Kendine çeken gösterişli güzellik..
Bandırma’dan sonra Edincik ilçesini geçince Gönen sapağına geliyorsunuz. Yol bir düzlüğün içine düşüyor. Sonra tepeye tırmanınca Biga ovası ve koylar gözüküyor... Koylarda tatil kentleri var. Tahirova’nın meyveliklerini geçince ilerde Türkiye’nin en eski tatil kentlerinden birisi, Denizkent çıkıyor karşımıza ve Biga Ovası’nın ortasından, güzelim tarlaların arasından geçerek giriyoruz ilçeye.
Marmara’nın en hızlı büyüyen ilçesi Biga... Köylerde tarım ve hayvancılık çok gelişmiş. Bir de turizm var her geçen gün büyüyen. Kumkent, Akant gibi kıyıya dizili güzel tatil kentleri var... Genellikle İstanbul ve Ankara’dan gelenler yaz tatillerini buralarda geçiriyor. Çok mutlular, çok güzel bir hava var, köylerden gelen taze ürünler çok güzel ve ekonomik.
Evliya Çelebi’ye göre Biga’nın ilk fatihi Sultan Alaaddin beylerinden Boyboğa olduğu için Biga’nın tarihteki adı değiştirilerek Boğa şehri diye anılmış bir süre. Bolluk bereket ise o günden bu yana değişmemiş. Biga’da çarşamba günleri pazar kuruluyor. Bu yöredeki pazarları herkesin gezmesini öneririm. Köylerden inen kadınlar tezgâhlarının başında ürettiklerini onurla pazarlıyor. Her şey çok taze ve güzel... Gittiğinizde köyleri de mutlaka dolaşın. Köyler çok canlı. Herkes işinde gücünde. Özellikle Işıkeli Köyü’ne hayran kaldım. Bir tepenin üstünde kurulu ve önünde taraçalar var. Fotoğraflarını çekerken çok mutlu oldum. Kayanın üstündeki Işıkeli’nden yayılan bir mutluluktu. Köylerin yolları güzel...
Biga’dan ayrılmadan önce mutlaka Balıkkaya Tepesi’ne çıkmalısınız. Bütün kent ve yakın köylerin manzarası önünüzde olacak. Burada bir semaver çayı içebilirsiniz kent akşamını seyre dalarak...Kemer de Biga’nın çok özel tatil beldelerinden bir diğeri... Denizi berrak ve yüzmek için çok güzel. Buradan günbatımını izlemek de oldukça etkileyici. Kemer aynı zamanda tarihi dokusuyla da önemli bir belde... Kazılara halen yoğun bir şekilde devam ediliyor. MÖ 709 yılında kurulan Parion Antik Kenti’nde Helenistik ve Roma devri eserleri bulunuyor. Kemer’in girişindeki su kemerleri de ayakta! Yine buradaki tiyatro da görülmesi gereken önemli eserlerden... Biga sağlık turizminde de giderek daha önemli bir yer ediniyor. Yeşilliğin içindeki Kırkgeçit termal tesisleri suyun şifasından faydalanmak için iyi bir adres.
Karabiga’ya uğramadan dönme
Burada uğranılması gereken bir diğer güzellik ise Karabiga. Müthiş doğal güzelliği ve tarihi kalıntıları olan bir belde Karabiga... İncecik Tarım alanlarının arasından geçen bir yoldan gidiliyor. Biga’ya 20 kilometre uzaklıkta... Küçük bir balıkçı beldesi! Güzel bir limanı var. Birçok insan balıkçılık yaparak yaşamını sürdürüyor halen. Belde çıkışında kadınlar hamamı plajı var. Biraz ilerisinde de Priapos Kalesi’nin kalıntıları... Bölgede etkili bir kazı ne yazık ki yapılmamış. Priapos’un MÖ 7. yüzyılda Milet koloni kenti olarak kurulduğu yazılıyor. Deniz kıyısında güzel balık lokantaları var. Hatta limanda sardAlyenizi alıyorsunuz, size bir de mangal veriyorlar ve bir köşeye çekilip balığınızı pişirip yiyorsunuz. Çok lezzetli geliyor insana.
Bigalı son kispet ustası
Bigalı çok tanınmış insanlar var ancak çok özel bir sanat adamı var burada. 63 yıldır pehlivanlar için kispet dikiyor. 2013 yılında UNESCO tarafından ‘Yaşayan İnsan Hazineleri’ arasına seçilmiş... Bütün büyük yağlıgüreş ustaları onun kispetlerini giymişler. Tarık Akan da o meşhur filminde gelip İrfan Şahin’e kispet yaptırmış. Yol kıyısında bir mekânı var. Müze gibi... Bütün çalışmalarının fotoğrafları ve kispetler yer alıyor. Halen 75 yaşında ama yine kispet dikiyor. Onun için özel bir kitap yapılmış.