülse de genel olarak dağ insanları. Enteresan bir halk bu. Kendilerini Fransız olarak görmüyorlar, "Biz Korsikalıyız" diyorlar. Korsika, 1981’de elde ettiği hakla Fransa’da ulusal meclisi olan ilk Fransa bölgesi olma özelliğine sahip, hálá da direnişine devam ediyor. Hedef, koşulsuz bağımsızlık. Gerçekten de pek Fransız gibi değiller. Gururlu ve asi ruhlu bir halk bu. Fransızlar kadar snob değiller, Akdeniz sıcaklığı taşıyorlar. Ama park yeri kavgasında birbirini öldürebilecek kadar da alevliler.
Bir de şu resmi nikah kıyılmayan evlilikler ilginç.
- O bize de çok ilginç geldi. Evli olmak için resmi nikah yapmaya gerek duymuyorlarmış. Verilen söz yeterli oluyormuş. Ama bu ne kadar kanuni bilmem.
"Korsika’da insanların ten rengi de farklı. İspanyollar ve Katalanlarla karıştıkları için farklılar. Sarışın mavi gözlğü değil, esmer, koyu renk gözlüler. Sanki hemen kuzeydeki adaya değil, uzakta bir ülkeye gitmiş gibi oluyorsunuz."
seyahatte ne okuyor
Gittiği ülkenin Lonely Planet rehberi seyahat öncesinde ve süresince elinden düşmüyor.
ne dinliyor
Gittiği yerde dinlediği tek şey, çok konuşan rehberler. Dinliyor ve çılgın bir süratle not alıyor. Koca kitabı bile elle yazmış.
ne giyiyor
Her yerde yiyor, çekirgeden timsaha her şeyi deniyor, hiçbirini sevmiyor.
ne yiyor, ne içiyor
İklime ve kültüre uygun olmayı seviyor. İstanbul’da giydiği hiçbir kıyafet olmuyor yanında. Kot ağırlıklı ve kat kat giyiniyor.
neyle seyahat ediyor
Uçakla.
nerede kalıyor
Gittiği yerin en iyisinde kalmayı seviyor ama büyük, zincir otelleri değil.
kimle seyahat ediyor
Seyahatin türüne göre değişiyor. Gezmeye ve tanımaya gidiyorsa ailesiyle; eğlenmeye gidiyorsa eşi ve yakın arkadaşları ile.
çantasının olmazsa olmazları
Katlanan yağmurluğu, gözlük, pasaport-kimlik, para, rehber kitap.
En sevdiği 5 yer
Vietnam
Bangkok
Şili Patagonyası
Korsika
Sydney