Romantik Luang Prabang’dan çıktık bisikletle 1600 metreye tırmandık
Başak Bulut, bir şirkette çalışıyordu. Seyahat arzusu ağır bastı, işinden ayrılıp bisikletle yola düştü. Bangkok’tan yola çıkıp, Laos, Kamboçya’da 9 haftada 3 bin kilometre yol kat etti. Çok etkilendiği Laos kenti Luang Prabang’daki macerasını anlattı.
İstanbul’da yaşayan Başak Bulut (31), Boğaziçi Üniversitesi ekonomi bölümü mezunu. Hobisi bisikletle yolculuk. “Seyahat, hayattaki ana amacıma dönüştü. Her fırsatı değerlendirip yola çıkıyorum. Tercihim, bisikletimle hep yolda olmak” diyor.
Bulut, Türkiye’nin büyük bölümünü gezdi. Avrupa’da 11 ülke gördü. Bisiklet tutkusunun nasıl başladığını ve hayatını nasıl değiştirdiğini şöyle anlatıyor: “Çocukluğumda tanıştım bisikletle. Dayım, Almanya’dan her gelişinde bir boy büyüğünü getirirdi. Komşu çocuklarına bir şekere bisiklete binmeyi öğretirdim. Okuldan eve giderken bisikletle bulutların üstünde dolaşmak vardı hayalimde. Bir gün işe bisikletle gitmeyi denedim. 2011’de Gökova bisiklet turuna katıldım. Ertesi yıl satın almacı olarak çalıştığım işten ayrılıp yollara düştüm. Aileme ve herkese çılgınca gelen bir hayalin peşinden koştum. Üç bin kilometrelik bisiklet turunu Bangkok’tan başlayıp, bitirdik.”
DOĞA YAĞMURLA YIKANIP PARLIYORDU
Bulut’u bu yolculuk sırasında en çok etkileyen rota Laos’taydı. “Laos dünyada bisiklet ve motosiklet gezginlerinin yaygın olarak tercih ettikleri bir ülke. Biz Luang Prabang şehrinden başkent Vientiane’a pedalladık; 350 kilometre 6 gün sürdü. En zoru ilk gündü. Luang Prabang bence dünyanın en romantik şehirlerinden. Gün doğarken yola çıktık. Tüm gün tırmanarak 1600 metrelere yükseldik. 25 kiloluk bagajlarımızla yüzde 8-12’lik eğimlerle bulutların dağlara karıştığı yollardan 77 kilometre pedallayarak Kiou Ka Cham kasabasına vardık.”
Peki bu rotayı izlerken neler gördü, en çok neleri beğendi: “Manzara büyüleyiciydi, yüksek rakımda olduğumuz için ara ara yağan yağmurlarla doğada renkler netleşiyor, birbirine karışıyordu. Bisikletin üzerinde bulunduğumuz yerin tatlarına, kokularına karışıyorduk. Geçtiğimiz köylerin halkı elektrik, kapalı alanda yıkanma şansından yoksundu. Su, dağdan gelip basit bir boruyla kaplara dolduruluyordu. Aynı su kaynağından bütün köy çamaşır yıkayıp, ana yol kenarında duş alıyordu. Çocuklar, Sabaydee (Merhaba) çığlıklarıyla bisikletlerimizin peşinden koşuyor, bizi selamlıyordu. Beni en çok etkileyen, çocukların gözlerindeki hüzünle karışık mutluluktu.”
TAPINAKTA, KARAKOLDA UYUDUK
Bulut, konaklamaları nasıl yaptıklarını şöyle anlatıyor: “Bisikletle yolculuğun en güzel tarafı göçebelik. Her şey yanınızda. Ancak Güneydoğu Asya serbest kampa uygun değil. Sebebi ise, pirinç tarlaları ve tropik ormanlar. Biz de Budist tapınakları, karakol, okul, milli park ve kaplıcalarda kamp yaptık. Rahipler bize ambarlarında yer verdi. Duş, tuvalet, yiyecek ve su sağladılar. Karakollarda çok sıcak karşılandık, geniş bahçelerinde çadır kurduk. 24 saat güvenlik, su, tuvalet vardı. Büyük şehirlerde pansiyonda kaldık.” Yemeklere gelince; “Tayland yemek konusunda muhteşem bir ülke. Mutfağı çok sade; sadece bir ocak ve tava var. Lezzetler harika, yemek çok ucuz. Gündüz enerji almak için de bol bol tropik meyvelerden yedik. Sabah kahvaltısında bile pirinçli tavuklu sebzeli karışımlardan yiyerek güne bomba gibi başlıyorduk. Laos ve Kamboçya yemek konusunda daha az seçeneğin olduğu ülkeler olsa bile en azından bu iki ülkede ekmek bulabildik. Bu tur boyunca en çok simitli, peynirli, çaylı Türk kahvaltılarını özledik.”
Bulut’un aynı deneyimi yaşamak isteyenlere önerileri şöyle: “Bisikletle yolculuk, kendi kendine yetebilmenin, kültürlere sınırsız ve limitsizce karışabilmenin en etkili yolu! 5 bin Euro’yla bisiklete atlayıp bir yıl boyunca dünya turu yapabilirsiniz. Tek gereken doğru ekipmanı, doğru tur bisikletini seçmek. Bizim deneyimlerimizden örnek almak isteyenler web sitemizi ziyaret edebilir.” (www.bisikletgezgini.com)
Yokuşlar zorladı
Tayland’ın Burma sınırına yaklaştıkça yüzler, alışkanlıklar, doğa değişmeye başladı. Eğimi yüzde 30’a varan yokuşlarla karşılaştık. Birkaç defa bisikletleri iteklemek zorunda kaldık. Günde 20 kilometre yapamadan hava karardı. Sınır bekçileri en yakın köyün 7 kilometre uzakta, yolunun yokuş olduğunu söyledi. Yardım isteyince araçlarıyla köye götürdüler. Bir öğretmenin kiralık odasında kaldık. Gece boyunca fareler dans etti. Banyoda kocaman kertenkeleler gördük. Turumuzun en pahalı gecesiydi, 1500 Baht ödedik. Ancak geriye dönüp baktığımızda, korumaların yardımı, öğretmenin başımızı sokacak bir oda vermesi ve eşinin yaptığı leziz yemeklerle zorlu bir günü geride bırakmanın tadını çok özel hatırlıyoruz. Köyün adı aramızda espri konusu oldu. Zorlukla karşılaştığımızda “Pha Daeng” deyip gülümsüyoruz.
Bisiklet dükkanı açtı
Başak Bulut, Güneydoğu Asya turundan döndükten sonra Caddebostan’da bisikletçi açtı. Dükkanda gezgin bisikletçilerle söyleşiler, fotoğraf ve film gösterileri organize ediyor. “Bisiklet tutkunlarını buluşturuyoruz. Yola çıkacaklara deneyimlerimizi aktarıyor, malzeme seçmelerine yardımcı oluyor, rotalarını planlıyoruz. Yolda bisiklet tamiri üzerine uygulamalı eğitimler düzenliyoruz” diyor.
En sevdiği beş şehir: Nakhon Pathom (Tayland), Havana (Küba), Buenos Aires (Arjantin), La Paz (Bolivya), Cuzco (Peru)
Seyahatte ne okur? İnsanları
Seyahate hangi ulaşım aracıyla gider? Bisiklet
Seyahatte ne yer ne içer? Su, yerel yiyecekler
Seyahatte nerede kalır? Kamp alanları, warmshowers, coachsurfing web sitelerinden bulduğu evler
Seyahat çantasının vazgeçilmezleri neler? Fotoğraf makinesi, uyku tulumu
Kiminle seyahat eder? Yalnız, sevgili veya arkadaşıyla
Seyahatten ne alır? Bisiklet tişörtleri, örme bileklik, yerel objeler