Rayların üzerinde sınırsız lüks
1920’li yıllara damgasını vuran, Agatha Christie’nin ‘Doğu Ekspresi’nde Cinayet’ adlı romanına ilham veren, soylu ve zenginlerin müdavimi olduğu Orient Ekspres yeniden raylarda. Paris’ten başlayıp İstanbul’da biten yolculuk eski usül lüks yaşamak isteyenler için ideal bir seyahat ve eğlence imkanı sunuyor
Paris’in Doğu Garı’ndan trenin mavi ve altın rengi vagonlarına adım attığınız anda özel hostesiniz tarafından karşılanıyorsunuz. Tarihi Orient Express’teki süitinize kadar size o eşlik ediyor. Süitinizin oturma odasına veya iki yatağın bulunduğu yatak odasına kuruluyorsunuz. Kendinize ait banyo da cabası. Bundan sonra çağrı ziline basıp servis elemanlarına ulaşıyorsunuz. Onlar da 24 saat boyunca trendeki her tür lüks hizmeti ayağınıza getiriyor. Bu lüks ve ihtimam, yeniden hayata geçen efsane tren Orient Express’in (Doğu Ekspresi) en çarpıcı özelliklerinden birisi.
Venice Simplon-Doğu Ekspresi’nin yolcuları, karınları acıktığında üç farklı restorandan birini seçip Fransız şeflerin hazırladığı sofistike yemekleri yiyebiliyor. Kahvaltı ve öğleden sonra çayı, süitlere servis ediliyor. Yemekten önce veya sonra piyano eşliğinde içkisini yudumlamak isteyenler için, bar vagonu emrinize amade. Gerard Gallet’nin tasarladığı bar, kokteylleriyle meşhur. İçerideki ortama uymak için 1920’li yıllara uygun giyinmeniz öneriliyor.
Orient Express’te ayrıca bir butik vagonu var. Butikte, seyahatte bile alışverişten kopamayanlar için ev aksesuvarlarından Fransız kristalleriyle süslü antika lambalara, ipek, kaşmir ve kadifeden giysilere kadar çok sayıda ürün satılıyor.
PARİS-İSTANBUL ARASINDA YILDA SADECE BİR SEFER
Bu yeniliklerle birlikte, trenin en özel rotası orijinal Orient Express’e uygun Paris-İstanbul yolculuğu. Bu sefer, yılda sadece bir kez eylül ayında yapılıyor ve altı gün sürüyor. Siz öğleden sonra çayınızı yudumlarken tren Paris’ten Macaristan’a doğru hareket ediyor. İkinci gün, muhteşem bir manzara eşliğinde yol alıyorsunuz. Öğleden sonra Budapeşte’desiniz bile!
Akşam lüks bir otelde konaklıyor, ertesi gün Budapeşte’yi geziyorsunuz. Öğleden sonra bar vagonunda içkinizi yudumlarken tren bu kez Bükreş yönüne doğru hareket ediyor. Sabah kahvaltınız sırasında tren dağ kasabası Sinaia’da mola veriyor. Tıpkı 1883’teki ilk Orient Ekspres yolcuları gibi Peles Kalesi’ni gezdikten sonra trene dönüyorsunuz. Öğle yemeğinin ardından kısa bir şehir turu yapıyor ve akşam yemeğinden sonra Bükreş’te konaklıyorsunuz. Son gün tren Tuna Nehri’nin güneyinden, Bulgaristan üstünden İstanbul’a doğru yola geçiyor. Trendeki son geceden sonra seyahat İstanbul’da, Sirkeci Garı’nda son buluyor. Nostaljik havada bu lüks keyfini yaşamanın bedeli kişi başına 10 bin 240 Euro, yani yaklaşık 25 bin lira.
EN ŞAŞAALI DÖNEMİ 1920’LERDEYDİ
Orijinal Orient Express seferlerine 1883 yılında başladı. Paris’in Doğu Garı’ndan hareket eden tren Alpler’i geçerek, Budapeşte ve Bükreş üzerinden İstanbul’a ulaşıyordu. O dönemde çoğunlukla yüksek rütbelilerden ve soylulardan oluşan yolcuların son durağı Beyoğlu’ndaki ünlü Pera Palas Oteli’ydi. Orient Express, o zamana kadar görülmemiş lüks hizmetler sunuyordu: Lavabo kenarında kokulu sabunlar, güzel yemekler, en iyi şaraplar. Doğu Ekspresi, 1920’lerdeki en şaşaalı döneminde birçok ünlü ve zengin kişiyi büyük Avrupa şehirleri arasında taşıdı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra uçağın daha yaygın bir ulaşım aracına dönüşmesiyle de giderek cazibesini kaybetti. Son seferini 1977’de yaptı. Yatırımcı James B. Sherwood, önce 1977’de Monte Carlo’daki bir müzayedede trenin iki vagonunu satın aldı. Ardından diğer 35 eski vagonu restore etmek için 16 milyon dolar harcadı.
Ünlü Expres ünlü yolcular da taşıdı. Bunlar arasında ilk akla gelenler Bulgar Kralı Boris, casus Mata Hari, yazar Agatha Chistie, Dünya İzcilik Derneğinin kurucusu Robert Powell, Rothschild Ailesi sayılabilir. Bu arada trenin kayıtlarında geçen ilginç olaylardan biri de 1920 yılında Fransa Cumhurbaşkanı olan Paul Deschanel ile ilgilidir. Cumhurbaşkanı bir gezi sırasında üzerinde pijaması ile trenden raylara düştü. Kazadan yara almadan kurtulan Cumhurbaşkanı daha sonra trene alındı ve yola devam edildi.
250 BİN STERLİNE TRENİ KAPATIN
Özel kutlamalarınız için Venice Simplon-Doğu Ekspresi’ni kapatma imkânınız da var. 188 kişi kapasiteli trenle kendi belirlediğiniz bir tarihte kendi belirlediğiniz bir rotada seyahat edebiliyorsunuz. Trenin tüm vagonlarını istediğiniz gibi kullanabiliyor, mönüyü ve hangi kopartmanda kimin kalacağını siz belirleyebiliyorsunuz. Bunun dışında ‘La Dolce Vita’ adlı özel bir paketleri var: 120 kişilik misafir grubunuzla Londra’dan Floransa’ya gidiyorsunuz. Pakete Floransa’da Villa San Michele Oteli’nde bir gece konaklama, tüm yolcular için hediye bir çift Venice Simplon-Doğu Ekspresi tasarımlı şampanya bardağı da dahil. Misafirleri davet eden ev sahibine içinde altın ve pırlantadan yapılma tren motifli bir bilezik ve pırlanta kol düğmelerinin olduğu bir mücevher kutusu hediye ediliyor. Bu paketin fiyatı 250 bin Sterlin (740 bin lira).
Pırlanta gibi gözler
Yorgun bir günün sonunda gözlerinizin yeteri kadar parlamadığından mı şikayetçisiniz? Hindistan’daki Mumbai merkezli Shekhar Göz Araştırma Merkezi sorununuza çare bulmuş: Gerçek altın ve pırlantadan yapılan kontak lensler üretmişler. ‘La SER’ adını taşıyan bu göz aksesuvarları 18 karatlık altın bir tabakaya 18 mini pırlanta yerleştirilmesiyle yapılıyor. Lenslerin dört farklı tasarımı var. Beyaz altın veya sarı altın üstüne pırlantalı tasarımla birlikte daha düz bir şey tercih ederseniz lenslerinizi sadece sarı veya normal altından da yaptırabiliyorsunuz. Fiyatı 15 bin dolar.
Hem şık hem fonksiyonel
Rolex’in yeni modeli Oyster Perpetual Cosmograph Daytona Türkiye’de satılmaya başlandı. Hız ve yüksek performans tutkunları için özel olarak tasarlanan modelin kronograf mekanizması saniyenin sekizde biri kadar kısa süreyi hesaplıyor. Ayrıca takimetre sayesinde verilen mesafede geçen hızın okunmasını sağlıyor. Bu özelliğiyle otomobil yarışçılarının tercihi haline gelen saatin kadranının üzerinde kırmızı harflerle ABD’deki ünlü otomobil yarışının adı olan ‘Daytona’ yazıyor. Rolex tarafından geliştirilen siyah monoblok cerachrom gövde de çizilmelere ve paslanmalara karşı saati koruyor. Saatin kasası 18 ayar Everose altınla (Rolex tarafından bulunmuş alaşım) kaplı. Bu özellikli saatin fiyatı 31 bin 560 İsviçre Frangı.