GeriSeyahat Manzara ticareti
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Manzara ticareti

Manzara ticareti

Batı’da olmayan güzellikler allanıp pullanıp pazarlanırken, biz elimizin altındaki değerlerin farkında bile değiliz.

Bir Amerika gezim sırasında yolum San Francisco'ya düşmüştü. Meşhur Golden Gate Köprüsünü geçip, karşı yakaya ulaştığımda, köprü ayağının bulunduğu sette meraklı bir kalabalıkla karşılaştım. Arabayı zar zor bulduğum bir yere par edip, kalabalığın arasına karıştım. Orada niye toplandıklarını merak ediyordum. Yaklaşınca, kalabalığı benim gibi turistlerin oluşturduğunu gördüm. Tabii ki çoğunluk Japonlardı. Ellerindeki küçük kameralarla köprüyü görüntülüyorlardı.

Bazı başkaları da, setin kenarına dizilmiş dürbünlerin ardında sıra oluşturmuşlardı. 50 cent atıp, köprüyü daha yakından göreceklerdi. Bir başka kalabalık da, biraz ilerideki hediyelik eşya satan dükkanları adeta yağmalıyorlardı.

TURİSTİK BORU HATTI

San Francisco'nun meşhur köprüsünü görenler bilir. Öyle ahım şahım bir özelliği yoktur. Kırmızıya boyanmış bir demir yığını. Altından gemiler geçiyor. Aslında kentte buna benzer bir sürü köprü var. Özellikle, ülkelerinde köprüden geçilmeyen Japonların şaşkınlığına anlam veremedim.

Sonra bir Alaska gezim sırasında, bu kez turistik bir boru hattı ile karşılaştım. Aslında bu boru hattı, San Francisco köprüsünden daha ilginçti. Çünkü, ülkenin en kuzeyinde çıkan petrolü en güneydeki liman kentine taşıyordu.

Orada da, boru hattının önünde sıralanıp, fotoğraf makinelerine poz veren bir çok turist gördüm.

Yunanistan'ın Santorini adasında, güneşin batışını seyretmenin bir ibadet haline geldiğini şaşkınlıkla gördüm. O saatlerde herkes olduğu yerde duruyor, gözler ufka çevriliyor, kimse konuşmuyor ve kahvelerden klasik müzik sesleri yükseliyordu. Ve güneş batınca da bir alkıştır kopuyordu.

Bu örnekleri düşündükçe, yanıbaşımızdaki heyecan verici güzellikleri es geçtiğimiz aklıma gelir. Örneğin Boğaz'ın üstündeki iki köprü. Elin oğlu, hiç özelliği olmayan San Francisco Köprüsü'nü nasıl pazarlıyor, biz iki kıtayı birbirine bağlayan köprüleri nasıl pazarlayamıyoruz.

Adamlar köprünün ayağına, turistler fotoğraf çeksinler diye özel mekanlar inşa etmişler, bizde ise fotoğraf çeken tutuklanıyor. Ben bunca yıllık gazeteciyim. Sadece bir nüfus sayımı sırasında köprünün üstünde fotoğraf çekebilmek için zar zor izin alabildim.

Turistleri otobüslere doldurup, şimdi sizi kıtalar arası tura çıkartıyoruz diyerek Avrupa'dan Asya'ya geçirsek, yolun ortasında ellerine kıta değiştirdiklerini belirten birer belge versek ilginç olmaz mı..? Bunun yasağı da yok. Turizm şirketlerimizin düşünmesi yeterli.

Hangi ülkede bir kıtada çişiniz gelirse, diğer kıtada ihtiyacınızı giderebilirsiniz. Veya bir kıtada sarhoş olup diğer kıtada kusarsınız. Örnekleri istediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz..

Gelelim Yunanlıların tören haline getirdikleri güneş batımına. Siz hiç Kızkulesi civarında güneş batımını seyrettiniz mi..? Ben fırsat buldukça izliyorum. Bu izlemede mekan olarak da Arab'ın meyhanesini seçiyorum.

BİZANS’TAN OSMANLI’YA

Güneş devrilmeye başladığında şöyle karşı yakaya baktığınızda, önce Ayasofya bütün haşmeti ile dikiliyor karşınıza. Sizi alıp Bizans'a götürüyor. Biraz gerisindeki Sultanahmet Camii'nin, Süleymaniye'nin minareleri ve Topkapı Sarayı ile Osmanlı'ya gidiyorsunuz. Daha sonra Haliç, Galata Kulesi ile Galata tüccarlarını düşlüyorsunuz. Karaköy, Bankalar Caddesi sizi başka entrikaların içine çekiyor. Gözünüzü karşı kıyıdan ayırıp, çevreye baktığınızda da bugünü görüyorsunuz. Ve bu arada güneş, öylesine muhteşem batıyor ki, Haliç, Altın Boynuz oluyor.

Sorarım sizlere güneş batımını seyrederken bu kadar tarih katmanını nerede birarada görebilirsiniz. Bu bakışı bir tapınmaya dönüştürmek çok mu zor..?

*

Sevgili okurlar yukarıdaki yazı bir girizgahtı. Bundan böyle bu sayfada sizlere yurtiçi, yurtdışı gezi notlarımı aktaracağım. Bu notlar, oralar hakkında benim gözlemlerimi içerdiği gibi, bir takım pratik bilgiler ve önerleri de kapsayacak. Yani yazdığım yerlere nasıl ulaşırsınız, nerede kalabilirsiniz, ne yeyip, içersiniz..vs gibi.

Ayrıca bu sayfada dünyadan da ilginç gezi haberleri ve öneriler yer alacak.

Her hafta bir başka yere doğru yola çıkma umuduyla hoşçakalın.

GeziNET

Bu bölümde zaman zaman siz gezginlerin işine yarayacak internet sitelerinin adreslerini vereceğim.

Ucuz uçuş olanakları, keseye uygun otellerden, kayıp arkadaşınızı ve eşyanızı nasıl bulursunuza kadar çeşitli bilgiye ulaşabilirsiniz.

http://www.globaltrip.com

Sırt çantasıyla yolculuk edenler için iyi bir kaynak. Çantanızı en hafif ve en yararlı eşyalarla nasıl dorduracağınızı öğretiyor.

http://www.backpacking.net

ŞUBAT AYI FESTİVAL TAKVİMİ

O tarihlerde oralara gidecek olanlara öneriyorum:

IVREA KARNAVALI

(5-12 Şubat): İtalya'da, Torino kentinin 40 km doğusundaki İvrea'daki karnavalda 50 ton kan portakalı ile amansız bir savaş yapılıyor.

FAŞİNG

(6-11 Şubat):

Bu tarihler arasında Almanya adeta çıldırıyor. En çılgın partiler Münih ve Düsseldorf kentlerinde düzenleniyor.

JORVİK VİKİNG FESTİVALİ

(18-21 Şubat): İngiltere'nin York kentinde Vikinglerle birlikte savaşmaya, tekne yakmaya, tarihi giysilerle sokaklarda dolaşmaya ne dersiniz..

VENEDİK FESTİVALİ

(15-24 Şubat): Avrupa'nın en büyüleyici festivallerinden biri. İlginç maskeli balolar ve havai fişek göserileri. Yanınıza bol film alın.

RİO KARNAVALI (12-18 Şubat): Brezilya'nın Rio De janerio kentinde yapılacak olan karnavalı anlatmaya gerek var mı..? Güzel kadınlar, çılgın partiler..

SUPPORTİVE FİLM FESTİVALİ (27 Ocak-7 Şubat): Hollanda'nın Roterdam kentinde düzenelenen festival, Avrupa film festivallerinin ilki. Sinemaseverlere önerilir.

Millenium partisi için yerimiz kalmadı

31 Aralık 1999 gecesi, saatler 24.00'ü bir geçe 21. yüzyıla mı gireceğiz, yoksa 20. yüzyılın son 365 gününe mi başlayacağız..? Bu konu henüz kesinlik kazanmadı. Akademik tartışmalar sürüyor. Ama kesinlik kazanan bir şey var. O da 1900'lü yılların son yılbaşı gecesinin bütün dünyada çılgınca kutlanacağı.

Yerinizi ayırtmak için acele edin demiyorum çünkü zaten geç kaldınız. Hiç bir yerde yer bulacağınızı sanmıyorum.

MİLLENİUM SENDROMU

Örneğin 2000 yılının ilk ışıklarının görüneceği Chatham Adası'nda çadır kuracak yer bile kalmadı. Büyük Okyanus'un güneyinde, unutulmuş Tonga Adası'ndaki toplam 700 yatak şimdiden kapatıldı. Lüks yolcu gemilerinde ise hiç kamara yok. 2000 yılına girip, tekrar 1999'a dönüp ikinci bir yeni yıl partisi coşkusunu yaşamak isteyenler gemi acentalarına hücum edip, kamaraları adeta yağmaladılar. American Society of Travel Agents'in yönetim Kurulu Başkanı Joe Galloway bu çalgınlığı şöyle anlatıyor: 'Şimdiye kadar böyle bir şey görmedim. İnsanlar hangi gemide ne tip bir kamarada kaç paraya yolculuk edeceklerini bilmeden kapora yatırmak için bibirlerini eziyorlar. Bana kalırsa bu bir çağdönümü sendromu..'

Eğer 44.950 dolarınız varsa, sizlere özel bir uçak yolculuğu önereceğim. Bu yolculuktan kısıtlı sayıda kişi yararlanabileceği için korkarım yer kalmamıştır. Özel jet uçağı bu parayı ödeyebilen 88 yolcusunu önce Tonga'ya götürüp, 2000 yılının ilk ışıklarını gösterecek, daha sonra tekrar yolcularını alıp 1999 yılının yeni yıl partisine yetişmek üzere Samoa adasına doğru havalanacak. Uçaktaki şampanyalar, nefis yemekler fiyata dahil. Bir asır ileri, sonra bir asır geri, tekrar bir asır ileri. 5-6 saat içinde bu mucizeyi gerçekleştirebilmek için istenen para az bile..!

OKYANUSTA TRAFİK

İşte size bir başka seçenek daha hem de daha ucuz: 30 Aralık gecesi Güney Afrika'nın Johannesburg kentinden havalanacak olan Jumbo jet, Buenos Aires, Santiago ardından Tahiti Adası'na doğru uçacak. Daha sonra Auckland, Sydney ve Mauritus adaları üzerinden geçerek Johannesburg'a geri dönecek. Beş gün sürecek bu yolculuk sırasında tam 4 kez yeni yıl partisi yaşayacaksınız. Uçakta yer alacak orkestra canlı müzik çalacak. Bu yolculuğun fiyatı 7.950 dolar.

Büyük Okyanus'ta anlaşılıyor ki 1999 gecesi hem deniz hem hava trafiği oldukça yoğun olacak. Çünkü yolcu gemilerinin yanı sıra yatlar da gün dönümü çizgisinin etrafında gidip gelecekler. Bu durum en çok yat kiralayan firmaları memnun etmiş. Nasıl etmesin ki; 22 metrelik bir teknenin bir haftalık kira bedeli 54.500 dolara fırlamış. Normal bedel ise 18.700 dolar.

Durum böyle. Siz yine de turizm şirketlerinin kapısını çalın. Her hangi iptal olasılığına karşı kendinizi yedek listeye yazdırın.

False