Banu TUNA
Son Güncelleme:
Laila’ya, Reina’ya inat vapurda 4 milyona hayat
Barış Manço'nun adını taşıyan vapur her cumartesi akşamı 19:00'da Moda İskelesi'nden kalkıyor, dolaşa dolaşa Anadolu Kavağı'na kadar gidiyor. Eski çingene vapuru gibi ama bu Mehtap Gezisi vapuru.
Haliyle her haftasonu mehtap olmuyor ama boğaz keyfi sabit. Kavak'ta iki saat yemek ve ihtiyaç molası verdikten sonra aynı yoldan geri dönüyor. Moda İskelesi'ne tekrar yanaşması ise gece 1:30'u buluyor. Barış Manço'yu diğer vapurlardan ayıran pek çok özelliği var. Üst güvertedeki açıkhava sineması, tepside bira satan çaycılar, ortada dolaşan müzisyenler, göbek atan yolcular gibi. Reina'dakiler, Laila'dakiler oradan geçerken bizi gördülerse kesin gıpta etmişlerdir. Süper eğlenceli bir ortam yani.
Barış Manço vapuru yola Moda'dan çıkıyor ama biz Üsküdar İskelesi'nden binmeye karar verdik. Sonra anladık tabii ne kadar stratejik bir hata yaptığımızı. Biz ve elinde kocaman çantalar taşıyan 50 kadar yolcu vapura bindiğimizde en manzaralı mevkiiler çoktan kapılmıştı. Kocaman çantaların muhteviyatına birazdan geleceğiz. Kalan son birkaç yer de biz japon turistler gibi etrafa bakınırken heba olup gitti. Daha iskeleye yanaşırken vapurun bir garip olduğu hemen anlaşılıyor. Bir defa etrafını ışıklandırmışlar. Üst kattaki beyaz perde, gözden kaçacak gibi değil. Biraz daha yakına gelince Boney M'in naftalin kokulu nağmeleri de duyulmaya başlıyor.
Havadar olsun diye hemen üst güverteye çıktık. O tahta koltuklarda 6 saat nasıl oturacağız derken, baktık ki bütün koltuklar yenilenmiş. Hepsi kaplı, henüz kimsenin jiletlemeye fırsatı olmamış.
Üst güverte daha çok ailelerin ve çiftlerin mekanı. Zaten kebapçılarda bile aile salonları hep üst katta olur. Alt arka güvertede grup halinde gelen genç arkadaşlar ile yalnız melankolikler bulunuyor. Vapurun dümen suyuna dalıp gidiyorlar. Aslında çay ocağı olan barda alkollü içkiler grubundan bira ve şarap satıldığından yanlarında rakılarını da getirmişler. Pet bardaklarda rakı servisine başlıyorlar kendi aralarında.
Üsküdar'dan sonra sırasıyla Beşiktaş ve Ortaköy'e yanaşıyor vapur. Daha Ortaköy'e varmadan salatalık kokuları da gelmeye başlıyor. Kokuyu takip ederek çay ocağına kadar geliyoruz. İşte o anda kocaman çantaların kerameti anlaşılıyor. Bu arada çay ocağı da bizim bildiklerimize benzemiyor. Acayip trendy, neon ışıklandırmalı bir dekorasyonu var.
TARKAN'LA COŞUYORLAR
Beşiktaş İskelesi'nden ayrılınca büyük çantalı gruplarda bir telaştır başlıyor. Çay ocağının önünde birkaç masa var. Boğaza karşı akşam yemeğini tercih eden aileler bu masalara mükellef sofralar kuruyor. Evde sarılıp getirilmiş dolmalar, börekler, patates kızartmaları, salatalık, çerez, cam tabak ve bardaklar ortaya çıkıyor. Elbette rakı da var.
Yemek boğazlarına dizilmesin diye masaların yanından ayrılıp yeniden üst kata çıkıyoruz. Yukarıdaki kitle ısınmaya başlamış bu arada. Tarkan'ın milli takım için söylediği şarkı çalıyor. Derken Ortaköy'e yanaşıyoruz. Sahildeki insanlar şaşkın gözlerle ‘‘Arar buluruz izini bilirsin zır deliyiz biz / Hem yazında hem kışında nerde olsan seninleyiz / Bir oluruz yolunda hadi bastır gönüller coşsun....’’ diye bağıran bizim kalabalığa bakıyor. Müzik sisteminin başındaki görevliye soruyorum, bu aralar çiftetelli bile kitleyi bu kadar ayağa kaldırmıyormuş.
Müziğin tüm kıvraklığına rağmen yolcularda bir kıpırdanma tespit edilemezse görevliler, eğlenceye teşvik işini de üstleniyor. Zaten yola çıkmanın ilk şaşkınlığını Reina önlerine geldiğimizde atan halk da yavaş yavaş göbek atmaya başlıyor. Vallahi biz oradan geçerken eğlence vapurda doruğa ulaşmıştı ama Reina'da tık yoktu. Şıngır mıngır geçtik boğaz kıyısındaki kulüplerin önünden.
İşimizi hakkıyla yapalım diye tuvaletlere de gittik baktık, pırıl pırıldı. Üstelik mehtabı seyretmeye tuvalette de devam edebiliyorsunuz. İçerideki herşey yenilenmiş.
SIRA YEŞİLÇAM KLASİKLERİNDE
Saat 21:00'de vardığımız Kavak'ta yemek için 2 saat mola veriliyor. Hemen hemen herkes iniyor vapurdan. Yanında çantalarıyla gelenler hariç tabii. Onlar da iniyor ama dondurma alıp geri geliyorlar. Zaten filmi rahat izlemek istiyorsanız vakitlice dönmekte fayda var.
Vapurda her hafta farklı bir film gösteriliyor. Hepsi Türk sinemasının siyah beyaz dönem klasikleri. Gecenin filmi ise Sadri Alışık ve Filiz Akın'ın başrol oynadığı 'Efkarlıyım Abiler'. Yardımcı rollerde Nubar Terziyan ve Hulusi Kentmen var.
Film kapalı gişe oynuyor. Çantada bekleyen ayçekirdekleri çıkıyor ortaya. Çitleme sesleri neredeyse filmin sesini bastıracak. Garsonlar da alaska, frigo ve gazoz servisine başlıyor. O gece yoktu ama patlamış mısır da bulunuyormuş.
ALTTA HALAY GIRLA
Biz filmi izlemeye dalmışken alt kattan darbuka sesleri gelmeye başlıyor. Öğreniyoruz ki oradaki kalabalık halay çekip, göbek atmaya başlamış. Filmi izleyenlerin bir kısmı film yerine onları izlemeyi tercih edip, aşağı iniyor. Biz de gidip bakıyoruz ki, olay Reina boyutlarından çıkıp düğün salonu kıvamına gelmiş. Herkes göbek atıp, yer yer halay çekiyor. Göbek atanların alınlarına para yapıştıranlar var.
Üsküdar'a geri döndüğümüzde film daha bitmemişti, sonunu göremedik. Ama Sadri Alışık hakikaten efkarlı görünüyordu. Ayrıca izlenim yazmak için olay yerinde bulunduğumuzdan pek göbek atamasak da, çok eğlendik. Bu arada Mehtap Gezisi'nin ücreti 4 milyon lira.
Vapurda neler çalıyor?
CD koleksiyonunda Boney M, Reyhan Karaca, Oyun Havaları, Ebru Gündeş, Haluk Levent, tabii ki Barış Manço, Legend Rock Ballads, Alem Geceleri 2002, Özdemir Erdoğan, Kenan Doğulu, Vanessa Mae, Adamo, Ege, Athena, Yunan müzikleri ve Çiftetelli var. Ayrıca akordeon, keman ve flütten oluşan canlı müzik ekibi de napolitenler çalıyor.
Şehir hatlarıyla vapur gezileri
Tarihi Moda İskelesi kalkışlı üç farklı sefer var. İlki Cumartesi-Pazar ve bayram günleri yapılan Boğazda Balık Keyfi seferi. Vapur Moda'dan 10:40'ta ayrılıyor. Mehtaplı Geceler gezisi sadece cumartesi akşamı var. Haftasonları ve bayram günleri yapılan poyraz gezisi ise deniz keyfi ve piknik yapmak isteyenler için. Moda'dan kalkış 09:15, Poyraz'dan geri dönüş 19:00. Eminönü kalkışlı boğaz gezisi hergün yapılıyor. Daha çok turistlerin tercih ettiği gezinin saatleri 10:35, 12:00 ve 13:35. Tüm gezilerin fiyatı 4 milyon lira.
Barış Manço vapuru yola Moda'dan çıkıyor ama biz Üsküdar İskelesi'nden binmeye karar verdik. Sonra anladık tabii ne kadar stratejik bir hata yaptığımızı. Biz ve elinde kocaman çantalar taşıyan 50 kadar yolcu vapura bindiğimizde en manzaralı mevkiiler çoktan kapılmıştı. Kocaman çantaların muhteviyatına birazdan geleceğiz. Kalan son birkaç yer de biz japon turistler gibi etrafa bakınırken heba olup gitti. Daha iskeleye yanaşırken vapurun bir garip olduğu hemen anlaşılıyor. Bir defa etrafını ışıklandırmışlar. Üst kattaki beyaz perde, gözden kaçacak gibi değil. Biraz daha yakına gelince Boney M'in naftalin kokulu nağmeleri de duyulmaya başlıyor.
Havadar olsun diye hemen üst güverteye çıktık. O tahta koltuklarda 6 saat nasıl oturacağız derken, baktık ki bütün koltuklar yenilenmiş. Hepsi kaplı, henüz kimsenin jiletlemeye fırsatı olmamış.
Üst güverte daha çok ailelerin ve çiftlerin mekanı. Zaten kebapçılarda bile aile salonları hep üst katta olur. Alt arka güvertede grup halinde gelen genç arkadaşlar ile yalnız melankolikler bulunuyor. Vapurun dümen suyuna dalıp gidiyorlar. Aslında çay ocağı olan barda alkollü içkiler grubundan bira ve şarap satıldığından yanlarında rakılarını da getirmişler. Pet bardaklarda rakı servisine başlıyorlar kendi aralarında.
Üsküdar'dan sonra sırasıyla Beşiktaş ve Ortaköy'e yanaşıyor vapur. Daha Ortaköy'e varmadan salatalık kokuları da gelmeye başlıyor. Kokuyu takip ederek çay ocağına kadar geliyoruz. İşte o anda kocaman çantaların kerameti anlaşılıyor. Bu arada çay ocağı da bizim bildiklerimize benzemiyor. Acayip trendy, neon ışıklandırmalı bir dekorasyonu var.
TARKAN'LA COŞUYORLAR
Beşiktaş İskelesi'nden ayrılınca büyük çantalı gruplarda bir telaştır başlıyor. Çay ocağının önünde birkaç masa var. Boğaza karşı akşam yemeğini tercih eden aileler bu masalara mükellef sofralar kuruyor. Evde sarılıp getirilmiş dolmalar, börekler, patates kızartmaları, salatalık, çerez, cam tabak ve bardaklar ortaya çıkıyor. Elbette rakı da var.
Yemek boğazlarına dizilmesin diye masaların yanından ayrılıp yeniden üst kata çıkıyoruz. Yukarıdaki kitle ısınmaya başlamış bu arada. Tarkan'ın milli takım için söylediği şarkı çalıyor. Derken Ortaköy'e yanaşıyoruz. Sahildeki insanlar şaşkın gözlerle ‘‘Arar buluruz izini bilirsin zır deliyiz biz / Hem yazında hem kışında nerde olsan seninleyiz / Bir oluruz yolunda hadi bastır gönüller coşsun....’’ diye bağıran bizim kalabalığa bakıyor. Müzik sisteminin başındaki görevliye soruyorum, bu aralar çiftetelli bile kitleyi bu kadar ayağa kaldırmıyormuş.
Müziğin tüm kıvraklığına rağmen yolcularda bir kıpırdanma tespit edilemezse görevliler, eğlenceye teşvik işini de üstleniyor. Zaten yola çıkmanın ilk şaşkınlığını Reina önlerine geldiğimizde atan halk da yavaş yavaş göbek atmaya başlıyor. Vallahi biz oradan geçerken eğlence vapurda doruğa ulaşmıştı ama Reina'da tık yoktu. Şıngır mıngır geçtik boğaz kıyısındaki kulüplerin önünden.
İşimizi hakkıyla yapalım diye tuvaletlere de gittik baktık, pırıl pırıldı. Üstelik mehtabı seyretmeye tuvalette de devam edebiliyorsunuz. İçerideki herşey yenilenmiş.
SIRA YEŞİLÇAM KLASİKLERİNDE
Saat 21:00'de vardığımız Kavak'ta yemek için 2 saat mola veriliyor. Hemen hemen herkes iniyor vapurdan. Yanında çantalarıyla gelenler hariç tabii. Onlar da iniyor ama dondurma alıp geri geliyorlar. Zaten filmi rahat izlemek istiyorsanız vakitlice dönmekte fayda var.
Vapurda her hafta farklı bir film gösteriliyor. Hepsi Türk sinemasının siyah beyaz dönem klasikleri. Gecenin filmi ise Sadri Alışık ve Filiz Akın'ın başrol oynadığı 'Efkarlıyım Abiler'. Yardımcı rollerde Nubar Terziyan ve Hulusi Kentmen var.
Film kapalı gişe oynuyor. Çantada bekleyen ayçekirdekleri çıkıyor ortaya. Çitleme sesleri neredeyse filmin sesini bastıracak. Garsonlar da alaska, frigo ve gazoz servisine başlıyor. O gece yoktu ama patlamış mısır da bulunuyormuş.
ALTTA HALAY GIRLA
Biz filmi izlemeye dalmışken alt kattan darbuka sesleri gelmeye başlıyor. Öğreniyoruz ki oradaki kalabalık halay çekip, göbek atmaya başlamış. Filmi izleyenlerin bir kısmı film yerine onları izlemeyi tercih edip, aşağı iniyor. Biz de gidip bakıyoruz ki, olay Reina boyutlarından çıkıp düğün salonu kıvamına gelmiş. Herkes göbek atıp, yer yer halay çekiyor. Göbek atanların alınlarına para yapıştıranlar var.
Üsküdar'a geri döndüğümüzde film daha bitmemişti, sonunu göremedik. Ama Sadri Alışık hakikaten efkarlı görünüyordu. Ayrıca izlenim yazmak için olay yerinde bulunduğumuzdan pek göbek atamasak da, çok eğlendik. Bu arada Mehtap Gezisi'nin ücreti 4 milyon lira.
Vapurda neler çalıyor?
CD koleksiyonunda Boney M, Reyhan Karaca, Oyun Havaları, Ebru Gündeş, Haluk Levent, tabii ki Barış Manço, Legend Rock Ballads, Alem Geceleri 2002, Özdemir Erdoğan, Kenan Doğulu, Vanessa Mae, Adamo, Ege, Athena, Yunan müzikleri ve Çiftetelli var. Ayrıca akordeon, keman ve flütten oluşan canlı müzik ekibi de napolitenler çalıyor.
Şehir hatlarıyla vapur gezileri
Tarihi Moda İskelesi kalkışlı üç farklı sefer var. İlki Cumartesi-Pazar ve bayram günleri yapılan Boğazda Balık Keyfi seferi. Vapur Moda'dan 10:40'ta ayrılıyor. Mehtaplı Geceler gezisi sadece cumartesi akşamı var. Haftasonları ve bayram günleri yapılan poyraz gezisi ise deniz keyfi ve piknik yapmak isteyenler için. Moda'dan kalkış 09:15, Poyraz'dan geri dönüş 19:00. Eminönü kalkışlı boğaz gezisi hergün yapılıyor. Daha çok turistlerin tercih ettiği gezinin saatleri 10:35, 12:00 ve 13:35. Tüm gezilerin fiyatı 4 milyon lira.