Son Güncelleme:
Özellikle Ä°zmir’in yakıcı sıcağından kaçanların ilacıdır ÇEÅžME
Özellikle Ä°zmir’in yakıcı sıcağından kaçanlar için ilaç gibidir ÇeÅŸme. Esintisi hiç durmaz, denizi cam gibidir, bahçeler dinlendirir, doÄŸası cömerttir...Bir zamanlar Ilıca, daha çok Ä°zmirliler’in termal sularından yararlanmak ve temiz denizinde yüzmek için tercih ettiÄŸi bir tatil yeriydi. Bugünkü Ilıca Plajı ve civarı, 50 yıl önce, içerilere kadar, çöl manzarasına benzeyen bir görüntü veren kum tepelerinden oluÅŸuyordu. O zamanlar Ä°zmir’den yol 2.5- 3 saat sürerdi. 1950’lerde burada, bir kooperatif olarak yapımına baÅŸlanan 400 evin inÅŸası o kadar uzun sürmüştü ki, bu bölgenin ismi bugüne dek ‘’Şantiye’’ olarak kaldı. Åžantiye Evleri’nin tamamlanmasından sonra, plaj düzenlendi, yollar yapıldı ve burası deÄŸerlendi. Bugün hálá burada bir adres tarif edilirken, ‘’Şantiye’’ sözcüğü kullanılır. Åžantiye’nin en görkemli binası, Ilıca Plajı’na sıfır Sheraton Oteli. Otelin iki yanında, beÅŸ dakikalık yürüyüş mesafesinde, market, tek tük bakkal, restoran, bar, eczane, manav gibi sayfiyecilerin günlük ihtiyaçlarını karşıladığı yerler var. Her geçen yıl, gayrimenkul olarak daha da deÄŸerlenmesine raÄŸmen, yıllara direnen, Åžantiye’nin tek açık hava sineması Site Sineması, hálá mavi, ahÅŸap sandalyelerini doldurabiliyor. Burada arkasında Gene Kelly ya da Marilyn Monroe yazılı sandalyelere oturup, çekirdek çıtlatmak ve yakın zamanda vizyona giren bir filmi, ÇeÅŸme’nin serinliÄŸinde seyretmek, vazgeçilmez bir keyif. Ilıca Plajı’na paralel devam eden ve buraların günün birinde böylesine popüler olabileceÄŸi öngörülmeden yapılan bu yolda, yaz aylarında dayanılmaz bir yoÄŸunluk yaÅŸanıyor. Son yıllarda açılan ‘’Beach Club’’lara raÄŸmen, ince kumu, sığ ve ılık deniziyle ünlü Ilıca Plajı’nın yeri baÅŸkadır. Ne kadar kalabalık olsa da, bu plajda rahatça yayılmak, yürümek ve spor yapmak her zaman mümkün. Ilıca Plajı’nın dört giriÅŸi var ve yazlıkçılar bunlara ‘’merdiven’’ der. Herkes merdivenlerin numaralarına göre birbirine randevu verir. 2. merdivende buluÅŸanlar, daha çok gençlerdir, burada flört edilir. Eskilerde birçok evliliÄŸin temeli burada atılmıştır. 4. merdiven sosyetenindir, 3. merdiven ise sadece denize girmek isteyenler için... AKÅžAMÃœSTÃœ GEZMELERÄ°Ilıca’nın merkezine Sheraton Oteli’nden ya da otogardan 5- 10 dakikada yürümek mümkün. Sayfiyeciler akÅŸamları buradaki kahvelerde, pastanelerde, kumrucularda vakit geçirir, bir ileri bir geri yürür, kumru, lokma, katmer gibi ÇeÅŸme’ye özgü tatları tüketirler. Ãœnlü Kumrucu Hüseyin buradadır. Atatürk’ün de kaldığı, 1950’lerin birinci sınıf oteli Rasim Palas, az kalsın yıkılacakken kurtarılmışsa da, dondurmacıların ve konser afiÅŸlerinin arasında, amaçsız bir ÅŸekilde terk edilmiÅŸ duruyor. Bir zamanlar Rasim Palas, yüksek tavanlı odaları, güzel aynaları, pirinç karyolaları ile Ä°zmirli zenginlerin her yıl tatile geldikleri bir oteldi. Bugün artık otelin iskelesinin olduÄŸu yerde kafeler ve palmiye aÄŸaçlarının dikildiÄŸi, yeni bir gezinti yolu var. Her ne kadar o dönemin en iyi termal banyolarına sahiptiyse de, üçüncü sınıf otel olmaktan kurtulamamış Karabina Oteli hálá varlığını sürdürebiliyor. Gelir seviyesine göre, önce Rasim Palas, sonra yerinde bugün artık yeni bir bina olan Ä°stanbul Oteli ve en son olarak da Karabina’da kalınırdı.Buradan, deniz kıyısından 5 dakikalık bir yürüyüşle Yıldızburnu’na varılır. Buruna doÄŸru giderken, daha çok Ä°zmir’de yaÅŸayan ve ‘’Levanten’’ olarak bilinen Avrupalı tüccar ve sanayicilerin, Ilıca’dakilerden farklı bir mimariye sahip, güzel evlerinden geçeceksiniz. Aralarında, bugün Celal Bayar’a ait olan ve ailesi tarafından giriÅŸ katının No:15 (0232 723 49 80) adlı hoÅŸ bir kafe olarak iÅŸletildiÄŸi bir ev de var. Yıldızburnu boyunca denize girilir, akÅŸamları özellikle dolunayda rıhtımda ya da kafelerde oturulur. Buranın en ilginç yeriyse, mendireÄŸin ucundaki, denizin içinde bulunan, etrafı taÅŸlarla çevrili sıcak su kaynağı. Burada her yaÅŸtan, hayatın her kesiminden insana rastlamak mümkün. Åžifa arayanlar, ÅŸnorkelli çocuklar, suyun içinde sigara içenler ya da gazete okuyanlar... Ara sıra serinlemek isteyenler, bu doÄŸal havuzdan çıkarak denize açılırlar. Burası aynı zamanda civardaki otellerde kalan turistlerin de uÄŸrak yeridir. Bu burunun ucunda, küçük yaÅŸtan itiaren yelkenci yetiÅŸtiren Yelken Ä°htisas Spor Kulübü (0232 723 19 15) var.Buradan, yeni açılan barların gürültüsüne katlanarak yazı geçiren sitelerin arasından geçerek, 20 dakikalık bir yürüyüşle, ÇeÅŸme’nin ilk otellerinden, özellikle marinasıyla ünlü Altın Yunus’a varılır. Bu otel, tatilcilerin akÅŸamüstü gezmelerinin önemli duraklarından biridir. Birçok Ä°zmirli’nin yaz düğünü ve daveti bu otelin havuz başında ve bahçelerinde yapılır.BÄ°R KASABA OLARAK ÇEÅžMEÇeÅŸme kasabasına gitmek için anayola çıkmak gerekiyor. Bu yol boyunca, solda, sayfilerin bahçeleri için bitki ve mobilya satan yerlerin yanısıra Raja (0232 723 40 00), Nispet Club (0232 723 11 44) ve Cece (0232 723 19 19) gibi gece kulüpleri sıralanır. Yolun sağında ise, daha çok Fransız turist gruplarının tercih ettiÄŸi ve ÇeÅŸme’nin en güzel koylarından birine kurulmuÅŸ olan Boyalık Beach Otel var. Otelle aynı adı taşıyan Boyalık Koyu ve Plajı, siteler nedeniyle küçülmesine raÄŸmen, hálá birçok tatilcinin tercihi. Belirli zamanlarda trafiÄŸe kapalı ÇeÅŸme kasabasının anayolu turistik eÅŸya satan dükkanlarla dolu. Dükkanların üst katlarında hálá eski ÇeÅŸme evlerinden örneklere rastlamak mümkün. Çarşının içindeki görkemli taÅŸ bina, bugün artık kasabanın kültür merkezi olan, 19. yüzyıla ait Ayios Haralambos Kilisesi. UÄŸramadan geçmeyin, içinde ilginç sergilere rastlayabilirsiniz. Kilisenin yanıbaşındaki meydanda, fasıl geceleri düzenleyen küçük restoranlar var. Bu yol boyunca, halıcılar, kuyumcular, dericiler, çantacı ve ayakkabıcılar arasında, ÇeÅŸme’ye has sakızlı dondurmanın yaratıcısı Hasan ve Hüseyin Mersin’in dükkanı Rumeli Pastanesi (Ä°nkılap Cad. No: 46, 0232 712 67 59) var. Ayrıca burada yine buraya özgü sakız, bergamot, fıstık, incir ve turunç reçellerini de bulacaksınız. ÇeÅŸme Pazarı, pazar günleri ÇeÅŸme’nin giriÅŸinde kuruluyor, 09.00’dan günbatımına kadar açık. Sebze, meyve, çiçek ve giysi dahil çeÅŸit bol.Kasabanın deniz kıyısı her ne kadar çok gürültülüyse de, seyyar satıcılar, restoranlar, tur tekneleri ve gezmeye çıkan yerli halk ve turistlerle, oldukça hareketli bir yürüyüş güzergahı. Limana doÄŸru giderken ÇeÅŸme Kalesi’nden geçilir. 16. yüzyılın başında, Cenevizliler tarafından yapılmış olan kale, sonraları II. Beyazıd tarafından yenilenmiÅŸ. Kalenin büyük bir kısmı Kuzey Kule’deki müze dışında boÅŸ. Bu küçük müzede (08:30- 19:00, 0232 712 66 09), Erythrai antik kentindeki kazılarda bulunan arkeolojik kalıntıların yanısıra Alaçatı ve Kalemburnu’nda açığa çıkarılan eserler sergileniyor. Kalenin önündeki heykel, Cezayirli Hasan PaÅŸa’ya ait. Kaleden, günbatımında liman görüntülerini seyretmelisiniz. Kalenin biraz daha ilerisinde, 1528’de Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan iki katlı bir kervansaray var. Bir zamanlar kervanların gecelediÄŸi bu kervansaray, son yıllarda otel olarak restore edildi ancak bugün kapalı. Kalenin arka sokakları, ÇeÅŸme’ye ismini veren Osmanlı dönemi çeÅŸmeleri ve pek fazla sayıda olmasa da, Ege kıyı mimarisi evlerinin tipik örnekleriyle, biraz zaman geçirmeye deÄŸer bir bölge. Limandan Ä°talya’ya ve Sakız Adası’na düzenli feribot seferleri var. Biletler buradaki acentelerde satılıyor. ÇeÅŸme kasabasının arkasından dolaÅŸan çevreyolunda Ovacık yazan tabelayı göreceksiniz. Kavunuyla ünlü Ovacık köyünden Alaçatı’ya giden stabilize yol boyunca, yakın zamanda yeniden bölgede önem kazanan ÅŸarapçılıkla ilgili olarak baÄŸlara rastlanıyor.Kasabanın merkezine beÅŸ kilometre mesafedeki balıkçı köyü Çiftlikköy’den sonra Pırlanta ve Altınkum plajları, soÄŸuk denizi sevenler için tavsiye edilebilir. Pırlanta Plajı, adını poyraz estiÄŸinde pırlantaya benzeyen dalgalarından alıyor. Altınkum, eskiden ıssız bir plaj iken ÅŸimdi yavaÅŸ yavaÅŸ burası da beach club’larla dolmaya baÅŸladı. Burası kuytu olduÄŸundan, özellikle rüzgarlı günlerde tercih ediliyor. Bu plajlara stabilize bir yoldan varılıyor. Bu yolun en ucunda, Anadolu’nun en batısı diyebileceÄŸimiz Dolunay Kamping (Tursite) var. Denizi soÄŸuk olmakla beraber, temiz denizde yüzmek ve kamping yapmak steyenlerin tercihi... ÇeÅŸme kasabasına girmeyip, Migros’tan hemen saÄŸa sapılınca, birkaç kilometre sonra, araçla 10 dakika sürecek toprak bir yolla, cam gibi suyu ve en rüzgarlı günlerdeki sakin deniziyle Ayayorgi Koyu’na gelinir. Bir zamanlar sükunet arayan birkaç ailenin ev yaptırdığ bu koyda bugün ÇeÅŸme’nin fiyakalı beach club’ları, restoranları ve gece kulüpleri var. Her nedense aralarında bir türlü anlaÅŸamadıklarından, bu mekanların her biri ayrı telden çalıyor. Yine de Ilıca Plajı’nda zaman zaman esen ÅŸiddetli rüzgardan kaçanlar için bu keyifli koydan vazgeçmek kolay deÄŸil. Bunların arasında en köklü ve bölgeyi en çok korumaya çalışan iÅŸletme, Paparazzi. Ayayorgi’ye sapmadan, sağı takip ederek yola devam edince, ÇeÅŸme’nin en güzel balık yenilen yerlerinden biri Dalyanköy’e gelinir. Deniz kıyısında lüks denebilecek restoranlar sıralanır. ÇeÅŸme ve Ilıca’da deÄŸil de, burada kalmayı tercih edenler için birkaç şık otel var. SÄ°T ALANI ILDIRIOtoyoldan ÇeÅŸme yönüne doÄŸru gitmez, Alaçatı’dan Ildırı tabelasını izlerseniz, ÇeÅŸme Yarımadası’nın bir baÅŸka yüzünü keÅŸfedebilirsiniz. Åžifne, sıcak suları, çamur banyoları ve yine balık restoranlarıyla ünlü. Biraz daha ileride, güzel denizi olan PaÅŸa Limanı’nda, son yıllarda yapılan deniz manzaralı villalar ve beach club’lar var. Ilıcalı birçok yazlıkçı bile zaman zaman buraya denize girmeye gelir. Yola devam edince Reisdere ve Germiyan köyleri, yine yazlıkçıların siteleriyle dolu. Bu yolu takip edince, Ilıca’nın 17 km kuzeydoÄŸusunda, ÅŸirin bir balıkçı köyü olan ve antik kentiyle ünlü Ildırı’ya (Erythrai) varılır. Ildırı’daki Erythrai antik kentini gezmek, her zaman ÇeÅŸme’ye gelen tatilcilerin listesinde olmasa da, plajdan ve güneÅŸten bunalanlar için burası güzel bir akÅŸamüstü gezintisidir. Yol boyunca jogging yapanlara rastlayacaksınız. Günbatımını seyrederken Manzara Kahvesi’nin ünlü lokmasından yemek, yazlıkçılar için adeta bir ritüeldir. Balıkçıların buluÅŸtuÄŸu Ildırı Kıraathanesi’ne de uÄŸramalısınız. Bu köhne kahvenin pencerelerinden görünen muhteÅŸem manzarayı artık kanıksamış olan balıkçılar, çay içer, havadan sudan, poyrazdan, gerenceden bahsederler. Eskiden taze ve ucuz balık almak için bu kahveye uÄŸranır, balığı olan balıkçının evine gidilirdi. Bugün artık kahvenin karşısında bir balıkçılar kooperatifi var. Mübadelede Alaçatı’da olduÄŸu gibi Ildırı’ya da Selanik’ten gelen Türkler yerleÅŸtirilmiÅŸti. Ildırı bugün, 1. derece sit alanı. Yeni evler yapılamadığından, bu 350 kiÅŸilik köyün kuzeydeki bir tepeye taşınacağından bahsediliyor. Köyün sırtlarında, Ä°onya BirliÄŸi’ni kuran 12 kentten biri olan antik Erythrai, İÖ 700- 800 yıllarında, görkemli bir kentti. O dönemde ÇeÅŸme, Erythrai’nin iskelesiydi. Kentin ünü ÅŸarap ticaretinden geliyordu. Her ne kadar, birçok antik yazarın bahsettiÄŸi Erythrai, ticaret alanında ünlü bir kenttiyse de, bugünkü kalıntılar ancak çok meraklı ziyaretçiyi tatmin edebilir. Birçok mitolojik hikayede, çipura, mercan ve barbunyasıyla ünlü Erythrai’nin kıyılarından çıkarılan balıkların lezzetinden ve sihirli etkisinden bahsedilir. Yün üretimi ve çömlekçilik buranın önemli ihracat ürünleriydi. Kazılarda, tiyatronun arkasında MÖ 4. yüzyıl ve öncesine ait çömlek atölyeleri ortaya çıkarıldı. Gerence koyuna bakan harab durumdaki tiyatro, Helenistik devre ait. Tiyatroya giderken, gri mermerden, daire ÅŸeklinde bir Mozole hemen sağında hamam kalıntıları, tiyatronun kuzeyinde ise, MÖ 7. yüzyıldan kalma, krala ait mozaikli bir ev var. MÖ 530’a ait Athena Tapınağı, Akropolis’in tepesinde kurulmuÅŸ. Kent, Bizans döneminde önemini tamamıyla yitirmiÅŸ. Antik kentin 30 yıldır bekçiliÄŸini yapan Hüseyin Bey’le sohbeti kaçırmayın. Burada konaklamak için belki de ÇeÅŸme’nin en güzel pansiyonu Herakles Pansiyon var. Artık buradan itibaren ÇeÅŸme’den çıkılır, Balıklıova ve sonra da Karaburun’a varılır.MOLA Çiftikköy- Altınkum tarafındaki en hoÅŸ plaj, Okan’s Place (0532 394 01 31, www.okansplace.com)... 22 yıl önce bu bakir bölgeye gelip yerleÅŸen, Ä°zmirli Okan KızıldaÄŸ, burada sonradan arka arkaya açılan yerler arasında, en doÄŸal mekanın yaratıcısı. 24 saat açık Okan’ın Yeri’nde hiçbir zaman aç kalmazsınız; kahvaltısı, menemeni, sardalyası ve salatası muhteÅŸemdir. Okan Bey, nev-i ÅŸahsına münhasır bir karakter. Organik tarım yaptığı bahçesi, zaman zaman uçurduÄŸu, sayısı 500-600’ü bulan güvercinleri ve tavuklarıyla, yaÅŸadığı yeri tüm hücrelerinde hisseden biri. Ayrıca burada bir kamping alanı, 20-30 kadar çadır ve bungalovlar var.YAZARIN SEÇİMÄ° Adının yanına ‘’Beach Club’’ eklememekte kararlı, Ayayorgi koyunun ilk ve en istikrarlı bar-restoranı Paparazzi (0232 712 67 67), etrafındaki iÅŸletmeler her yıl el deÄŸiÅŸtirirken veya kapanıp yerlerine yenileri açılırken, çizgisinden hiç ÅŸaÅŸmadı. Paparazzi’nin sahibi Bülent Gülcen, yıllar önce babasının aldığı, o zamanlar kuÅŸ uçmaz kervan geçmez bu arazide büyüdü. Buraya ilk restoranı o açtı ve bugün hálá bu ıssız koya dikkat çekmiÅŸ olmanın ağırlığını taşıyor. Mekan düzenlemesi ve müzik kadar restoran da baÅŸarılı. Mönüdeki ilginç seçeneklerden birkaçı; limon yaprağında ızgara çipura, safranda marine edilmiÅŸ ahtapot salatası, pembe biberli bonfile, midye buÄŸulama, papaz erikli avokado püreli somon... Yakın zamanda bahçeye yapılan odun fırını sayesinde artık kahvaltı masasına, ev reçelleri ve yöre peynirlerinin yanında fırından taze çıkmış ekmek de geliyor. Günbatımından sonra ve özellikle dolunayda, bambaÅŸka bir havası olan Paparazzi’de, soft rock, latin ve caz çalınıyor. ÇarÅŸamba, caz gecelerine ayrılmış. Bazı gecelerde arp ve klasik gitar dinletileri de oluyor. Pazar akÅŸamları ise muhteÅŸem salsa var. Dans hocası Özlem’in salsa grubu çok eÄŸlenceli. Ä°zmirli öğrencileri onu ÇeÅŸme’de de bırakmıyor, Paparazzi’nin barında ve dans pistinde yerlerini alıyorlar.Â