Rüya gibi Amalfi
Costiera Amalfitana ya da Amalfi kıyısı; yüksek sarp kayalıkları, denize uzanan renkli sevimli köyleri, kıvrımlı yolları, süslü bahçeleri, turkuvaz suları, yeşil dağların üzerinden nefes kesici manzaralarıyla İtalya’nın en güzel kıyı şeridi. Tiran Denizi kıyısındaki kasabaları 1920’lerde İngiliz aydınlarının, sosyetesinin gözde tatil mekanıydı. D.H. Lawrence, Virginia Woolf, John Steinbeck gibi yazarlara, Richard Wagner gibi bestecilere, Winston Churchill gibi politikacılara ev sahipliği yapan kasabalar doğal güzelliklerinin yanı sıra festivalleriyle ünlü küçük birer kültür kenti.
Yaklaşık 50 kilometrelik Amalfi sahil şeridi, Napoli Körfezi’nin güneyindeki, kayalık ve dağlık Sorrento Yarımadası’nın kıyılarından başlıyor, Salerno’ya kadar uzanıyor. Geçmişte bu kıyılarda denizcileri sesleriyle büyüleyen, gemileri kayalara sürükleyip batıran sirenlerin yaşadığına inanılırmış. Hatta, bir inanca göre, Rudolf Nureyev’e ait "Li Galli" adacıkları aslında sirenlerin vücuduymuş. Amalfi sahili bugün birbirinden güzel kasabalarıyla popüler bir sayfiye yeri. Sorrento’dan güneye doğru ilerlediğinizde sırasıyla Positano, Praiano, Conca Dei Marini, Amalfi, Atrani, Ravello, Minori, Maiori, Vietri Sul Mare ve Salerno geliyor.
Amalfi kıyılarındaki denizin üzerinde yamaçlara oturtulmuş kasaba ve köyleri, denize doğru sarkan yamaçlardaki kat kat asma bahçeleri, uçurumun dibindeki evleri gördüğünüzde "doğa mı güçlü, insan mı" sorusuna hiç düşünmeden "insan" yanıtını veriyorsunuz.
GÖKYÜZÜNE KOMŞU RAVELLO
Ravello hayal edilebilecek en güzel, en romantik küçük kasabalardan. Denizden 350 metre yükseklikteki dik bayıra kurulu. Yazar Andre Gide’in dediği gibi "gökyüzüne denizden daha yakın." Süslü bahçeleri, derin mavi kıyıları, insana huzur veren atmosferiyle, aynı zamanda festivaller şehri. 1880’de Parsifal operasının bir bölümünü burada besteleyen Richard Wagner’ın anısına 55 yıldır Ravello Müzik Festivali düzenleniyor. Wagner’in besteleri sokaklarda yankılanıyor.
Müzikle kutsanmış kasabının ünlü iki villasından biri Villa Rufola. Limon ağaçları, ortanca ve sardunyalarla süslü bahçelerin ortasındaki villa, papalar, imparatorlar, Richard Wagner dahil bir çok misafir ağırlamış. 13. yy’da Arap, Roma, Sicilya mimarisiyle inşa edilen villa, zamanla mimari değişime uğramış. 18. yy’da çitler, sonraki yüzyılda romantik bahçeler eklenmiş. Rufola Ailesi’nden İskoç sanayici Francis Neville Reid’e geçmiş. Sonra vakıf tarafından satın alınarak kültür merkezine dönüştürülmüş. Bugün botanik zenginliği, mimari güzelliğiyle görkemli festivallerin mekanı.Kasabanın diğer ünlü villası Cimbrone, altı hektarlık bahçeleriyle ünlü. Günümüzde butik otel. Geçmişte E.M. Forster, Lytton Strachey, Milton Keynes, Henry Moore, T.S Elliot, Virginia Woolf, D.H. Lawrence, Winston Churchill, Greta Garbo, Leopold Stokowsky gibi şöhretlere ev sahipliği yapmış.
UZUN, İNCE BİR YOL
1315 metrelik Cerreto Dağı’ndan kıvrılarak aşağılara inen karayolundan sahile baktığınızda karşınıza kartpostal gibi bir manzara çıkıyor. Amalfi, bir zamanlar İtalya’nın en güçlü deniz cumhuriyetlerinden biriymiş. Akdeniz’de deniz ticareti 11.yy’da çıkarılan, dünyanın en eski deniz yasası "Tavole Amalfitane" ile yönetilirmiş. Amalfi, büyük limanı, káğıt üretim müzesi, Amalfi Denizcilik yazıtlarıyla ülkenin turizme açılan ilk kentlerinden. Günlük yaşam, kentin gururu San Andrea Katedrali’nin meydanında akıyor. Fas, Gotik, Norman mimarisinin izlerini taşıyan cephesi, romanesk çan kulesiyle dikkat çeken katedral 9. yüzyılda kurulmuş.
olların darlığı Amalfi kıyısının en karakteristik özelliklerinden. Yazar John Steinbeck, yolların, iki otomobilin yanyana geçememesi için özellikle dar yapıldığını söyler. Andre Gide, yürümeye çalışırken nasıl at arabasının altında kaldığını anlatır. Kentin batısında giderek daha da güzelleşen dağ yolunu takip ettiğinizde zümrüt suların içindeki deniz mağarası Grotta dello Smeraldo’ya varıyorsunuz. Mağaraya tekne, teleferik ya da kayalardaki basamaklarla da ulaşmak mümkün. Şiirsel doğanın içinde kıvrılarak ilerleyen yol, kıyının en etkileyici vadilerinden Vallone di Furore’den geçip, heybetli şekilde konumlanmış Positano’ya varıyor. Bu kasaba, sahile adını veren Amalfi’den çok daha popüler. Daracık sokakları, merdivenleri, plajları, güzel otelleri ve hareketli yaşamıyla büyülüyor.
Tiren Denizi’nin kıyısındaki sahil şeridi, irili ufaklı koyları, en küçük yerleşiminde bile barındırdığı güzellikleri ve küçük plajlarıyla keşfedilmeye değer bir cennet. Tüm popülaritesine ve kalabalığına rağmen gizli bir huzuru içinde barındırıyor. Bölgede ulaşım rahat. Dağ yollarından korkuyorsanız, düzenli sefer yapan teknelerle kıyı şeridini görerek gezebilirsiniz. Berrak ve turkuvaz sularında serinleyeceğiz beyaz çakıl taşlı plajların çoğu özel işletmelere ait. En geniş kumsal Mairoi’de.
TATLI TEMBELLİK ADASI
60’lı yıllarda Fransız şarkıcı Herve Vilard’ın dillerden düşmeyen şarkısı "Capri c’est fini" ile tanıdığımız Capri Adası eski zamanlardan beri bir keyif yeri. İmparatorlar, sanatçılar, yazarlar ve uluslararası jet sosyetenin gözdesi. İmparator Augustus adaya, "Capri Apragopolis" yani "Tatlı Tembellik" ismini vermiş.
Amalfi’den Capri’ye bir saatlik tekne yolculuğuyla ulaşılıyor. Marina Grande’ye geldiğinizde faytonu andıran tipik taksilerle, muhteşem manzaralar sunan dağ yolundan Capri’ye tırmanıyorsunuz. Bölgenin en güzel villalarının bulunduğu bu ada iki köyden oluşuyor: Capri ve Anacapri. Taksiye sakın Anacapri demeyin. Adanın kalbinin attığı yer Capri’dir. Sokakları, kafeler, hediyelik eşya mağazaları, lüks butiklerle dolu. Anacapri ise Capri’den daha sessiz. Köy küçük bir meydana açılan dar sokaklardan oluşuyor.
NEREDE KALINIR?
Fiyat ve ulaşım avantajı nedeniyle Amalfi’de kalabilirsiniz. Grand Hotel Excelsior, dağın tepesinde bir kartal yuvası gibi. Panoramik kıyı manzaralı, teraslı odalarıyla huzur verici. Positano’da ise Napoliten ve Barok stili mimarisiyle Palazzo Murat sakin ve dinlendirici bir mekan. Ravello’daki Villa Cimbrone, şık, huzurlu ve lüks tatilin adresi.
NE ALINIR?
Amalfi bölgesi seramikleriyle meşhur. Çok sayıda seramik mağazası var. Amalfi’nin ünlü likörü Limonçello, limon çiçeğinden yapılıyor ve bölgeden alabileceğiniz en güzel hediye. Murono cam kolyeler, küpeler ise Swarosky’i aratmıyor. Butiklerde ham ketenden elbiseler, bluzlar, etekler farklı tasarımlarla sunuluyor. Napoli halkının uğuru, adını Napoli karnaval giysilerinden alan "Pulcinella" maskotlarının sahibine şans, sağlık, para getireceğine inanılıyor. Ancak, işe yaraması için birinin size hediye etmesi gerekiyor.
NASIL GİDİLİR?
THY ve Alitalia’nın Roma ve Milano direkt uçuşlarıyla Napoliye’ye aktarma yapılıyor. Napoli’den Amalfi karayoluyla 1.5 saat. Virajlı yollara dayanamam, diyorsanız Napoli’den Amalfi’ye gemiyle, sahilleri seyrederek ulaşabilirsiniz.
TİPİK BİR İTALYAN MÖNÜSÜ
TİPİK BİR İTALYAN KADINI
Amalfi kıyılarında birçok balık restoranı, pizzacı bulunuyor. Restoranlardan üçüne mutlaka uğrayın: Amalfi’deki Eola’nın servisi zarif, yemekleri lezzetli. Damağınıza ve ruhunuza hitap ediyor. Yolunuz Mairoi’den geçerse, 118 yıllık Mammato’da kendinize deniz ürünleri ziyafeti çekin.
Ravello’daki Cumpa Cosima ise lezzetli yemeklerin yanı sıra sıcacık misafirperverliğiyle sıradışı bir restoran. Ravello’nun ara sokaklarındaki küçük ve sade lokantaya girdiğinizde, duvarlardaki fotoğraflardan ne kadar meşhur bir yere geldiğinizi anlıyorsunuz. 1929’dan bugüne Jacqueline Onassis’ten Humprey Bogart’a birçok ünlü geçmiş masalarından. Cosimo ve Chiara çiftinin açtığı lokantayı bugün çocukları işletiliyor. Netta (65), anne ve babasının ölümünden sonra lokantanın başına geçmiş. 45 yıldır yemekleri kendi pişiriyor. Hiç evlenmemiş. "İşimle evliyim" diyor. Güleryüzü ve renkli kişiliğiyle bir yandan mutfakta yemekleri pişirirken, diğer yandan da masaları gezip, müşterileriyle sohbet ediyor. Eksikleri eliyle getiriyor, hatta hesabı bile kendisi alıyor. Güleryüzlü, hoşsohbet Netta’yı seyrederken siz yoruluyorsunuz. İşini ne kadar sevdiğini hemen anlıyorsunuz. Çocuklarınız olmadığına göre sizden sonra lokantayı kim devam ettirecek, diye soruyoruz. Tebessümle "Bilmiyorum, umarım kardeşimin çocukları sahip çıkar" diyor.
Ev yapımı makarnalardan, pizzalara, deniz ürünlerinden etlere geniş bir mönüye sahip bu lezzet durağında Nette’nin tavsiyesi "Degustation di pasti" adını verdiği karışık makarna tabağı.