Kurabiye Sokak
Kurabiye Sokak'ta her kesimden insana, çeşitli lezzetleri sunan bir çok lokanta var. Genel olarak iki farklı, hatta zıt lezzet anlayışı hakim sokağa: Geleneksel et yemeklereyile, modern vejetaryen mutfağı.
Kurabiye Sokak, İstiklal Caddesi'nin sağ koldaki iki geniş sokağını (Mis ve Zambak) birbirine bağlıyor. Caddeye paralel uzanan bu sokağın ortasından Bekár Sokak diklemesine geçiyor ve İstiklal Caddesi'nden Tarlabaşı'na iniyor.
Sokağın ilk göze çarpan görüntüsü kaldırımlara, yolun ortasına park edilmiş otomobiller, kamyonetler. Trafiğe açık az sayıda sokaktan biri olması ilk bakışta burasının bir lokantalar sokağı olduğunun görülmesini engelliyor.
Kurabiye Sokak'ta her kesimden insana, çeşitli lezzetleri sunan birçok lokanta var. Genel olarak iki farklı, hatta zıt lezzet anlayışı hakim sokağa: Geleneksel et yemekleriyle, modern vejetaryen mutfak.
Sokağa, değişimin başladığı Zambak Sokak tarafından giriyoruz. Sağ köşede Deep var. Şarap menüsü iddialı. 80 çeşit şarapları var. 11.00-02.00 saatleri arasında hizmet veren Deep'te Türk ve Fransız yemekleri üç Bolulu aşçının elinden çıkıyor.
Köfteci Hüseyin
Yanında Coffinet. Yeni kuşak mekánların en eskisi. 10 yıllık bir geçmişi var. Lebon ve Markiz pastaneleri kapandıktan sonra espresso, capuccino servisi yapan en eski cafe. Espressosu çok iddialı. Bursa'dan kahve içmeye gelen varmış. Kahvenin yanında ev yapımı pasta ve kurabiyeler veriliyor. Alkollü dondurma kokteyleri ve kuplar da tatlılar listesinde.
Karşı kaldırımda sokağın en eski vejetaryen lokantası Zencefil var. Chescake'i ve içine nane yaprağı atılmış limonatası meşhur. Lazanyası ve sebzeli tartları da müdavimlerince tavsiye ediliyor.
Sol koldan devam ediyoruz. Fitaş sinemalarının arka duvarı oldukça uzun bir yer kaplıyor. Karşısında kiralanmayı bekleyen, yeni onarılmış eski tip üç katlı bir apartman ve boş bir arsayı gizleyen resimli bir duvar.
Fitaş'ı geçince sokağın en eski lokantacısı Köfteci Hüseyin var. 17 yıldır burda. Müşterilerini sorduğumuzda ‘‘Vakko personeli olduğu gibi buraya gelir’’ diyor. Hüseyin Bey buraya ilk geldiğinde de sokakta lokantaların sayısı oldukça fazlaymış. Yeni komşularla aranız nasıl diye soruyoruz. ‘‘İyi arkadaşız. Zencefil'in iyi müşterisi var. Turistler gelip onları soruyor. Bir turist rehberine girmişler. Bizi de yazdırmışlar galiba, bize de geliyorlar’’ diyor. Buna karşın birlikte çalıştığı yeğeni ‘‘Onların müşterileri paralı. Evde köfte yiyip, dışarda imaj olsun diye vejetaryen takılıyorlar’’ diye hafif bir dokundurma yapmadan edemiyor.
Köfteci Hüseyin'in bitişiğinde iki yıldır bir başka vejetaryen lokantası, Parsifal yer alıyor. 11.00-23.00 arası açık lokantanın öğle müşterilerini çevrede çalışanlar oluşturuyor. Akşamları daha çok üniversite öğrencileri geliyor.
Karşı kaldırımda öğle saatleri olduğu için henüz hareketlenmemiş Madımak Ocakbaşı var. Cine 5 hizmetinin mevcudiyeti, fosforlu harflerle futbol hastalarına duyurulmuş. Yanında da tipik bir esnaf lokantası olan Alaban Lezzet Lokantası. Yan tarafta, Bekár Sokak'ın köşesinde eski tip büyük bir apartman onarım halinde. Onun karşısında bir berber, elektrikçi, 48 numaralı ganyan bayii ve As Hotel var. O da sokağın en eskilerinden, 30 yıllık bir geçmişi var.
Neriman Köksal kalırdı
Sağ kolda Bekár Sokak'ın diğer köşesinde Özgür Kafeterya yer alıyor. Spesiyalitesi Mersin'in ünlü et yemeği tantuni. Kavurmadan daha küçük kesilmiş et ve yağ parçaları yağda kızartılıyor, sonra yeşillik, domates ve isteyene çok acı turşu ile ince ve küçük dürümler hazırlanıyor. Üst kat komşuları yeni tarz kafelerden Cafe Frappe. İsmini Fransızlar’ın buzlu kahvesinden alıyor ve tabiki müşterilerine frappe ikram ediyor.
Sağ kolda Bekár Sokak'ı geçtikten sonra büyük olduğu kadar eski ve isimsiz ahşap bir işhanı var. İki tarafında kovboy çizmeleri resmedilmiş Hasip yazılı yepyeni beyaz bir tabela, birinci katın kirli cephesine tutturulmuş, binayla zıtlık içinde sallanıyor. Eski binanın önü öğleleri hurdacıların buluşma yeri. Demir yüklü üç tekerli arabalar bir kenara bırakılmış, 6-7 hurdacı eski işhanının gölgesinde dinlenip sohbet ediyorlar.
Karşılarında Kirvem Ocakbaşı ve Karadeniz Et Lokantası bulunuyor. Müşterileri hurdacıların yanısıra, iş hanında çeşili işlerde çalışanlar, muhasebeciler, pavyoncular. Sokağın haberini yaptığımızı söyleyince kapıya en yakın masada pilav üstü kuru yemekte olan bir yaşlıyı gösteriyorlar: ‘‘Sokağın en eskisi o. Ona sor’’.
Zeynel Abidin Bakkaloğlu 83 yaşında. 30 yıldır bu sokakta. Baba mesleği kunduracılık yapıyormuş, birkaç senedir bırakmış. Ama yine de gidip geliyor, ufak tefek şeylere yardım ediyor. Tabelasını gördüğümüz Hasip çizmelerini yapıyorlar. Eski handa üç tane ayakkabı atölyesi kalmış. Zaten damatları esas üretimi Güngören'de kurdukları bir fabrikaya taşımışlar. Burada sadece çizme yapıyorlarmış. ‘‘İlk geldiğinizde sokakta bu kadar çok lokanta var mıydı?’’ diye soruyoruz. ‘‘Hayır. Çok otel vardı ama’’ diyor. Artistler kalırmış burdaki otellerde. Neriman Köksal ilk meşhur olduğu dönemlerde buralarda kalırmış. Hürriyet'te çalıştığımızı öğrenince, neşeyle Erol Simavi ve çocuklarına babasıyla birlikte ayakkabı yaptığını anlatıyor.