GeriSeyahat Ringo dove vai…
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Ringo dove vai…

Ringo dove vai…

Ringo dove vai…

Bana bir haller oluyor…

Pazar sabahı, erkenden çıkıp aldığım gazetelerimi okuyorum. Saat 9 filan olmalı. Puslu ve sisli bir İstanbul’un üstünde güneş yükseliyor. Bahara kadar çıplak kalan terasta, solmuş ve sararmış begonyaların kenarına kara-gri bir kuzgun konmuş, bir şeyler tırtıklıyor. Onu seyrediyorum dalgın gözlerle…

Odayı kahve kokusu sarmış. O ana kadar müziğe dikkat etmemişim demek ki…

Minnie Riperton, ‘Lovin You’ diyor, onu biliyorum. Kanaryanın ötüşü, gitar ve …<ı>Lovin' you is easy cause you're beautifulMakin' love with you is all i wanna doLovin' you is more than just a dream come trueAnd everything that i do is out of lovin' youLa la la la la la la... do do do do do

Dinleyen kulağa göre artık, hüzünlü ve umutsuz, romantik ve umutlu bir aşk şarkısı…

Kuzgun şarkılara ilgisiz, tırtıklıyor. Güneş puslu sabahı biraz daha zorluyor, sisi kılıç gibi yaran bir hüzme gözüme geliyor, sonra bulutlar kazanıyor mücadeleyi, güneş teslim oluyor. Hüzün çöküyor şehrin üstüne.

Derinleştirmek ister iç karartısını, Samuel Barber giriyor devreye. Kemanlar… Müziğe tarifsiz bir derinlik ve hüzün veren kemanlar…

Adagio for strins… Ürperiyorum!

Gazeteye çeviriyorum zorlayarak başımı. ‘Vehbi Koç’un vefatının 10.yıldönümü…’ diye başlayan bir ekonomi haberi açık önümde.

Türkiye tarihinin şüphesiz en önemli ve başarılı işadamı. Dolu dolu yaşanmış bir hayat, hayat değil macera. Koyulan hedefler fersah fersah aşılmış. Geriye büyük bir eser bırakılmış ismini yıllarca yaşatacak…

Yine ufka çeviriyorum başımı…

“Koç Holding’i yaratmayı mı isterdin, Adagio for string’i bestelemeyi mi?”

Adagio diyecek oldum… Kendime güldüm: Ne birini ne diğerini yapabildin, yapabileceksin. Suyun üzerine yazıp yazıp öleceksin…

Final bölümü korkunç. Kemanlar yükseliyor, yükseliyor, yükseliyor… Nefesinizi çekiyor, çekiyor… tıkanıyorsunuz gibi sanki…

Niye? Niye insanlar sevgiye, dostluğa, arkadaşlığa ihanet eder ki? Niye? Neye karşılık? Sevgi, dostluk, bağlılık biriken bir yük müdür ki, taşınması bu kadar zor geliyor, gün gelip borç takmayı, ortadan kaybolmayı, giderken köprüleri yıkmayı tercih ediyor insanlar?

Boşveeeer…

Abdullah Gül, ‘servis’ sözünün yanlış seçildiğini, basın hakkında söylediklerinin maksadını aştığını söylemiş, özür dilemiş. Böyle diyor bir diğer haber. Eh, hatasını bilip özür dilemek erdemdir, ‘kimileri’ gibi - hem suçlu hem güçlü - efelenip, zeytinyaığ gibi üste çıkmaya çalışmıyor en azından…

Derken… ağır bir darbe daha geliyor ardından.

Çoğunuzun hatırlamayacağı bir parça dolduruyor - içim titrediği için açtığım minik fanla ısınmaya başlayan - odayı.

‘Ringo dove vai’ diyor bas sesiyle Boby Solo…

1960’lar ne kadar uzak tanrım… Zaten kayıt kötü, müzik cızır cızır… Hatıralar gibi.

5-6 yaşında kara bir oğlan. Film bitmiş, ekranda hâlâ gotik harflerle THE END yazarken, kovboy toz bulutları içinde batan güneşe doğru ‘Ringo Dove Vai’ müziğiyle dört nala uzaklaşırken… o da ağır adımlarla salondan çıkıyor. Salon öne doğru eğimlidir ya, sanki bir vadiyi tırmanır gibi, olmayan çizmesindeki hayalî …leri şıkırdatarak, dizlerini kırmadan, omuzlarını geriye atarak, kasıla kasıla yürüyor…

Ringodur o birkaç dakika için, müzik susana kadar en azından.

Müzik biter, on yaşındaki gringo gider, yarım yüzyıllık bir hüznün sissizliği çöker.

Başbakan Erdoğan, kredi kartı ödemelerine getirilen yeni düzenleme hakkında…Allah kahretsin!

False