Şampanya diyarı: Reims
Sevgilinizle uzun bir hafta sonu geçirmek üzere Paris’e uçmayı seçtiyseniz ve Paris’i daha önce gördüyseniz, size bir önerim var: Reims... Burası şampanyanın anavatanı...
Reims, Paris’e trenle 45 dakika uzaklıkta sakin bir kent. Kafe, bar ve restoranların yan yana dizildiği trafiğe kapalı Place Drouet d’Erlon’da yemek için farklı alternatifler var. Alışveriş için ise Rue de Vesle’ı tercih edebilirsiniz. Reims’in Fransa tarihindeki önemini ünlü Notre Dame Katedraline gittiğiniz zaman anlamanız mümkün. Fransa’nın en ünlü katedrallerinden biri olan bu gotik katedralde bir dönem Fransa kralları taç giymiş.
Vitrayları dikkat çekici ve içlerinde Marc Chagall’ın yaptıkları da yer alıyor. Katedralin dışında, kentin neredeyse sembolü olan muzipçe gülümseyen melek heykeli insanı “neye gülüyor bu melek yahu” diye düşündürtüyor . Eğer bu tip eserlere meraklıysanız 'Saint Remis Basilica' da görülebilecek diğer bir gotik yapı. Tatilinizi daha da özel hale getirmek için Reims’te şato otellerde kalmayı tercih edebilirsiniz. Bunların en güzel örneklerinden biri Hotel de Crayere...
REİMS'İN SÜRPRİZİ: ŞAMPANYA
Bizlere lüksü, ihtişamı, başarıları ve kutlamaları hatırlatan bu içki, Reims’te hayatın ta kendisi. O kadar ki, girdiğiniz mütevazi mağazada ödemeyi yaparken, kasadaki tezgahtar kızı ince flüt kadehte şampanyasını yudumlarken görebilirsiniz. Caddelerde karşınıza çıkacak şık şampanya butiklerinin fotoğrafını çekmek isteyecek, ne kadar çok şampanya markasının olduğuna şaşıracaksınız.
Hem Reims’de hem de komşusu Epernay’da şampanya üreticilerinin şatolarına gidebilir, buradaki mahzenleri dolaşıp tadımlara katılabilirsiniz. Şampanyayı ilk kez patlamadan şişelemeyi başaran Hautvilliers Manastırı keşişi Dom Perignon’un “yıldızları tadıyorum” diye tanımladığı bu pırıltılı içkinin saklandığı (dinlendirildiği) mahzenlerden birine tam 160 basamakla iniliyor.
Sizi nem kokusu ve soğuk bekliyor olacak. Amaç, şampanya için gerekli koşulların sağlanması. 10 derece ve yüzde 80 nem... Bu büyük mahzende tam 18 km galeri varmış, içinde de 25 milyon şişe şampanya. İçerisi oldukça karanlık, galeriler yer yer labirenti andırıyor. Hayal gücünüz genişse, biraz da korku filmlerinden etkilenen tiplerdenseniz ürkütücü gelebilir.
En iyisi sevgilinize sıkıca sarılın. Rehberler size şampanya yapımını anlatacak. Önce şarap yapılıyor ve çelik ya da meşe fıçılarda fermantasyon gerçekleşiyor. Sonra şişelenip içine maya ve şeker eklenip mahzenlere getiriliyor. Bir ay sonunda da alkol ve gaz oluşuyor. Şampanyaya özel tatları veren ise kullanılan maya... Bu fermantasyon süreci yaklaşık 15 ay sürüyor. Şişeler baş aşağı tutulup sürekli çevrilerek tortunun (ölü maya hücreleri) şişenin boynuna gitmesi sağlanıyor. Sonra, şişenin boynuna getirilen tortu dondurulup şişenin kapağı açılıyor. İçine beyaz şarap ve şeker konduktan sonra altı ay dinlendirilince şampanya hazır. Brut şampanya’da en az 5-10 mg şeker var.
Sadece bu özel üretim tekniğiyle Champagne bölgesinde yetişen Pinot Noir, Pinot Meunier ve Chardonnay üzüm çeşitlerinden üretilen köpüklü şaraplar şampanya adını alabiliyor. Flüt kadehte şampanya, ne de zarif bir görüntü… Bir kadını andırıyor… Kabarcıklar kadehin altından yukarı doğru düzensiz. Kadehin sapından tutmalısınız böylelikle içkinin ısıdan etkilenmesini önlemiş oluyorsunuz. Flüt kadehlerin ağzı dar olduğu için yüzey alanı azalıyor böylelikle de şampanyanın simgesi olan kabarcıklar korunmuş oluyor.
Daha ilk kadehi bitirmeden, engel olamadığınız bir gülümseme kaplayacak yüzünüzü. (Şampanya, içindeki şeker ve CO2’den dolayı hızla kana karışıyor bu da bu hızlı etkinin sebebi) Hayat hafife alınmalı diye düşünmeye başlayacaksınız, yaşamak güzel şey.... Marlene Dietrich, bu duyguyu çok güzel ifade etmiş: “Şampanya sizi günlerden pazarmış ve daha güzel günler kapıda bekliyormuş gibi hissettirir”. Demek ki romantik komedilerde yakışıklı Holywood starlarının güzel aktrislere hep şampanya içirmesinin bir sebebi varmış. Hayyam aklıma geliyor:
Hayyam şarap iç, sarhoş olmak ne hoş,
sevgilin de varsa, sarılmak ne hoş;
er geç sonu yokluk madem bu dünyanın,
yok say kendini, bak, varolmak ne hoş!
Kahvaltıda, öğle yemeğinde, akşamüzeri, gece, yani her saatşampanya içip, “şampanya kadehinde balık olmak” istiyorsanız bunu yapabileceğiniz birkaç şehirden biri Reims... Şu ahir ömürde bir kez bu şampanya tecrübesi yaşanmalı...