Paris tadında rengarenk tatlar
Öyle bir yer düşünün ki hangi ülkede olursanız olun her şeyiyle size Paris’i yaşatacak, kapısından girer girmez sizi alıp Paris’e götürecek.
Nişantaşı’nda yeni şubesini açan Ladurée “Salon de the” konseptiyle işte tam da böyle bir yer. Ortaklarından Sam Fayon, Luc Fayon ve Bahar Çapkın, yeni Ladurée’yi anlatıyor
Tüm mağazalarımızın konsepti Paris’teki mağazamızla aynı. 24 ülkede de aynı konsepti kullanıyoruz. İster Tokyo’da olun ister Türkiye’de kendinizi Paris’te makaron yermiş gibi hissetmenizi sağlıyoruz. Makaronları çayla da ikram edebiliyorsunuz güzel bir şarapla da yiyebiliyoruz. Niyetimiz bu konsepti Türkiye’ye tanıtmak.
Yeni lokasyon olarak Nişantaşı’nı tercih etmemizin sebebi şu: Görkemli, lüks mağazaların çoğu Nişantaşı’nda. Ladurée de onlarla aynı çerçevede, benzer muhitte olmalı. Konsept itirabiyle Ladurée’nin Nişantaşı’na çok yakışacağını düşünüyoruz. Burası İstanbul’daki ‘Salon de the’ konseptli ikinci mağazamız. Kahve buluşmaları için gayet ideal.
HER GÜN FRANSA’DAN GELEN MAKARONLAR
Makaronların hepsinin lezzet ve dokularının aynı olması için badem, yumurta, şeker ve ladurée’nin sihirli dokunuşları gerekiyor. Fiyatlarımızın pahalı olmasının nedenin tüm ürünlerin el emeğiyle yapılması. Ürünlerimizin her gün Fransa’dan geliyor oluşunun da etkisi büyük. 18 makaron çeşidimiz var. Lezzeti herkese hitap ediyor bu yüzden kendi damak zevkinize göre bir lezzet bulabiliyorsunuz. Ama en çok tercih edilenler ise gül, fıstık ve karamel. Mönüde çikolatalar, şekerlemeler reçellerde var. Bunların dışında mağazada kokulu mumlar, hediyelik eşyalar da mevcut.
Makaronlar insanların atmaya kıyamadığı şık kutularda satılıyor. İçini ister makaron, ister çikolata istediğiniz gibi doldurabileceğiniz hediye sepetlerimiz de var.
Ladurée’nin geçmişi 1862 yılında Louis Ernest Ladurée’nin bir fırın açmasıyla başlıyor. Macoranlar ise 1930 yılında Louis Ernest Ladurée’nin ikinci kuzeni Pierre Desfontaines’in iki makaronun arasına ganaj dolgusunu koyarak birleştirmesiyle başlıyor.