Son Güncelleme:
Roma’nın kalıntıları Hıristiyanlığın izleri Osmanlı’nın görkemi: SURİYE
Suriye, Roma İmparatorluğu’nun kalıntıları, Hıristiyanlığın izleri ve Osmanlı’nın görkemiyle kuşatılmış bir ülke. Akdeniz dünyasının en önemli kalıntılarından biri olan Çöl Kraliçesi Zenobia’nın şehri Palmira, geleneksel pazarları, kalesi, müzesi ve çok iyi korunmuş taş evleriyle dünyanın en eski şehri unvanına sahip olan 4000 yıllık Halep, Bizans döneminden kalma onlarca hayalet şehir, Suriye’nin batıya dönük yüzünü yansıtan Lazkiye, Haçlı Seferlerinin Ortadoğu’daki en önemli izi olan Krak des Chevaliers kalesi Suriye’nin bende bıraktığı izlerden bazıları.Ülke tarihle öylesine yoğrulmuş ki bir sayfaya ana hatlarını bile sığdırmak mümkün değil. Gelin Suriye’nin ipuçlarını başkent Şam’ın sokaklarında dolaşırken arayalım.Sosyalist ülkelerin şehirlerine benzeyen Şam’ın tarihi bölümü insanı adeta bir masala kahraman olmaya davet ediyor. Roma surlarının arkasına gizlenmiş olan II. Abdülhamid’in adını taşıyan Souq al-Hamidiyya’nın kapısından içeriye girdiğinizde ortam biraz bizim Kapalıçarşı, biraz Kahire’deki Khan al-Khalili. Ana cadde daha ziyade turistik eşya satan dükkanlarla dolu. Kitsch objelere meraklıysanız burası adeta bir cennet. Karınca misali kalabalıkların, seyyar satıcıların, yüksek desibellerde yapılan pazarlıkların mekanı olan bu çarşının paralelinde ise daha lokal bir alışveriş yeri olan Mithat Paşa Çarşısı var. Hamidiye’nin çıkışında dev boyutlardaki Korint üsluplu kolonlarla karşılaşıyorsunuz. Jupiter’e adanmış olan, III. yüzyıldan kalma Roma tapınağı Hamidiye’nin dükkanlarıyla bütünleşmiş. Tam karşıda ise inanılmaz bir şaheser olan Emevi Camii var. M.S. 705 yılında tarihi kalıntılar ve bir Hıristiyan katedralinin üzerine inşa edilmiş olan bina, Moğollar tarafından talan edilmiş, depremlerde hasar görmüş ve 19. yüzyılda büyük bir yangının kurbanı olmuş ama yıkılmamış ve hálá olağanüstü görkemiyle ayakta. Suriye’deki en önemli yapı sayılan bu cami kimilerine göre Mekke, Medine ve Kudüs’teki camilerden sonra İslam aleminin en kutsal eseri olarak kabul ediliyor. Caminin etrafı şehrin en önemli noktalarının bulunduğu yer. Soluklanmak için Al Nawfara kahvesine girdiğinizde kahve, sade, hafif (az şekerli), vasat (orta) ve helo (şekerli) seçenekleriyle sunuluyor; yanında da nargile geliyor ki değmesin keyfinize. Fiyatlar çok uygun. Nargile bir dolar, kahve 50 cent. Merak edenler için belirtelim, Suriye’nin para birimi pound. Bir dolar yaklaşık 52 pound’a eşit. Yolunuz kahveye akşam altı gibi düşerse, elinde sopası, yüksek bir koltuğa oturmuş Hakawiti ile karşılaşıyorsunuz. Bu eski Ortadoğu kültürünün önemli bir sanatının son temsilcilerinden olan ‘hikaye anlatıcı.’ Arapça’yı anlamasanız da karşınızda sizi avucuna alıp, hayaller alemine götüren bir sanatçı var. Kaçırmayın, kendinizi çocukluğunuzdaki soğuk kış gecelerinin soba başı sohbetlerinde bulabilirsiniz. Caminin güneyinde kalan Azem Sarayı ise 1749’da yapılmış ve Şam mimarisinin en güzel örneklerinden. Osmanlı Valisi Esat Paşa’nın ikametgahı olarak inşa edilen bina, Geleneksel Sanatlar Müzesi’ne ev sahipliği yapıyor.ÇAN KULESİ, MİNARE YANYANABab Sharqı, Şark yani Doğu Kapısı Şam’da daha ziyade Hıristiyanların yaşadığı bir bölge. Suriye’deki nüfusun yaklaşık yüzde 75’ini Sünni Müslümanlar oluşturuyor, Hıristiyanların oranı ise yüzde 10 civarında. UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’nde yeralan Eski Şam’da kiliselerin çan kuleleriyle, camilerin minarelerini yan yana görüyorsunuz. Suriye’nin başkenti ve en büyük şehrinde, eski bir Roma kalıntısının hemen yanındaki bir duvarda Meryem Ana’nın ikonunu görmek şaşırtmıyor sizi. Süryani Ortodoks, Katolik, Lazarist, Fransisken, Rum Ortodoks, Anglikan, her türden mezhebin kiliselerini görebileceğiniz şehirde Aziz Hanania’ya (Ananias) adanmış olan kilise en önemli ibadet yerlerinden biri. Süleymaniye de Suriye’nin en zarif camilerinden. Osmanlı’nın yüz akı olan Mimar Sinan, Kanuni için 1554 yılında yaptığı bu camiden üç yıl sonra da İstanbul’daki Süleymaniye’yi bitirmiş. Binanın eskiden hacılar için kervansaray olarak kullanılan kısmında bugün Ordu Müzesi var, caminin avlusunda da garip bir tezat yaratan savaş uçakları. Hemen yandaki bina ise Milli Müze. Müzenin en önemli eserlerinden biri İ.Ö 1400’lerden kalma Ugarit alfabesi. 30 işaret ya da harften oluşan bu alfabe Fenike, Yunan ve Latin dillerinin alfabelerine benziyor. Özellikle Palmyra antik kentinden gelme eserler, zengin Kuran koleksiyonu, Azem Sarayı tarzında dekore edilmiş bir oda, İznik ve Kütahya çinileri, müzenin mutlaka görülmesi gerekenlerinden.TANIDIK İSİMLERŞam’dan 45 dakika uzaklıkta bulunan Seidnayya’daki Rum Ortodoks manastırı ilk başta Haçlılardan kalma bir kale gibi duruyor. İnanışa göre Meryem Ana’nın Aziz Lukas tarafından yapıldığına inanılan portresinin bulunduğu bu manastırın tarihi İstanbul’daki Ayasofya’yı da yaptıran Jüstinyen’e gidiyor. Bu yüzden içeride 6. yüzyılda yaşamış bu imparatorla karısı Teodora’nın da mozaikleri var. Haçlılar döneminde Seidnayya Kudüs’ten sonra ikinci önemli dini yer olarak görülmüş. 20 dakika ilerideki Maalula da Seidnayya gibi nüfusun yaklaşık yüzde 90’ının Hıristiyan olduğu bir yerleşim. İsa’nın konuştuğu ve İncil’in yazıldığı dil olan Aramice’nin halen konuşulduğu köyde, Konya doğumlu azize Tekla’ya adanmış bir manastır var. Genelde Rum Katoliklerin yaşadığı, altı bin nüfuslu Maalula’da Aziz Sergius’a ait manastır da görülmeye değer yerlerden. Görevli, rica ederseniz size İncil’den bölümleri Aramice okuyor. Burada üretilen ve içerideki küçük dükkanda satılan şarapları muhakkak tatmanız lazım. Mısırlı kaynaklara göre tarihi İ.Ö. 1300’lere giden Bosra, Romalılar döneminde Arabistan bölgesinin başkenti yapılmış. Şam ile Amman’ı bağlayan yol üzerinde olduğundan önemli bir ticari merkez haline gelmiş. Efsaneye göre çocukken tüccar amcasının kervanlarıyla buradan geçen Hz. Muhammed’e Bosralı bir rahip olan Boheira ileride peygamber olacağını müjdelemiş. Dolayısıyla, asırlar boyu Mekke’ye hacca giden Müslümanların da uğrak yeri. Roma döneminden kalan muhteşem şehrin kapılarının Arapça adları bize çok tanıdık: Qandil (Kandil) ve Hawa (Hava ya da Rüzgar). Şehirdeki en önemli yapı ise İ.S. 2. yüzyılda inşa edilen tiyatro. Bina olağanüstü iyi bir konumda ve dünyadaki en iyi korunmuş Roma devri tiyatrosu olarak tanımlanıyor. BİR TAŞLA İKİ KUŞ VURUNŞam’da kalınacak otellerin çoğu, Sheraton hariç, şehrin tarihi bölümüne çok yakın. Şehri yürüyerek keşfetmek, sokaklarında kaybolmak Şam’ın tadını çıkarmanın en güzel yolu. Uzak mesafeler için taksiye binebilirsiniz. Çok ucuz. Seidnayya, Maalula ve Bosra’ya minibüsle gitme imkanına sahipsiniz ama önerim, şoförlü bir araç kiralamanız. Benim size tavsiyem eğer ortalık düzelirse, Şam’a kadar gitmişken Beyrut’u da ziyaret edip bir taşla iki kuş vurmanız. Türkiye ile saat farkı olmayan Şam’a THY uçuyor. Dönüşünüzü de gene THY ile Beyrut’tan yapabiliyorsunuz. Şam’dan Beyrut’a dolmuşlar var. 1970’li yılların arabalarıyla yaklaşık 2,5 saatte 10 dolara apayrı bir ülkeye gidebiliyorsunuz.NEREDE KALINIRCham Palace Hotel Halep, Lazkiye ve Palmira gibi şehirlerde de otelleri olan bu zincir şehrin en merkezi yerinde. 400 odalı otelde, Çin, Japon restoranlarının dışında Harry’s Bar ve Jet-Set gece kulübü de bulunuyor. Bu arada yemek yerken şehrin farklı manzaralarının tadını çıkarabileceğiniz, Suriye’nin yegane döner restoranı da burada. www.chamhotels.com Le Meridien Damas Hotel Şehir merkezine 10 dakikalık yürüyüş mesafesinde. Restoranı iyi. www.lemeridien.com Sheraton Hotel Pek tavsiye edemeyeceğim bir bölgede ve şehir merkezine araçla gitmeniz lazım. Şam’da kalınacak beş yıldızlı otel sayısı kısıtlı olduğundan, fiyatlar genelde yüksek. Şehirde yeni bir seçenek olacak Four Seasons otelinin inşaatı ise devam ediyor. Semiramis Hotel Şehir merkezine yakınlığı dışında çok fazla artısı yok. Bundan iyisi Şam’da kayısı diyeceğiniz tarzda. NEREDE YENİRJabri House Restoran Eski şehirde, 1737’den kalma bir bina, hoş bir avlu, damak tadımıza yabancı olmayan yemekler. Tabouleh (Kısır), Baba Ghanouj (Patlıcanlı bir spesiyalite), Falafel ve Mahamara (Acılı, bol baharatlı) deneyin. Suriye’de nohut çok önemli. Bizim Antakya’daki gibi bol miktarda Humus dükkanı var. Dolayısıyla humusu da ihmal etmeyin. Umayyad Palace Restaurant Emevi Camii’ne çok yakın bir ara sokakta. Akşam yemeğinde açık büfe var. İlginç bir özelliği de semazen gösterisi olması. Elissar Restaurant Güzel bir ambiyansa sahip ve şehirdeki seçeneklerin en iyisi. Eski, büyük, avlulu ve teraslı bir Şam evinin içinde yer alıyor. Damascus Worker’s Club (An-Nadi al-Umal) Şam’da içki servisi yapan yerler fazla değil. Avlusunda şadırvanı olan, yeşili bol bahçeli bir binadaki bu restoran genelde insanların içki içmek için geldiği ama yemekleri de çok lezzetli bir yer. Yerel bir ortam için muhakkak uğrayın. Bunlar dışında, Al-Kamal, Gemini, Old Town, Crystal Palace da yemeklerini tadabileceğiniz diğer restoranlar. NE ALINIRSuriye’de en iyi alışveriş souq dedikleri çarşılarda. Baharattan kumaşa, elişlerinden halıya kadar her şey bu çarşılarda var. Bunların en bilineni Şam’daki Hamidiye Çarşısı ve onun ara sokakları. Nargile satanlar, kuyumcular, bakırcılar her köşe başında karşınıza çıkacak. 156 numaradaki Tony Stephan’s isimli dükkana bir bakın, ilginç bulabilirsiniz. Şam’dan şeker almadan dönmeyin. Bana göre en ünlü şekercisi Ghraoui.