Maalesef ben bir ürünüm!
Bir gününüz nasıl geçiyor bu sette?
- Muazzam miktarda kahve. Derhal zımbalaştırıyor (gülüyor). Film setleri sıkıcıdır, bir sahnede 2-3 dakika rol yapma şansını yakalarsınız, geri kalan zamanda sahnelere onlar karar verir, yaratır.
Bir aktör ile film yıldızı arasındaki fark nedir?
- Bence bir film yıldızı Cary Grant'a benzeyen biridir. Film yıldızı olması gerekmeyen müthiş aktörler de var. Marlon Brando müthiş aktör ama bir film yıldızı olarak anılmaktan hiçbir zaman mutlu olmadı.
Kendi hakkınızdaki düşünceleriniz?
- Bilmiyorum... Sadece bir aktör. Daha çok çukurdayım gibi geliyor, sonra bir tür parlaklık. Bunda pek iyi değilim.
Müzikten oyunculuğa geçtiniz. Bu geçişin kesin anını hatırlıyor musunuz?
- Yıllarca müzisyendim, geleceğimin de müzik olduğunu zannediyordum. Bir gün bir arkadaşımla yürüyorduk. Arkadaşım aktördü. Sigara ve diğer ihtiyaçlar için pek para yoktu. O günlerde iş başvurularını dolduruyordum, Arkadaşım, ‘‘Hey, bence sen bir aktörsün, ama bundan haberin yok, benim ajansımla tanışmalısın’’ dedi. Ajansa gittim, oradan bir yönetmene gönderildim. Yönetmen işi verdi.
Hangi film olduğunu hatırlıyor musunuz?
- Elma Sokağı'nda Kabus'tu. Kiramı ödeme yolunu müzikle bulan bir müzisyendim. Filmler hobiydi başlangıçta. 2-3 film sonra müzik hayatım noktalandı. Orkestra dağıldı, o zaman sinemaya yöneldim. İşte bu benim yapmak istediğim iş dedim. Öğrenmeye, kurslara devam etmeye ve kitaplar okumaya başladım.
GİTARIM HEP YANIMDA
Hala müzikle ilgileniyor musunuz?
- Evet. Müzik ilk aşkım
Ne zaman çalıyorsunuz?
- Ne zaman fırsatım olursa. Nereye gidersem gideyim gitarım yanımda. Sürekli çalıyorum.
Los Angeles'ta bir kulübünüz var.
- Viper Room. Küçük bir bar, canlı müziğimiz var, en iyisinin en iyisi. Bizimkiler gibi döktüren bir başka kulüp yoktur herhalde yeryüzünde. Herkes var. Alan Ginsburg'dan Pearl Jam'e, Oasis'den Johnny Cash'e ve Carole Channing'e kadar, uzun bir liste. Bence orası gidip, takılabileceğin müthiş bir yer. Los Angeles'ta başka hiçbir yeri sevmedim. Gittiğiniz diğer yerlerde başkalarının müziğinin bir tür saldırısına uğruyor ve işgal ediliyordunuz. Ve Hollywood'da eksik olan bir şey var. 1920'ler nostaljisi. Bu yüzden Viper Room bu tarzda yaratıldı.
Eğlenmek için nereye gidiyorsunuz? Paris, Londra...
- Herhangi biri. Seyahat etmeye bayılıyorum. Bir yerde uzun bir süre kaldığımda bir tuhaf oluyorum.
Çok uzun zamandan kastınız nedir?
- 3-4 ay bir yerde kalmak biraz fazla.
Seyahatte heyecan verici olan nedir?
- Yola çıkmak, yeni bir yere gitmek, o yer hakkında öğrenmek. Uyumak...
Uyumayı sever misiniz?
- Evet. Şu anda uyku, tüm zamanların en müthiş icadı olarak geliyor.
En uzun süreli uykunuz kaç saatti?
- Zannedersem yaklaşık 21 saat.
Bir çekim sırasında mı?
- Evet, bir filmde oynuyordum, ama hastalandım. Korkunç bir zatürreeydi.
Bugünlerde eviniz neresi?
- Los Angeles. Orada üsleniyorum ve herşeyim orada. Kitaplarım, resimlerim...
Resim yapar mısınız?
- Şu anda portreler yapıyorum. Bir nedenden ötürü filler çizmeyi seviyorum (gülüyor). 3 yaşında hiperaktif bir çocuk tarafından yapılmış resimlere benziyor. Gerçekten de böyle bir izlenim veriyorlar.
Düşlerinizdeki rol nedir? Herkesin bir hayali vardır.
Uzun yıllardır düşünüyorum. Jack Kerouiac'ın romanını beyaz perdeye aktarmak çok hoş olabilir. Kahramanı Sal Paradis adında bir adamdır. Ama bunu istediğimden de pek emin değilim. Ölesiye istediğim belli bir rol yok.
Pişmanlığınız var mı?
- Birtakım insanlara dayak atmalıydım. Tek pişmanlığım bu...
Vahşi diye şöhret yaptınız...
-Hayır, hayır... Basın böyle bir imaj yarattı! Beni vahşi bir insan olarak göstermelerinin tek nedeni var. Bir ürüne bir ad koymaları gerek. Maalesef ben bir ürünüm.
Bugünlerde ünlüler arasında kendilerini barış elçisi olarak tanımlama modası var. Sizin de siyasi eğilimleriniz var mı?
- Gerçekten inandığım bir konu olursa desteklerim ama, halkla ilişkiler açısından iyi olur diye inanmadığım işlere de girmem. Ağır hasta çocuklarla ilgilenen ‘‘Bir Dilek Tut Vakfı’’ gibi kuruluşlara önem veriyorum. Bu çocukların çoğu ölümcül hasta oluyor ve vakıf onların rüyalarının gerçek olmasını sağlıyor.
Çocukken büyükanne ve büyükbabanızı ziyaret etmenin sizin için çok önemli olduğunu söylemiştiniz. Anılarınızda canlı kalanlar neler?
-Bilinçli olarak hatırladığım dönem onun hayatının son 3-3.5 yılı. Birbirimize çok yakındık, birlikte çok vakit geçirdik. Çok güzel anılardı.
Tam bir aile erkeği izlenimi veriyorsunuz. Kaç kardeşiniz var?
- İki kız, bir erkek. Evliler, yeğenlerim de var. Ailede evli olmayan tek ben kaldım.
Anneniz ne diyor bu işe?
- Şikayetçi değil. Günün birinde olacağını biliyor.
FİLMLERİMLE GURUR DUYUYORUM
Sizinle ilgili en yanlış düşünce hangisidir?
- Hmmm! Sanırım en büyük yanılgı benim komik bir insan olduğum. Geçmişte hakkımda yazılanların büyük çoğunluğu düpedüz yalan. Gerçeklerin satışı kolay olmuyor, değil mi?
Eğer imkanınız olsa, kiminle tanışmak isterdiniz?
- Tanrıyla. Tanrıyla oturup bir sigara içmek isterdim.
Aktörlerin çevresi hep kızlarla doludur. Seks sembolü olmak bu işin bir parçası mı acaba?
- Ben kendimi asla seks sembolü olarak görmedim. Ama, umarım eğer günün birinde öyle görürsem, biri kafama balyozla vurur da kendime gelirim. Demek istiyorum ki, ben asla öyle olmadım, olmam da, çünkü bu normal birşey değil.
Bundan 10 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?
- Bundan 20 saniye sonrasını bile söyleyemem...
Filmlerinizi nasıl seçiyorsunuz?
- Benim zavallı menajerlerim yıllardır lütfen şu filmde oynama diyor ve ben oynuyorum, sonunda herşey iyi oluyor.
Sizce en iyi rolünüz veya filminiz hangisi?
- Herbiriyle gurur duyuyorum. Sanırım hayatımın en önemli işi Edward Scissorhands'ti. TV dizisi yaptığım günlerdi, kendimi fast food lokantasında kapana kısılmış gibi hissediyordum. Hepsi birbirinin aynıydı, aynı tat; aynı biçim. O şovun içinde hapsolmuştum, Scissorhands benim için dönüm noktası oldu, çünkü o güne kadar, her hafta saat 19.00'da Amerika'nın boğazına çöken bir TV aktörü olarak görülüyordum. Tim (Burton) bana işi verdiği zaman, işler değişmeye başladı.
PARAYA İTİRAZIM YOK
Birçok iş başvurunuz geri çevrilmiş. Bununla nasıl başa çıktınız?
- 1984-1988 yılları arasında yığınla yerden geri çevrildim. Bir şarkı yazıyor, dans ediyor işi elde etmeye çalışıyorsunuz ama, olmuyor işte. 18-20 yaşlarında çok uğraştım.
Bu işte çok para var. Sizce bu haklı bir kazanç mı?
- Hastalıklı bir durum ama, biri size bu parayı ille de vermek isteyince alıyorsunuz elbette. Benim karşıt bazı teorilerim de var. Birine kamera önünde yalan söylemesi için 20 milyon dolar verdiğiniz zaman, bu o kişinin özel hayatını kaybetmesinin bedeli oluyor. Doğrusu benim paraya itirazım yok.
Oyunculuğu neden seviyorsunuz?
- Çünkü hayatımda karşıma büyük fırsatlar çıkardı. Birçok insanla tanışmamı sağladı. Bana seyahat özgürlüğünü verdi, hayatımı konforlu yaşamamı, aileme yardım etmemi sağladı. Beni güçlü kıldı.
Fox Kids'te Şubat 1999'da yayınlanacak.
Dobra ve açık cevaplar
Karanlık, nemli ormanın içinden genç ve yakışıklı bir adam çıktı. Siyahlara bürünmüştü. Kötü adamdan dünyayı korumaktan daha önemli bir amacı yoktu. Kameralar, özel efekt sorumluları, yönetmen Tim Burton, benim kameralarım kuşatmıştı iyi adamı, Johnny Depp'i... Bulvar gazetelerinin başlıkları şu anda öylesine uzaktaydı ki: Eski sevgilisi manken Kate Moss, Depp'in BMW hediyesinden sonra moral buldu! Şimdiki sevgilisi Fransız şarkıcı Vanessa Paradis 3 aylık hamile!...
Londra yakınlarında çekilen ‘‘Sleepy Hollow’’ filminin setindeki Johnny Depp için sabahın ilk ışıklarından gecenin geç vakitlerine kadar çalışmak belki de dedikodulardan kaçmanın mükemmel yoluydu.
Depp çok ender röportaj veriyor. Sorularıma yanıt vermeden önce neler söyleyeceğini tasarlıyor. Çocukluğundan mesleğine, rüyalarına, ihtiraslarına, istikrarsızlığına, para aşkına dair yanıtları dobra ve acı verecek denli açık.
Veda ettiğimizde hayli geç olmuştu. Siyahlar içindeki şövalye 18'inci yüzyıldan kalma yüzüğünü gösterdi ve çekimlerden sonra bana da aynı yüzüğü alacağını vaat etti. İyi geceler öpücüğü verdi ve karanlıkta gözden kayboldu.