Geri Seyahat Mardin’de sonbahar şenliktir
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Mardin’de sonbahar şenliktir

Mardin’de sonbahar şenliktir

Geçen yıl 1 milyon konuk ağırlayan Mardin bu yıla yıldızlı yeni konaklama tesisleriyle, festivalleriyle iddialı hazırlanmıştı. Yaz ortasında bölgede başlayan terör olayları kente yansımasa da turizmi baltaladı. Sonbalarda ise havaalanı onarıma girdi. Van Depremi’nde festivalleri ertelendi. Mardinliler yine de sonbahar coşkusunu yaşatıyor. Üzümler toplandı, şıralar kaynatıldı, pekmezler, cevizli sucuklar yapıldı. Vermut kıvamındaki Süryani şarapları hazırlandı. Dört mevsim turizme açık şehir meraklı gezginleri bekliyor.

Yaz bitti. Bereketli Mezopotamya toprakları kendinden bekleneni verdi; bağbozumu, hasat mevsimi geride kaldı. Şimdi kışı karşılamaya hazırlanıyor Mardin.
Tüm evlerde patlıcanlar, biberler kurutuldu, kışlık soğan alındı, domatesler ezilip damlara serildi. Acur ve kapari turşuları kuruldu, domates suları, biber salçaları hazırlandı. Kuru etten sucuklar yapıldı, kavurmalar tenekelere basıldı. Şıralar kaynatıldı. Pekmezlerden sütlaç kıvamına getirilip üzerine tarçın ve ceviz eklenerek yenen “harire” tatlısı yapıldı.
Süryaniler evlerinde yöreye has mahlepli ve mahlepsiz şaraplarını hazırladı.
Şimdilerde bereket tabakları süslüyor evlerde masaların üstünü. Nar, üzüm, pekmez, ceviz, badem ve pirinçli tabaklar... Şimdilerde cevizli sucuk yapılmakta her yerde. Yani yüzlerce yıllık gelenek aynen sürüyor.

AŞK VE TUTKU GİBİ
 
Aslında Mardin’de kış hazırlığı bir şenliktir, mutluluktur. Ama şimdilerde Mardin’in bozkır gözleri hüzünlü, kırgın bakıyor eteklerinden güneye doğru uzanan uçsuz bucaksız Mezopotamya ovasına. Mardin hüzünlü, üzgün, kırgın... Bugünlerde bir yerlerde adı geçtiğinde hafızalarda beliren fotoğrafın “soğuk, kar, kış, çamurlu sokaklar, kirli meydanlar, terör” olduğunu bildiği için... Mardinliler de üzgün... Hatta biliyorum, için için hissediyorum, hepsinin gözlerinde görüyorum, Mardinliler kırgın... Mardin gibi bir şehrin adının terörle anılması, kendilerine böyle bir şeyin yakıştırılması onları üzüyor, kırıyor. Seslerini çıkarmadan içlerine atıyorlar üzüntülerini. Ama ben yapamıyorum.
İçim acıyor bugünlerde... Şehre, memleketin bu bölgesine büyük haksızlık ediliyor.
Ben turizmciyim, profesyonel turist rehberiyim. İstanbullu bir ailenin çocuğuyum, doğma büyüme İstanbulluyum. Uzun yıllardır aralıksız gidip geldiğim bu şehirle zaman içinde aramda bir bağ oluştu, aşk gibi, tutku gibi. Bir hayalim vardı, bu şehirde yaşamalı, bu şehirde iş kurmalıydım.
Başka bir hayalim de, Mardin’in hani o klasik tabirle, turizm pastasından hak ettiği payı almasıydı. Bunun için de profesyonelce turizm yapılması gerekiyordu. Ben de elimden geleni yapmalıydım. Amaç uğruna elimi taşın altına soktum. Tası tarağı topladım, evi, barkı ve rahatı bıraktım buraya geldim. Yerleştim. Bir turizm acentesinin şubesini açtık Mardin’de, senelerin tecrübesini ve birikimini paylaştım. Hep birlikte kazanalım, kazandıralım istedik. Yılın üçte ikisini Mardin’de geçirir oldum. Kadınlar, çocuklar için yapılan her etkinlikte yer almaya çalıştım.

ARA GÜLER İLHAM VERİYOR

Geçen sene artık her şey yerine oturmaya başlamıştı. Kültür, inanç turizmi denince akla Mardin geliyordu. Hak ettiği yere ulaşıyor, diye sevinmeye başlamıştık. Gelen turist sayısının bir milyona ulaştığı söyleniyordu. Önyargıdan kaynaklanan sezon engeli de ortadan kalkmıştı. Kuru havası nedeniyle yazın en sıcağında, kışın en soğuk döneminde Mardin’in rahatça gezildiğini bilenlerin sayısı artıyordu...
(Evet, buraya senenin her ayında gelebilirsiniz. Mardin’in sadece GAP Turlarında uğranan bir şehir olması büyük haksızlık aslında. Başlı başına bir hazinedir. En az üç, hatta dört gün ayırmak gerekir. Sadece merkezi değil, Midyat İlçesi, Hah, Anıtlı Salah, Barıştepe Aynward, Gülgöze Habsnas, Mercimekli gibi köyleri ayrıca Savur, Kıllit, Nusaybin mutlaka görülmeli.)
Mardin Havaalanı, uluslararası niteliğe kavuşturulmak için şubata kadar tadilatta. Bunun da etkisi oldu şehre gelenlerin azalmasında. Oysa şimdi kullandığımız Diyarbakır Havaalanı’na daha çok sefer var, bu vesileyle Hasankeyf’i de ziyaret etmek mümkün. Zaten Diyarbakır - Mardin arası bir saat kadar zamanınızı alacaktır en fazla. Kıvrıla kıvrıla yol alan, nazlı nazlı akıp giden Dicle Nehri size yolculuğunuzda bir müddet eşlik edecek, siz onun tadını çıkartırken biraz sonra Mardin Kalesi tüm görkemiyle karşınıza çıkıverecek.
Terör söylentileri sizi yanıltmasın. Kent her zamanki gibi sessiz, sakin, huzurlu. Biliyor musunuz, şimdi Mardin’e gelmenin en iyi zamanı aslında. Herkes bahar ayları en ideali diye düşünür ama şimdilerde özellikle fotoğraf meraklılarına inanılmaz güzel renkler sunan bir mevsime girdik. Sonbahar ve kış ışığı Mardin’in taş dokusunda eşi benzeri bulunmaz kareler ortaya çıkarır. Hele hele Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi’nde yeni açılan Ara Güler Sergisi’ni de görürseniz, sokaklara fırlayıp sabahtan akşama kadar fotoğraf çekmek isteyeceksiniz.
Her zaman güzeldir Mardin. Kasım, aralık ve hatta ocak ve şubatta da. Bu mevsimde gezmenin bir avantajı da fiyatların bahar aylarına göre çok farklı olmasıdır. Oteller daha ucuz fiyat uygular, ulaşım da aynı şekilde ucuzlar.

KENT GEÇMİŞTEKİ GÜZEL ÇEHRESİNE KAVUŞUYOR

Mardin bu arada her şeye rağmen yeni çehresine kavuşmak için gün sayıyor. Güzelim taş evlerden oluşan silüetini bozan tüm betonarme yapıların (kaçak, ruhsatlı, ruhsatsız) yıkımı devam ediyor. Şehrin tüm altyapısı değişiyor. Eski su boruları yenileniyor. Mardin’in ana damarı olan Birinci Cadde artık baştan sona tek yön trafiğe açık, kaldırımlar genişleyecek ve bu cadde üzerinde park yasağı uygulanacak. Otobüsler bu caddeye girmeyecek, otomobil, minibüsler girebilecek, şehir içinde yolcu taşıyan minibüsler bu cadde üzerindeki özel ceplerde indirme bindirme yapabilecek.
Bir şehri tanımanın en iyi yolu yürüyerek gezmektir. Bu durumda şehrin boşaltılıp, herkesin eski Mardin’in eteklerindeki yeni şehre taşınıp,Mardin’in bir müzeye çevrileceğini sanmayın. Şehrin bu kısmında da yaşam sürüyor, sürmeli. Uzun süredir eski Mardin’de halkı ev pansiyonculuğuna teşvik etmek konusu gündemde, başarıldığında şehrin çehresi bayağı değişecektir.
Uluslararası film platosu olması planlanan Mardin çok yakın zamanda telefon ve elektrik kablolarının ve uyduların çirkin görüntüsünden de kurtulacak.
Oteller de açılmaya devam ediyor. Şimdilerde yeni birkaç beş yıldızlı otel projesi daha gündemde. Bunlar güzel ve umut verici projeler. Mardin hak ettiği yere gelecek diye düşünüyor ve bunun için çabalıyoruz.
Ama önemli olan Türk gezgininin Mardin’e sahip çıkması.
Gelin kendinize bir güzellik yapın. Kasım bitmeden veya kışın herhangi bir ayında Mardin’e gelin. Şehrin gizli güzelliklerini keşfedin. Sokaklarında yürüyün, çarşılarında dükkânlara girin, bakın neler keşfedeceksiniz. Taşların ve doğanın uyumunun içine gizlenmiş birçok sırrı keşfedin. Bunları fotoğraf makinelerinizle belgeleyin. Mangalda pişmiş acı kahve eşliğinde sohbete dalın. Kış lezzetleriyle tanışın.
Gelin görün. Sonbahar, hatta kış bir şenliktir Mardin’de. Tadı damağınızda kalacak.

KADINLARIN MUTFAĞI

Mardin mutfağı et, sebze, bulgur ve baharatın güzel uyumudur. Şimdilerde kuru patlıcan, kabak, biber, kurutulmuş yeşil fasulye gibi kışa has yemekler yapılır Mardin’de. Bunları tadın. Kızartılmış ve haşlanmış içli köfte, sembusek, işkembe, kaburga dolması da Mardin mutfağının olmazsa olmazlarıdır. KAMER Vakfı, 2007’de kente yeni bir lezzet mekanı kazandırdı. Ermeni mimar Lole’nin eseri, Eski Postane Binası’nın yanındaki KAMER Kafe Mutfak’ta yemekleri üç kadın hazırlıyor. 35 kişilik restoran saat 8.30-20.30 arasında açık. Mönülerinde içli köfte, işkembe dolması gibi yöre lezzetleri bulunuyor. Kaburga dolmasını önceden sipariş vermek koşuluyla, en az 10 kişilik gruplar için hazırlıyorlar. (Tel: 0482 212 25 45)

False