Morro Kalesi’nde üç ülkenin bayrağı dalgalanıyor
Ballaja Kışlası’nın üç katlı ana binası 19’uncu yüzyıl ortasında inşa edilmiş. Sonra kilise eklenmiş.
Uzun yıllar İspanyol askerleri ve ailelerinin konaklaması için hizmet vermiş. Bin kişilik yapının ortasında meydan büyüklüğünde bir avlu var. Kemerli, balkonlu, geniş kapıları olan çok sayıda oda bu avluya bakıyor. Kışla, 1898 ABD - İspanyol Savaşı sonrası ABD’nin eline geçmiş. 1943’te askeri hastaneye dönüştürülmüş. İkinci katında Las Americas Müzesi açılmış. Burada el sanatı ürünlerinden oluşan sergiler mevcut. İlk katında Casals Müzesi, sinema, rum ve kahve müzesi durumundaki Don Ruiz Cafe, dans ve müzik okulu bulunuyor. Binanın çatısında Mirador Ballaja denilen bir bahçe oluşturulmuş.
Ballaja’nın önündeki geniş yeşil alandan birkaç dakika yürününce deniz kenarındaki San Felipe del Morro Kalesi’ne varılıyor. Burası, San Juan’ı denizden gelecek saldırılardan korumak amacıyla 16’ncı yüzyıl imkânlarıyla 49 yılda inşa edilmiş. Tünel, zindan, kışla, gizli geçit ve depolardan oluşan bu kale birkaç önemli gözetleme noktasına sahip. Kalede üç bayrak dalgalanıyor: ABD, Porto Riko ve Cruz de Borgona... Sonuncusu kaleyi yaptıran İspanyollara ait.
Porto Riko’nun en ünlü mezarlığı da kale yakınında. San Juan’ın tarihi bölgesinin bulunduğu kuzey sahilinde geniş bir alana yayılmış. 19’uncu yüzyıldan bu yana önemli kişiler buraya gömülüyor. Zarif mezar taşları, kırmızı kubbeli Meryem Ana Şapeli dikkat çekiyor. Kıyıdan doğuya, Norzagaray Sokağı boyunca yürürken solda, surların dışında ve deniz kenarında yoksul Perla Mahallesi görülüyor. Yol kentin ikinci kalesi San Cristobal Kalesi’a varıyor. İspanyollar kenti kara saldırılarından korumak amacıyla, 17’nci yüzyılın ilk yarısında inşasına başlayıp 150 yılda tamamlamış. Yapının derinlemesine savunma özelliği hemen fark ediliyor. İçinde uzun bir tünel, kışla, hendek ve zindan mevcut. Bağımsız beş bölüm birbirine tünellerle bağlanıyor. 1897’de genişletilmiş, İkinci Dünya Savaşı’nda ABD’liler sığınaklar ilave etmiş.
Efsanevi çellist Casals’ın mezarı gitti müzesi kaldı
Tarihi San Juan’da anıtlarla süslü birçok meydan bulunur. Ana meydan Belediye Sarayı’nın önündeki Armas. Bina, Madrid’dekinin benzeri olarak 1602’de inşa edilmiş. Meydanın arkasındaki heybetli bina ise San Juan Katedrali. Katedral, Dominik Cumhuriyeti’ndeki Santo Domingo Katedrali’nden sonra Karayipler’in en eski dini yapısı. 1521’de inşa edilmiş. Kısa süre sonra yıkılınca, Mimar Sinan’ın başyapıtı Süleymaniye Camii ile aynı tarihlerde yeniden yapılmış. Sonrasında birçok kasırga, yangın, kundaklama atlatmış. 1917’de bugünkü halini almış. Kentin en görkemli düğünleri burada yapılıyormuş. İçinde Ponce de Leon’un mermerden mezarı bulunuyor.
Meydanların en eskisi ise San Jose. Tarihi bölgenin en eski yapıları burada toplanmış. Ortasında Juan Ponce de Leon’un bronzdan anıtı yer alıyor. Halkın buluşma noktası olan meydandaki San Jose Kilisesi 490 yıllık bir yapı. İspanyol gotik mimarisinin örneklerinden. Faşist Franco rejimine tepki gösterip İspanya’dan ayrılan, yerleştiği adada 1973’te ölen efsanevi çellist Pablo Casals’ın müzesi kilisenin arka sokağında. Mezarı ise 1979’da Katalonya’ya taşındı.
Karşısındaki San Juan Müzesi, kentin tarih ve kültürünü kronolojik sırayla sunuyor.
Bu tiyatronun perdesi 189 yıldır açık
Colon Meydanı’na, şehri keşfinin 400’üncü yılı anısına Kristof Kolomb’un bronz heykeli dikilmiş. Etrafına fıskiyeli havuz yapılmış. Tarihi Tapia Tiyatrosu meydanın güneyinde. At nalı şeklindeki yapı 1824’te inşa edilmiş. İçindeki salon 700 kişilik. Tiyatro, bale, konserlere ev sahipliği yapıyor. Adını, Porto Rikolu oyun yazarı ve modern sanatın oluşmasına öncülük eden Alejandro Tapid y Rivera’dan almış.
Müzik ve lezzetler sokaklara taşıyor
Rengârenk boyalı sömürge dönemi yapılarıyla geçmişi günümüze taşıyan San Juan’da sokaklar 24 saat kalabalık. Gündüz Karayipler’in en ünlü limanına uğrayan kruvaziyerlerden inen turistlerin alışveriş mekanı, gece eğlence merkezi. Mağazalar Fortaleza, San Francisco ve Cristo sokaklarında. Fortaleza günün belirli zamanlarında trafiğe kapatılıyor. Restoran masaları dışarı taşınıyor. Aileler çocuklarıyla geliyor. Müzikçiler konser veriyor. En popüler müzik türü “koh-kee” ismini coqui türündeki kurbağadan alıyor. Jan Juan’ın tarihi bölgesi haritada bu kurbağaya benzediği için simge olmuş... 17–21 Ocak’ta San Sebastian Festivali’ne tanık oldum. Genç yaşlı üç gün boyunca sokaklarda eğlendi, kaldırımlara kurulan seyyar lokantalarda yemek yedi, tezgâhlardan alışveriş yaptı. Kentin restoranlarında ülke mutfağının en güzel örnekleriyle tanışmak mümkün. Yağda kızartılarak püre haline getirilmiş yeşil muzun, hindistan cevizi ve ananas karışımı mofongo tadılması gereken yemekler. İçkilerden de rom kokteyli Pina Collado’yu tavsiye ederim.