Kışın ortasında yazı yaşamak isteyenlere özel! Üstelik vizesiz…
Bakir bir güzellik, dalış için harika yerler, ilginç kuş ve tropikal balık türlerini görmek istiyorsanız Seyşeller doğru adres... Seyşelle'e gitmek için vizeye gerek yok hatta Hint Okyanusu'nda yer alan ve Ekvatorda olan bu güzel ada her daim sıcacık... Kışın ortasında yazı yaşamak istiyorsanız burası tam size göre... Hatta Şeyseller çocuklar için de güzel bir seçenek... İşte size Seyşeller gezi rehberi…
İstanbul’dan direkt uçuşun açılması ile son zamanlarda adından daha çok söz edilir olan Seyşeller’e gitmek oldukça kolay.
Yaklaşık sekiz saat süren uçuşun ardından adaya varmış oluyorsunuz. İndiğinizde tekrar başka bir uçağa binmeniz gerekmiyor. Tek yapmanız gereken havaalanının önünde bekleyen taksilere binip otelinize gitmek. Veya otelinizin sağlayacağı transferi de kullanabilirsiniz. Havaalanı şehrin tam ortasında olduğu için her yere çok yakın. Bu da bir avantaj… Seyşeller vize istemediği için bir de vize masrafları ile uğraşmamış oluyorsunuz. Hint okyanusunda yer alan ve Ekvator’da olan bu güzel ada her daim sıcacık. Kışın ortasında yazı yaşamak istenler için şu an tam zamanı!
Tropikal bir ada olan Mahe için tabii ki en güzel mevsimi diye ayırabileceğimiz ayları var ama genel olarak her daim güneşli, pırıl pırıl bir hava ile karşılaşacağınızdan emin olabilirsiniz.
Ara sıra yağan tropikal yağmurlar çok kısa sürüyor. Biz ocak ayını tercih ettik ve harika bir hava ile karşılaştık. Bu dönemde yağmurlar daha sık görülebiliyormuş ama kısa sürdüğü için göze batmıyor. Hatta bence romantik oluyor. Sadece deniz biraz dalgalıydı. Normalde, mart ayından temmuz ayına kadar deniz dümdüz, çarşaf gibi olurmuş.
Doğasının güzelliğine inanamayacağınız bu adanın her köşesi yemyeşil. Çeşit çeşit, daha önce hiç bir yerde görmediğim değişik ağaçlar vardı. Doğasını Tayland’a benzettim aslında. Sanırım Ekvator bölgesinde olan ormanlarda aynı ağaçlar yetiştiği için. Seyşeller çok temiz bir ada… Zararlı bitkiler, salgın hastalıklar, zehirli haşereler yok. O yüzden giderken herhangi bir aşı yaptırmanız gerekmiyor. Bebek ve çocuklar için de geçerli.
Konaklama işine gelecek olursak…
Bir ok seçenek var aslında. Otel fiyatlarının uygun olanları da var, pahalı olanları da… Seçim size kalmış. Yalnız seçeceğiniz odaya göre değişkenlik gösterebiliyor. Çünkü çoğu otel ormanlık alanların yamaçlarında yer alıyor ve hepsinin sahili var. Eğer manzaralı bir villa tercih ederseniz fiyatlar hemen artıyor. Standart oda fiyatları ise çok daha uygun…
Denizin turkuaz mavisinin bin bir tonuna rastladığınızda şaşırmayın. Bazen havuzla denizin rengini ayırt etmekte zorlandım. Normalde dalgalı deniz bulanık olur ama Seyşeller’de pırıl pırıldı. O kadar berrak bir su ki; yüzen balıkları bile görebiliyorsunuz. Kumsalları ise bembeyaz incecik kumlu, yürüdüğünüzde pamuk gibi hissediyorsunuz. Hava biraz nemli olduğu için öğlen sıcağına maruz kalmamanızı öneririm.
Çocuklar için harika bir seçenek!
8 saatlik yolculuk gözünüzde büyümesin. Temiz havası, pırıl pırıl denizi, masalsı kumsalları ve çok lezzetli deniz ürünleri ile çocuklarınızla harika vakit geçireceğinizden eminim. Tek dikkat etmeniz gereken nokta; bir sıcak bir soğuğa maruz kalınca hastalanmamanız. Malum her yerde klima var.
“Otel dışında ne yapılır, nerelere gidilir?” derseniz eğer; açıkçası oteldeki konfor, sahil ve yemekler o kadar güzel oluyor ki, insanın dışarıya adım atası gelmiyor. Zaten nüfusu 19 bin olan bu minik adada yapılacak pek bir aktivite yok. Harika sahilleri ziyaret edip manzaraların keyfini çıkartabilirsiniz, yöresel yemeklerini tatmak için şehir merkezindeki restoranları ziyaret edebilirsiniz.
Toplu taşıma olanağı gelişmemiş. Yerliler genelde arabaları ve ya motosikletleri ile ulaşımlarını sağlıyor. Taksileri çoğunlukla turistler kullandığı için fiyatlar biraz pahalı. Aslında Seyşeller hem balayı çiftlerine önerebileceğim harika bir rota hem de bizim gibi çocuklu ailelere önerebileceğim eğlenceli, huzur dolu bir ada…
Fotoğraflar: Zeynep Zor
Dünyanın en berrak gölü!