‘Kendini Koruyan Mahalle’ye yolculuk...
Rize Çamlıhemşin’in Çinçiva (Şenyuva) Köyü’nün Çulina Mahallesi’nde ‘Kendini Koruyan Mahalle’ adıyla yeni bir yaşam alanı kuruldu. Sadece teleferikle ya da eski bir patikadan ulaşılan mahalledeki üç bungalovdan birinde konaklamak ve yıllar öncesinin bozulmamış yayla kültürünü yaşamak mümkün.
Uzun ve yorucu dik patikalardan geçip yaylaya ulaşmanın hazzı ancak doğayı çok seven bir insanın yaşayabileceği bir duygu. Bizler, çocukken sekiz saatlik yürüyüşlerin sonunda varırdık hedefimize ve üç ay boyunca ineklerimizle yaylamızda bambaşka bir hayat yaşardık.
Bu süre bazı yaylalar için 12-13 saati bulurdu. Bizim köyümüzden yaylaya giden yol Habak Köyü, Ortan Köyü ve Çinçiva-Çulina Mahallesi’nin yoluyla birleştiğinden göç zamanlarında o patikalar hiç yolcusuz kalmazdı. Günümüzde bunları yaşamak ve yaşatmak artık imkân dahilinde değil ama bazı şeyler halen korunuyor ve yaşatılıyor. Çinçiva Köyü’nün Çulina Mahallesi de işte o korunan yerlerden biri.
400 METRELİK TELEFERİK
Metin Akıncı, Çamlıhemşin’in Çinçiva (Şenyuva) Köyü’nden. Mahallesinin adı Çulina ama o ‘Kendini Koruyan Mahalle’ diyor. Çünkü ulaşımı tamamen kendi tasarladığı ve uyguladığı, insan taşıyan bir kabinle sağlıyor. Hem de 400 metre yüksekten. Akıncı “Özünde, bu coğrafyada herhangi bir yere araç yolu girmiyorsa, o mahalle ya da köy kendini korumuş sayılır. Buranın eski adı Çulina, yolumuz yok. Bu nedenle ‘Kendini Koruyan Mahalle’ ismini verdik” diyor ve ekliyor:
“Buraya araba yolu yapmadan, doğasını bozmadan nasıl ulaşım sağlayacağımızı kafamızda tarttık, bunun da en iyi yolunun teleferik olduğuna karar verdik. Daha evvel teleferikle ilgili biraz tecrübem vardı. ‘Eğer yük taşıyorsa, neden insan taşımasın’ diye düşündüm. Önce nereden çekeceğime karar verdim, normalde rampa aşağı risk arz ediyor. Burada yatay tutunca bir güvenlik sağlıyorsun. Kendi ellerimle yaptım, 10 yıldır da çalışıyor. Dere tabanından yüksekliği 400 metre.”
Teleferiğe bindiğinizde, içinizi tuhaf bir boşluk hissi kaplıyor önce... Ancak bir buçuk dakika süren seyahatte ormanın derinliklerindeki ormangüllerinin yanı sıra ladinleri, kızılağaçları, kestaneleri, gürgenleri izlemek, etraftaki köyün diğer mahallelerine bakıp evlerin doğanın görkemi karşısında ne kadar küçük kaldığını fark etmek, yaylanın bir zamanlar ulaşılmaz gibi görünen tepelerini seyretmek, vadi tabanındaki şelalenin ne kadar güzel döküldüğüne tanıklık etmek yazıyla anlatılamayacak derecede güzel ve heyecanlı.
Yolculuğun sonunda konaklayacağınız yere ulaşıyorsunuz ki o da bir başka güzellik.
Metin Akıncı, burada konuklarına özel bir dünya hazırlamış. Hiçbir şey standart değil. İsterseniz Akıncı ile birlikte değirmende mısır öğütebiliyorsunuz ya da zümrüt yeşili manzarayı hiçbir şey yapmadan izleyebiliyorsunuz.
Orada uyanmak, patikalarından yürümek, tavukların yumurtalarını toplamak bungalovlarda konaklayanların yapabileceği birkaç aktivite. Ayrıca bağdan, bahçeden tazecik sebze-meyve toplamak ve bunun için de yine teleferiği kullanmak serbest. Akıncı’nın en büyük derdi, mahalleye yol yapmak istenmesi. Yolun yayladaki tüm dengeyi bozacağından endişeli haklı olarak.
ÜÇ BUNGALOVLA COĞRAFYAYA ÖZEL DENEYİM
Gurbete giderken yaylaya dönme fikri her zaman aklında olmuş Metin Akıncı’nın. Birçok kişinin de gurbete bu düşünceyle gittiğini ama çoğunun dönemediğini belirten Akıncı, 2012’de dönüp eviyle birlikte tamamen ustalığı, işçiliği, çıraklığı, ameleliği kendine ait, biri gürgen ağacında toplam üç adet de bungalov yapmış. Köye kayıtlı dört hane olsa da bir tek Akıncı ve ailesi yaşıyor. Haftada bir aşağıya inip alışveriş yapıyor. Bungalovlarda toplam 10 kişi kalabiliyor. Sabah kahvaltısı ve akşam yemeğinde yörenin ürünleriyle hazırlananlar sunuluyor konuklara. Uzun süreli konaklayanlara yayla turu da düzenliyor Akıncı.