Mehmet Üstündağ
Savaş ÖZBEY
Hande Can
Nilüfer Açıkalın: Rotam yoktur,alır başımı giderim
Nilüfer Açıkalın, alıp başını gitmeyi sevenlerden. Paris’in dokusuna, Şangay’ın gerçeküstü duruşuna vurgun... Açıkalın’la Viyana’dan Roma’ya kapsamlı bir seyahat turuna çıktık.
Seyahat rotanızı neye göre çizersiniz?
Rota çizmem alıp başımı giderim. Gittiğim yerde kültürle, sanatla, sosyal yapıyla, tarihle ilgili ne var ne yoksa bulur, gezer, görürüm.
Yurtdışında en sevdiğiniz şehir hangisi?
Paris. Dokusunu ruh yapıma yakın hissediyorum.
Peki en etkilendiğiniz yer?
Şangay.
Neden?
Sıra dışı olmasının yanı sıra üzerimde gerçeküstü bir yer izlenimi yarattı. Tapınakları olağanüstüydü ancak yer yer burnuma gelen Çin’e özgü yemek kokusu yüzünden bazı sokakları koşarak aştım. Çok şaşırtıcı bir kent... Bir de Viyana var.
Nesine vuruldunuz?
Viyana meydanında Dom Kilisesi’nin önünde bir yılbaşı gecesi geçirdim. Unutamadığım bir zaman parçacığıdır. Çünkü âşıktım...
En cezbedici ve seksi manzarayı nasıl tanımlarsınız?
Seyahat bütünüyle cezbedici ve seksi zaten.
BÜTÜN YOLLARIN ÇIKTIĞI YER: ROMA
Biraz yemeklerden bahsedelim...
Türk mutfağı hastası ve ustası olarak yemek konusunda ülkem dışında bir yerde mutlu olmadım. Ve sanıyorum en ilginç yemekler yemediklerimdi.
Elinizde açık bir uçak bileti olsa şimdiye kadar görmediğiniz nereye gitmek isterdiniz?
Roma’ya gitmek isterim, bütün yolların çıktığı yere.
Kendinize bir hayat dersi çıkardığınız tatiliniz var mı?
Hepsi bir macera hepsi ayrı bir ders... Herhangi bir yere davetli olarak gitsem bile mutlaka kaçar ara sokakları, şehrin dibini, kıyısını, damarını bulurum. Sınıfın o dersleri her yerde aynı sorular sordurur ama farklı cevaplar verdirir.
En şaşırtacak tatil anınız neydi?
Araba kullanıyorsam uygun yolda hız yapmayı severim. Çok tatlı, çok hızlı bir arabam vardı. Yol harikaydı ve kendimi fiyakalı hissediyordum. Derken araba bozuldu. Çekici geldi ve arabayı yüklendi; ben de içinde oturup frene basmak zorunda kaldım. Çekici elli kilometreyle giderken ‘fiyaka’ denen meret adeta benden intikam alıyordu.
Otel odasından çaldığınız bir şeyi itiraf etsenize...
Bıçak. Sonra annem çok feci kızıp yemin ettirdi ve bıçağı otele göndermemi istedi. Gönderemedim tabii. Hatta söylediğime de pişman oldum; hâlâ koleksiyonumda bir günah gibi durur o bıçak.
Şimdiye kadar başınıza gelen en kötü olay neydi?
Oğlum yedi yaşındayken Olympos’ta başına arılar üşüştü. Koşup onu kaparak denize soktum bir zarar görmedi ama çok korkmuştum.
Bir daha asla gitmeyeceğiniz bir yer var mı?
Çin. Çünkü kötü kokuya tahammülüm yok. Çin’de yemek kültürü nedeniyle bazı kokular dayanamayacağım kadar ağır.
Dünya üzerindeki istediğiniz bir kişiyi seyahat arkadaşı olarak seçme şansınız olsa... Kimi yanınıza alırdınız?
Kardeşimi ve oğlumu... Çok eğlenceliler.
NİLÜFER AÇIKALIN'IN FAVORİLERİ
En sevdiği beş şehir
Paris, Viyana, Los Angeles, Berlin, Prag
Seyahatten almadan dönmeyeceği üç şey
Hediye hediye hediye (kendime bir şey almayı sevmiyorum)
Bavulunun olmazsa olmazları
Defter, kalem, kitap, bilgisayar ve ayakabılar
Ne okur? Ne dinler?
O dönem ne okuyorsam onu ve düzenli okuduğum mizah dergilerimi mutlaka alırım. Müziklerim de kayıtlı olanlar ama seyahatlerimde eğer yurtdışındaysam şehri dinlemeyi tercih ederim.
Nerede kalır?
Otel