GeriSeyahat Keşmir’e gitmek, tabuları yıkmak demek
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Keşmir’e gitmek, tabuları yıkmak demek

Keşmir’e gitmek, tabuları yıkmak demek

Selda Sefer’in gezgin olma hikayesi çok ilginç. Eczacılık eğitimi almış ama halıcılıkla uğraşırken 17 Ağustos depremi olmuş. Depremden kısa bir süre sonra ‘Ben bunları şimdi yapmazsam ne zaman yapacağım’ diye paniğe kapılmış ve işi gücü bırakıp yollara vurmuş kendini. Üstelik bunu yaptığında 35 yaşındaymış. Yani birçok insanın kendini bir yerlere sabitleme çabasında olduğu yaşta. Kendine seyahat acentesi olarak Fest Travel’ı seçmiş, üç senedir köşe bucak dolaşıp duruyor onlarla.

Selda Sefer’le Hindistan’ın Keşmir eyaletinden döner dönmez konuştuk. Keşmir problemli bölge olduğu ve hálá rehber kitaplarda ‘Gitmeyin’ dendiği için, bu geziyi ‘bir gezginin gerçek başarısı’ olarak adlandırıyor.

Son çıktığınız yolculuk doğanın içinde olmakla eş gibi bir şey anladığım kadarıyla. Kimler gidiyor bu tura?

- Hindistan’ın Keşmir eyaletine, Sikkim ve Darjeeling’e gittik. Bu turda doğayla iç içe olmak isteyenler de var, Kançenconga dağının kutsal tepelerini görmek isteyenler de. Ben Hindistan’da Hinduların daha çok olduğu bölgeleri daha çok seviyorum. Zaten Keşmir’e gitmek, tabuları yıkmak demek. Çünkü Keşmir hálá tehlikeli görülüyor. Bu yüzden kimse gitmiyor. Oysa Keşmir kadar güzel bir eyalet yok Hindistan’da. Bu kadar karışıklığın içinde Srinagar gibi bir şehrin olması, bile bir mucize gibiydi benim için.

Neler gördünüz Srinagar’da?

- Orası Jamu-Keşmir eyaletinin yazlık başkenti. Göllerin arasına kurulmuş, hayatın çoğu göldeki tekne evlerde geçiyor. Burası Hindistan yönetimi altında ve inanılmaz bir sıkıyönetim var. Şehirde 300 bin asker olduğu söyleniyor,
/images/100/0x0/55eb2bfef018fbb8f8affb4e
her saniye gözetim altındasınız. Halkın üçte ikisi Müslüman. Sokaklarda birçok yerde Humeyni resimleri gördüm. Kadınların çoğu çarşafla, burkayla dolaşıyor. Şehrin tam orasından nehir geçiyor. İki taraf birbirine derme çatma sekiz köprüyle bağlı. Şehrin ahşap ağırlıklı bir mimarisi var. Camileri çok değişik ve çok sayıda bağ bahçesi var.

Eski bahçeler mi bunlar?

- Moğol döneminde 777 tane bahçe varmış, şimdi sadece 3-4 tanesi kalmış. Biz bunlardan Şalimar’ı, Neşet Bağ’ı ve Çeşme-i Şayi’yi gördük. En çok Neşet Bağ’ı sevdim ben. Bir bahçe düşünün, dağlarla gölün arasına sıkışmış. Muhteşem bir manzara... Moğol hükümdarı Cihangir o göllerin sabahki sisli puslu haline hartan kalmış. Sonra da Srinagar’ı yazlık merkez yapmış. Srinagar’da göl çok; Dal Gölü var, Nageen Gölü var. Nageen daha sessiz, huzur dolu. Şikara dedikleri, içi rengarenk teknelerle gölde dolaşmak çok keyifli. Srinagar’da İsa’nın türbesini de gördük.

İsa’nın türbesi ve Hindistan? Nasıl yani?

- Söylentiye göre İsa oraya gitmiş ve 80 yaşında orada ölmüş. Hatta orada gömülüymüş.

BUDİZM SANATININ EN İYİ ÖRNEKLERİ

Sanchi’den çok etkilenmenizin sebebi neydi?

- Dünyanın en eski stupalarından biri orada. Stupalar Buda’nın kutsal emanetlerinin üzerine yapılmış anıtsal yapılar. Yuvarlak bir formları var. Üzerlerinde taşa dantel gibi işlenmiş, Buda’ya ait öyküler resmedilmiş. Hindistan’daki en iyi Budizm sanatına ait örnek olarak gösteriliyor. Bir de, gerçek olup olmadığı bilinmeyen Buda’ya ait öykülerin gerçekliğini kanıtlıyor.

Keşmir’in diğer eyaletlerden farkı ne?

- Afganistan veya Pakistan’a geldim zannediyorsunuz başta. Mimariden sokaktaki yaşama kadar farklı. Dantel gibi işlenmiş ahşap işçiliği var. Oradaki İslamiyet anlayışı çok farklı, çok radikaller. Turistlere pek sıcak bakmıyorlar. Safran tarlaları çok önemli ama güvenlik yüzünden göremedik.

Sikkim nasıldı?

- Sikkim’de havaalanından şehre gidene kadar inanılmaz yükseklikte ağaçlar ve ormanlar görüyorsunuz, yanınızdan nehirler akıyor. Ağaçların üzerinde ‘çevreyi temiz tutun; gürültü yapmayın, hayvanlar korkabilir; hayvanların karşıdan karşıya geçmesine izin verin; çevre kirliliğinden uzak durun’ şeklinde uyarılar var. İnanılmaz bir çevre bilinci var. Yoldaki kakule ve pirinç tarlaları çok güzel bir görüntü oluşturuyor. Sikkim, Tibet Budizm’i için çok önemli. Dharma Chakra Budizm merkezi burada, bir de Tibetoloji merkezi var. Sikkim’de çok önemli üç manastır gördük. Biri Rumtek manastırı. Budist’seniz bile girmeniz zor buraya.

Darjeeling de benzer bir çevreye mi sahipti?

- Darjeeling de bol tabiat kokladığınız bir yer. Her taraf çay tarlası, yemyeşil. Darjeeling’i gördüm demek için orayı yaşamanız lazım. Vakit ayırmazsanız görmemiş sayılırsınız. Oxford diye bir kitapçısı var, mutlaka gitmeniz lazım. Kaldığımız otel çok eski ve çok özeldi, ismi Windamere. Aristokrat İngilizlerin zamanında nasıl yaşadığı görüyorsunuz orada. Beş çayı ritüeli devam ediyor, odalarda şömine var, gece gelip yakıyorlar.

KAPLAN TEPESİNDE GÜNEŞİN DOĞUŞU

Darjeeling civarında ne gördünüz?

- Kançenconga tepesi çok kutsal. Oradan güneşin doğuşunu seyretmek çok güzel. Pelling’de (Pemayangtse) kaldığım otelde sabah kapıyı açıp da Kançenconga’yı karşımda görmek muhteşemdi. Dünyanın en yüksek üçüncü tepesi zaten. Güneşin doğuşunu görmek için Kaplan Tepesi’ne (Tiger Hill) sabah turları yapılıyor. 2 bin 590 metrede, sabah 4.30’da çıkıyorsunuz yukarı. Oradan bütün Himalaya sıradağları gözüküyor. Yüzlerce insanla birlikte tırmandık, çok yorucuydu. Ama değdi, çünkü Kançenconga, ‘Budizm’in beş cevherini taşıyan karlar’ anlamına geliyor. Bunlar; tuz, turkuvaz, tahıllar, gizli silahlar (inanç) ve Budizm’in teorisi. Mistik bir tecrübeydi o.

Bu turda UNESCO’nun Dünya Mirası listesine giren yerlere gittiniz. Nereleri bunlar?

- Gum’da çok güzel bir müze var. 1881’de açılmış. Diğerleri Sanchi’nin Budacı anıtları, yani eski stupalar, toranalar ve manastırlar. İkisi de, Bimbetka Kaya Oyma yerleşimi ve Darjeeling-Himalaya oyuncak treni. Bimbetka’da kaya resimleri 5 ila 12 bin sene önceye ait deniyor. Kapıdaki yazıya bakarsanız, 100 bin senelik! Çok güzel resimler var, bakıp bakıp ‘Aa şuna ne kadar benziyor’ falan diyorsunuz. Bir tanesi Don Kişot’a benziyor mesela, bir de Matrix filmindeki adama benzeyeni var.

Başka nereleri gördünüz?

- Gvalior ve Orça çok hoşuma gitti. Gvalior, Sikkim’den sonra geldiğinizde ‘Gerçek Hindistan’a geldim’ dediğiniz yer. Sikkim’de çekik gözlü insanlar var, Keşmir zaten anlattığım gibi. Burası tipik Hindistan; sokakta Hindular, her yer rengarenk... Orça bir ortaçağ şehri. Yapılar çok güzel. Çok da huzurlu bir yer.

SUYUN ÜSTÜNDE YAŞANAN HAYATLAR

Hindistan’daki seyyar satıcıların azmi inanılmaz. Srinagar’da göldeki tekne evde kaldığımız gecenin sabahında güneşin doğuşunu seyretmek için kapıyı açtığımda karşımda bir satıcı duruyordu. Saat altı, adam çok güzel gümüşlerim var diyor... Bu adamlar tekne-evlerin üzerinde yatıyormuş. Yan teknede ciddi ciddi alışveriş yapıyorlardı. Onların en hoşuma gideni çiçek satan tekne oldu. Bize acayip geliyor ama orada hayat gölün üzerinde yaşanıyor. Evler, dükkanlar, ticaret suyun üstünde. Kasap, manav bile orada. Gölde oluşturdukları adacıklarda sebze meyve bile yetiştiriyorlar. Çok özel insanlar bunlar.

En sevdiği 5 yer

Hindistan Kamboçya Laos Bhutan

Endonezya

seyahatte ne okuyor

Rehber kitap, roman ve gittiği ülkenin İngilizce gazete ve dergilerini.

ne dinliyor

iPod’suz yola çıkmıyor. Etnik müzik en sevdiği. Gittiği yerde oranın müziklerini dinliyor.

ne yiyor, ne içiyor

Midesine dokunsa veya yenmesi zor olsa bile o ülkeye ait her şeyi deniyor.

ne giyiyor

Hava sıcak bile olsa kot pantolon giyiyor. Fotoğraf çektiği için yerlere oturduğunda veya yattığında işe yarıyor. Bir de Birkenstock terliklerinden vazgeçemiyor.

nerede kalıyor

Tek başına seyahat ediyorsa butik otellerde, turlarda ise önceden belirlenen yerlerde. Geçmişi olan mekanları seviyor; sadece yatmadan yatmaya gitmiyor, otelde vakit geçirmeyi de seviyor.

neyle seyahat ediyor

Tren ve otobüsle.

kimle seyahat ediyor

Gerçekten gezgin olan, gittiği yerin farkına varan, meraklı insanlarla seyahatten zevk alıyor. Bir de, bir Van turunda arkadaş olduğu grubuyla.

çantasının olmazsa olmazları!..

Fotoğraf makinesi, günlük, kalem, iPod, lens temizleyicisi, ıslak mendil.
False