GeriSeyahat Karayipler’deki küçük Amsterdam
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Karayipler’deki küçük Amsterdam

Karayipler’deki küçük Amsterdam

Hollanda Antilleri’nin en büyük ve en kalabalık adası Curaçao. ABC Adaları’nın ‘C’si. Aruba, Bonaire ve bölgenin diğer adalarıyla karşılaştırıldığında çok daha Avrupalı. Gitmek için pek çok neden var: Tropik doğası, rengârenk denizi, kumarhaneleri, vergisiz alışveriş fırsatı...

Willemstad, Curaçao’nun başkenti. 2010’da Hollanda Antilleri dağılıncaya kadar bölgesel başkentliği de elinde tutuyormuş. Şehirde dükkânlar alışveriş tutkunlarının, kumarhaneler ise heyecan arayanların akınına uğruyor. Pastel renklere boyanmış kırmızı damlı evler bir çocuk tiyatrosu dekorunu andırıyor. Willemstad ve doğal limanı UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmış. Kısaca Curaçao’da alışveriş ve kumara ilaveten kültürel detaylar plajların önüne geçiyor.

Tramvayla turlayın

Karayipler’deki küçük Amsterdam

Şehri gezmek için yapılacak ilk şey bir tramvaya binmek. Böylece bir fikir edinebilir ve daha detaylı görmek isteyeceğiniz yerleri de saptamış olursunuz. Willemstad iki bölümden oluşuyor: Punda ve Otrabanda. Birbirlerinden aralarından geçen bir kanalla ayrılıyorlar. Punda’da eski günleri, Hollanda mimarisini ve dolayısıyla daha tarihi bir atmosferi bulabilirsiniz. Görenlerin Latin Amerika’ya benzettiği Otrabanda ise bugünün ve yeninin temsilcisi. Birbirine uzaktan bakan şehrin iki bölümünü Kraliçe Emma Köprüsü birleştiriyor. Dubalar üzerindeki köprü günün belli saatlerinde gemilerin geçişine olanak sağlamak için kaldırılıyor. Sömürge günlerine ait mimariyi hatırlatan evleri köprüden seyretmeyi unutmayın. Karayipler’de görebileceğiniz en ilginç görüntülerden biriyle karşılaşacaksınız. Kendisini hemen belli eden Hollanda mimarisinin kuvvetli izleri şehri gezenlere Amsterdam’dan bir tablo sunuyor sanki. İki yakayı bağlayan iki köprü daha var kanalda. Günümüzde trafik daha 1974’te tamamlanan ve daha yüksek olan Kraliçe Juliana Köprüsü’nü kullanırken, Kraliçe Wilhelmina Köprüsü artık pek kullanılmıyor.

Kanalda kurulan ‘Yüzen Pazar’ mutlaka görülmeli. Venezüella, Kolombiya ya da Batı Hint Adaları’ndan gelen mallar burada alıcısıyla buluşuyor. Sebze ve meyve de dahil olmak üzere yok yok.

Müzelerden müze beğen

Willemstad müze meraklılarını da mutlu eden bir şehir. 19’uncu yüzyıla ait harap haldeki bir binanın elden geçirilmesiyle oluşturulan Kura Hulanda Müzesi, (www.kurahulanda.com) Karayipler’deki en büyük müzelerden biri. Kraliçe Emma Köprüsü’nü geçtiğinizde varacağınız Curaçao Müzesi’ne (www.thecuracaomuseum.com) 19’uncu yüzyıl ortalarında askeri hastane olarak inşa edilen bina ev sahipliği yapıyor. Şehirdeki bir diğer müze ise milattan yüzlerce yıl önce adaya yerleşenlerin hikâyelerinden başlayarak günümüze kadar tarihin anlatıldığı Curaçao Denizcilik Müzesi (www.curacaomaritime.com). 17’nci yüzyılın ortasında adaya gelen ilk Museviler ise yaptıkları mezarlığa inanışlarına göre ölümsüzlüğü temsil eden ve ‘Hayat Evi’ anlamına gelen Beth Haim (www.bethhaimcuracao.com) adını vermiş.

Kıyı köşedeki sürprizler

Başkentin dışına çıktığınızda şaşırtıcı bir görüntüyle karşılaşıyorsunuz; daha bir kurak, kaktüslerin başrolde olduğu bu görüntü çöl tutkunları için kaçırılmaz bir fırsat. Antiller’e özgü divi divi ağacı ise rüzgârda saçlarını savuran bir kadın edasıyla kadrajınızda kendine özel bir yer edinecek.
Willemstad’dan yaklaşık 45 dakikalık yolculukla doğal koruma alanı Christoffel Park’a (www.christoffelpark.org) varıyorsunuz. Kaktüslerle dolu yolu aşıp varacağınız park, farklı bitki ve hayvanlara ait yaşamlardan örnekler sunuyor. Arawaklardan kalan çizimleri görebileceğiniz mağaralara nasıl ulaşabileceğinizi danışma görevlisinden öğrenebilirsiniz. Curaçao halkı doğanın kıymetini çok iyi biliyor ve onu korumak için her türlü önlemi alıyor. Bir başka koruma alanı olan Shete Boka Ulusal Parkı, Christoffel’in hemen yanında. Curaçao Sualtı Parkı ve adadaki diğer araştırma ve koruma alanları için www.carmabi.org adresini tıklayabilirsiniz.
Curaçao içki fabrikasında sadece bu adada yetişen bir tür portakaldan içki yapımını görebilir, tadabilirsiniz. 19’uncu yüzyıldan beri faaliyetini sürdüren fabrika tarihi önem taşıyor (www.curacaoliqueur.com).

Rotanızı başkentin kuzeydoğusuna çevirdiğinizde 18’inci yüzyılın sonlarında yapılan Fort Nassau’ya varırsınız. Limanın girişine hâkim tepeye kurulmuş kalenin ismi sömürgeci devletlerle birlikte değişmiş. Bugün savaş gözcülüğü görevini bırakıp lezzetli bir dünya yaratmaya soyunmuş (www.fortnassau.com). Akşam yemeklerinizden birini bu tarihi mekânda yiyebilirsiniz.

Haydi Playa’ya

Plajları ikiye ayırmışlar, büyük kumsallara ‘playa’ daha küçük ve taşlık olanlara ise ‘boca’ diyorlar. Tertemiz bir deniz ve pudra kıvamı kumsallar bölgenin klasikleri. Diğer odalardaki lüks yerine koşulları daha mütevazı. Çok miktarda denizkestanesi var, yüzerken dikkat.
Willemstad’daki plajlardan biri olan Seaquarium’un girişi ücretli. Halk arasında Mambo Beach olarak biliniyor. Yüzmek için ideal. Playa Daaibooi başkentten yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta. Girişi ücretsiz, restoran ve barında fiyatlar el yakmıyor ve son derece sakin. Snorkelle dalmayı seviyorsanız tam size göre. Yerel halkın en çok hoşlandığı plajlardan Knip Beach (Playa Kenepa Grandi). Giriş ücreti yok. Mercan kayalıklarına kadar yüzüp güneşlenebilirsiniz. Barbara Beach adanın en popüler plajlarından. Giriş ücretinin diğer plajlara göre daha yüksek olması kalabalıkları engellemiyor. Deniz, kum ve güneş üçlüsünden söz ederken Küçük Curaçao’yu (Klein Curaçao) atlamak olmaz. Curaçao’nun küçük kardeşi kendisinden sadece 10 kilometre uzakta. Yaklaşık 2 kilometrekarelik alanı ile küçücük sevimli bir ada burası. Kimse yaşamıyor adada. Bir deniz feneri, birkaç balıkçı barakası dışında bir yapı da yok zaten. El değmemiş doğası, kendisini ‘ıssız ada’ konulu bir macera filminde başrolde hissetmek isteyenler için mükemmel bir dekor oluşturuyor.

Petrolle zenginleşti

Curaçao’nun yerli halkı Arawak’lar. Adayı ilk keşfedenler 1499’da İspanyollar. Sonrası Arawaklar için pek mutlu geçmemiş, beyaz adamın katliamlarından çok azı sağ kurtulmuş. 1634, yönetimin Hollandalılara geçtiği yıl. O günden itibaren adada yaratılan Hollanda tarzı günümüze kadar sürmüş. Özellikle mimari açıdan Batı Hint Adaları içinde en öne çıkanı haline gelmiş. 1915’e kadar sessiz kendi halinde bir adayken, dünyanın en büyük rafinerisinin kurulup Güney Amerika petrolünü işlemeye başlamasıyla tam bir cazibe merkezine dönüşmüş. Dünyanın her yerinden çalışmak için göçmenler gelmiş. Toplumun çokkültürlü yapısının temelleri böylece atılmış.
Bugün savunma ve dış ilişkiler dışında kendi kendini yönetiyor Curaçao. Parası Hollanda Antilleri Florini ama Amerika ve Kanada Doları da geçiyor. Dil sorunu yaşanmıyor, çünkü ağırlıklı olarak kullanılan İngilizcenin yanı sıra İspanyolca ve Felemenkçe de konuşuluyor. Ara sıra kulağınıza tuhaf telaffuzlu kelimeler çarpabilir. Bunlar yerli Papiamento diline ait. Papiamento, Kızılderili ve Afrika dillerinden etkilenmiş.
Aslına bakarsanız bayrağı neredeyse Curaçao’nun tüm özelliklerini anlatıyor. İkiye bölünmüş mavi zemin denizi ve gökyüzünü, onları ayıran sarı çizgi ise güneşi temsil ediyor. İki yıldızdan büyüğü Curaçao’yu küçüğü ise kardeş ada olan Küçük Curaçao’yu anlatıyor. Yıldızların beş ayaklı oluşu da tesadüf değil, beş kıtadan bir şekilde buraya gelip yerleşen halkı ifade ediyor.

Nerede yenir

-Landhuis Misje
(www.landhuismisje.com)
-The Wine Cellar
(www.winecellar.an)
-L’Aldea Restaurant
(www.laldeacur.com)
-Restaurant Fishalicious
(www.fishalicious.net)

Nerede kalınır

-Marazul Dive Resort
(www.marazuldiveresort.an)
-Royal Sea Aquarium Resort (www.royalseaquariumresort.com)
-Limestone Holiday Resort (www.limestoneholiday.com)

False