Kaplan saldırısında gözünü kaybetti, hayatını bu hayvanları korumaya adadı... 'Kaplana çok kızgındım. Ormana dönüp intikam almak istedim'
Bir kaplan saldırısına uğrayıp sol gözünü yitirdi, hatta canını zor kurtardı. Ama daha sonra hayatını kaplanlara adadı. Birazdan okuyacaklarınız tam da bunu yaşamış bir insanın film gibi hikâyesi...
Bhadai Tharu, Hindistan'ın batı sınırı yakınlarında Nepal'in Bardiya bölgesinde dünyaya geldi ve kaplanlar hakkındaki hikâyeleri dinleyerek büyüdü.
Aslında Tharu'nun yaşadığı yerin çevresindeki ormanlarda çok fazla kaplan yoktu. 20'nci yüzyılın başlarında Asya kıtasında 100 binden fazla kaplan varken, Tharu'nun çocukluğunda yani 1970'lerde bu sayı 20 binlere gerilemişti.
Ama bu durum anne ve babasının Tharu'ya kaplanlarla ilgili hikâyeler anlatmasına engel olmuyordu.
KAPLAN SALDIRISINDA GÖZÜNÜ KAYBETTİ
Kaplanların ormanın kralı olduğu bir bölgeydi yaşadıkları yer ve bu büyük kedilere efsanevi özellikler atfedilmişti.
Tharu'nun dediğine göre, nadirde olsa kaplanlardan birinin köyün sınırlarından içeri girmesi, tanrıların memnuniyetsizliğinin bir işareti kabul edilirdi. Köylüler kaplanlar için "Madhwa" adı verilen küçük tapınaklar kurardı. (Tharu bu ritüelin bugün de devam ettiğini söyledi.)
Böyle bir ortamda büyüyen Tharu, kaplanların doğal yaşam alanlarını koruma fikriyle bir çevre aktivisti oldu.
Dolayısıyla 2004 yılında bir kaplanın saldırısına uğrayıp gözünü kaybettiğinde, kendini cezalandırılmış hissetti.
"ORMANA DÖNÜP KAPLANDAN İNTİKAM ALMAK İSTEDİM"
CNN'e konuşan Tharu, "Kaplana çok kızgındım. Öfkeden kuduruyordum. Hatta ormana geri dönüp kaplandan intikam alma arzusunu bile hissetmiştim" dedi.
Ancak zaman geçtikte öfkesinin hafiflediğini belirten Tharu şunları söyledi: "Zamanla cangılın kaplanın evi olduğunu ve onun bana saldırmasının tek sebebinin doğal yaşam alanına zarar verebileceğime dair korkusu olduğunu idrak ettim."
"BENİ ÖLDÜREBİLİRDİ AMA YAPMADI"
Tharu'nun saldırıya uğradığı gün, ormanda odun ve ot toplayan 100-150 kişilik bir grup vardı. Tharu'nun görevi, yaşadığı bölgedeki orman koruma girişiminin başkanı olarak bu gruba nezaret etmekti.
Tharu, "İnsanlar ormanın içine dağılmışlardı. Kaplan bir anda kendini insanlarla çevrilmiş halde bulmuştu. Kaçacak bir yol bulamıyordu. Bana saldıran kaplan korkuyordu. Beni öldürebilirdi ama yapmadı. Bunun yerine saldırıp gitti" ifadelerini kullandı.
O günden sonra Tharu kendini Nepal'in kaplanlarını korumaya ve bölgede yaşayan insanlarla yaban hayvanları arasındaki çatışmaları önlemeye adadı.
ÖNCE ORMAN BÜYÜDÜ SONRA HAYVANLAR GERİ GELDİ
Tharu'nun köyü olan Khata'nın çevresindeki topraklar, 1980'li yıllarda bomboş, ağaçsız arazilerdi. Ancak 2001 yılında toprakların idaresi yerel topluluklara devredildi. Tharu yerel halkın günlük ihtiyaçlarını karşılamak için ormana ihtiyaç duyduğunu hatırlattı.
Günümüzde Khata koridoru olarak bilinen bu bölge, Hindistan'ın Uttar Pradesh eyaletinde bulunan Katarniaghat Vahşi Yaşam Sığınağı ile Nepal'in Bardiya Milli Parkı'nı birbirine bağlıyor.
Aradan geçen sürede ormanlık alanın yüzölçümü 115 hektardan 3.800 hektara çıktı. 2021 yılında Dünya Doğayı Koruma Vakfı'nın Mükemmellik Ödülü de buraya verildi. Tharu, orman arazisi genişledikçe, kaplanlar dahil yaban hayvanlarının bölgeye geri döndüğünü de sözlerine ekledi.
BÖLGE DÖRT KAPLANIN EVİ HALİNE GELDİ
Bardiya Milli Parkı ve Khata koridoru, Nepal-Hindistan sınırı boyunca uzanan Terai Arc Peyzajı'nın bir parçası. 24.710 kilometrekarelik bölge ormanlar ve bataklıklar gibi altı koruma bölgesinden oluşuyor.
2010 yılında Nepal bölgedeki kaplanların sayısını 121'den 250'ye çıkarma hedefini koydu. Belirlenen sürenin sonunda hedef fazlasıyla aşıldı ve kaplan popülasyonu 355'e ulaştı.
Nepal merkezli Ulusal Doğa Koruma Vakfı'nın (NTNC) Bardiya şubesinde görev yapan araştırmacı Umesh Paudel, Khata koridorunun kaplanların neslinin korunmasına büyük katkı yaptığını ve kaçak avlanma sorununu tamamen ortadan kaldırdığını belirtti.
"Normalde yaban hayvanları böyle koridorları kalıcı yaşam alanı olarak görmezler" diyen Paudel, koruma çabalarından önce kaplanların bölgedeki kameralarla görüntülenmesinin çok nadir olduğunu ancak 2021 kaplan sayımında dört kaplanın kalıcı olarak Khata koridorunda yaşadığının tespit edildiğini vurguladı.
Doğaları gereği bölgelerini sahiplenen hayvanlar olan kaplanlar, rahat rahat dolaşabilmek için 150 kilometrekareye ve yaşam alanlarını sık sık değiştirmeye ihtiyaç duyuyor. Paudel koridorun kaplanların rahatça dolaşması ve gelişmesine imkân sağladığını belirtti.
KAPLANLARIN ARTMASI SALDIRILARI DA ARTIRDI
Kaplan popülasyonunun büyümesi büyük bir başarı ancak bu durum bölgede yeni bir soruna yol açıyor: İnsanlarla yaban hayvanları arasındaki çatışmalar artıyor.
Tharu'nun yaşadığına benzer kaplan saldırıları 2004 yılı için nadir olaylardı. Ancak kaplan popülasyonu arttıkça bu saldırılar da sıklaşıyor. Paudel, 2019'dan bu yana Banke ve Bardiya Milli Parklarında en az 34 ölümlü saldırı yaşandığını belirtti.
Koridorda 6.000 civarında topluluk yaşıyor. Üstelik bölgenin ortasından işlek bir karayolu geçiyor. Bütün bunlar çatışma ihtimalinin artması anlamına geliyor.
NTNC, kaplanları telekapanlarla izleyip problem çıkarması olası hayvanları belirliyor. Paudel, bir saldırının ardından kaplanın olay yerine yeniden gitme olasılığının yüksek olduğunu, bu sadece hayvanın profilini çıkarıp davranış örüntülerini analiz edebildiklerini söyledi.
"Bu kaplanların sık sık insan öldürdüğünü tespit ettiğimiz durumlarda yakalanmalarını tavsiye ediyoruz" diyen Paudel bu çalışmanın NTNC, Nepal ordusu ve milli parklardan sorumlu kurum iş birliğiyle yürütüldüğünü ifade etti.
KAPLANLARIN KÖYLERE GİRİŞİNİ ÖNLEMEK İÇİN ÇABA SARF EDİLİYOR
NTNC, kaplanları takip edip gözlemlemenin yanı sıra kaplanların yeterince yiyeceği olduğundan emin olmak için geyik popülasyonunu da takip ediyor. Bu bağlamda parkın köylerden uzak kısımlarının geyikleri çekmesi için de çalışmalar yürütülüyor. Paudel, "Bu sayede kaplanlar milli parkın içinde kalıyor ve bölgede yaşayanlarla çatışmaları en aza indiriliyor" ifadelerini kullandı.
Aynı şekilde yapay su kaynakları oluşturulması da kaplan popülasyonunun yayılmasına ve yerleşim yerlerinden uzaklaştırılmasına yardımcı oluyor.
Ancak çatışmaların tek sebebi kaplan sayısının artması değil. Paudel, "Bölgemizde yaşayanlar vahşi hayvanların yaşam alanlarına giriyor, tek başlarına ormanlarda dolaşıyor, doğal yaşam alanlarını rahatsız ediyorlar. Bu rahatsızlığın sonucunda da sık sık kaplan saldırısına uğruyorlar" dedi.
SALDIRILARA KARŞIN KAPLAN SAYISININ ARTMASI MEMNUNİYET VERİCİ
İnsanların davranışlarını etkilemenin kaplanları değiştirmekten daha kolay olduğunu da sözlerine ekleyen Paudel, bu nedenle NTNC'nin toplumsal eğitim ve güçlendirme programları düzenlediğini, saldırıları çitler ve barınaklar inşa ederek engellemeye çalıştığını belirtti.
Tharu ise insanlarla hayvanların arasındaki çatışmaların artmasına karşın, yerel toplulukların kaplan popülasyonunun artmasından memnun olduğunu söyledi.
Uç yırtıcılar olarak kaplanlar çok kritik bir tür. Bu da çevrede yaşayan toplulukların evlerini geçindirmek ve hayatta kalmak için bel bağladıkları orman ekosistemi için vazgeçilmez oldukları anlamına geliyor. Tharu, "Kaplanlar bir zamanlar tehdit altındaydı, bugün geri döndüler. Bu bizim için güzel haber" dedi.
Bölgede yaşayan topluluklara önlem almalarını öğreterek saldırıların azaltılabileceğini umduğunu da sözlerine ekleyen Tharu, "Her varlık yeryüzünde eşit haklara sahip" diye konuştu.
CNN International'ın "This conservationist lost his eye in a tiger attack — but he’s still fighting to protect the king of the jungle" başlıklı haberinden derlenmiştir.