GeriSeyahat Kaleler ve Kozan
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Kaleler ve Kozan

Kaleler ve Kozan

Adana’dan bir saat uzaklıktaki Kozan’a uğradığınızda, eşi benzeri olmayan bir manzara karşılar sizi. Dümdüz bir ova, tam ortasında arzın merkezinden dünyaya kafa tutarcasına yükselen 1000 metrelik sarp kayalıklar... Kendisi bile yeterince etkileyici iken, bu inanılmaz zirvenin tepesinde bir kalenin kalıntılarını görmek duygusunu varın siz düşünün. İnsanın aklı ermiyor doğrusu, bu insanlar oraya nasıl çıkmış, bu kaleyi nasıl yapmış? Sonra insanın aklına daha güncel bir soru geliyor: “Asıl ben tepeye nasıl çıkıp da kaleyi keşfedeceğim?”

Anamur ve İskenderun arasında uzanan sahilin payına, diğer pek çok yeri kıskandıracak kadar çok Ortaçağ kalesi düşmüş. Aralarında en ünlüleri Kızkalesi’nde bulunan iki kale. Biri kıyıda yer alırken, öbürü suyun üstünde yüzen görüntüsüyle ziyaretçiler üzerinde çöldeki serap etkisi yaratıyor. Anamur’dan geçen yolcuların kadrajına giren bir diğer etkileyici yapı ise Haçlıların Kıbrıs’ta konuşlandığı günlerden kalan bir hatıra olan Mamure Kalesi. Yılan ve Toprak kalelerini görmek içinse Antakya’ya doğru giden ana yoldan biraz içeri sapmanız gerekiyor.

ERMENİ KRALLIĞININ İKİ KALESİ

Softa ve Kozan kaleleri birbirlerine çok benziyor, buna rağmen Softa Kalesi’nin görkemli konumu, Kozan Kalesi’nin kartal yuvası duruşuyla boy ölçüşemez. Tarih önemli bir görev yüklemiş bu kalelere, onlar da Türkiye’nin bu köşesinde bir zamanlar başkenti Sis olan Ermeni Kilikya Krallığı’na hizmet etmişler. Selçuklular 1064 yılında, bugünkü Kars yakınlarındaki Ani’yi ele geçirince, Ermeni Krallığı güneye göç etmek zorunda kalmış. Ani’yi yöneten Bagratid ailesinin üyesi Prens Reuben liderliğinde, 1080 yılında Sis’i merkezleri yapmışlar ve ticaretteki başarılarıyla adlarını tarihe yazdırmışlar.
Kilikya Ermeni Krallığı kendisine model olarak batıyı almış, feodalizmin köylülere tepeden bakan şövalye ve baron gibi geleneklerini olduğu gibi adapte etmiş. Yöneticiler Fransızca ve Latince konuşur ve batı tarzı kıyafetler giyermiş. Haçlıların krallıklarını kutsal topraklara giderken ve dönerken dinlenmek için kullanmalarına da izin vermişler. Bu nedenle kalelerinin Haçlıların yaptığı kalelere benzemeleri, özellikle de Suriye’deki Krak des Chevaliers Kalesi’nden yoğun izler taşıması şaşırtıcı gelmiyor insana.

İPEK YOLU BURADAN GEÇİYOR

Ermeni Kilikya Krallığı yaklaşık 300 yıl devam etmiş ve bu süre içinde bugüne kadar yazılmış en muhteşem el yazmalarını üretmiş ünlü manastırlarında. Mısır ve Suriye’de hüküm süren Memluklar’ın daimi saldırılarına rağmen en kötüsünü, 1258 yılında Moğolların Bağdat’ı tamamen yerle bir etmesiyle görmüş. Benzer olayların Sis’in başına gelmesinden korkan Kral Hethoum I (1226-1270), kardeşini Moğolistan’daki Karakurum’a göndermiş ve Hethoum’u tebası olarak kabul etmesi için Büyük Hanı ikna etmesini istemiş. Görev başarıyla sonuçlandığında Moğollar, kralı ödüllendirmek için İpek Yolu’nun bir kolunu ülke sınırları içindeki Ayaş Limanı’ndan geçirmişler. Tüm bu güzel günler, Ramazanoğlu Türkleri’nin Ermeni Krallığı’nı buradan ayrılmaya zorlamasıyla son bulmuş. Son kral IV. Leo’nun batıya gönderdiği acil yardım çağrısı da cevapsız kalınca, kral 1393 senesinde Paris’te sürgünde ölmüş.

KALE ŞİMDİ PİKNİK ALANI

Sis, 1516 yılında Sultan I. Selim’in hükümdarlığı zamanında Osmanlıların eline geçti, ancak civardaki diğer şehirlerin aksine, ilerleyen yıllarda süren barış döneminden faydalanamadı. Bugün şehrin unutulmuş zafer günlerinin en belirgin hatırasıdır Kozan Kalesi. Zor ulaşılır görünmesine aldırmayın, yol çalışmaları yeni tamamlanmış ve kale bir piknik ve rekreasyon alanına çevrilmiş. Bu devasa kaleye ulaşmak için 19. yüzyılda yapılmış Yaver’in Konağı için konan levhaları takip etmeniz gerekiyor. Hisarın giriş kapısı olan bir çift harap kuleye ulaştığınızda ise tek yapmanız gereken patikadan devam etmek.
Tırmanmaya başladıktan kısa bir süre sonra solda göreceğiniz yarım kubbe kalıntıları ilk bakışta önemsiz gibi dursa da burası şair John Ash’in “Ermeni Vatikanı” olarak tarif ettiği, 1293’den sonra Sis’in Patrikhanesi olan Surp Sophia Manastırı. Geçen yüzyılın başlarında çekilen fotoğraflar 1921 senesinde yıkılana kadar patrikhane olarak kalan binanın ne kadar muazzam ve aynı zamanda ne kadar sade bir yapı olduğunu gösteriyor.
Tüm yolu boydan boya yürüdüğünüzde kale sizi kesinlikle hayal kırıklığına uğratmıyor ve onu keşfetmek için harcadığınız çabanın karşılığını sunuyor. Çevre düzenlemesi yeni tamamlanmış kaleden manzaraya baktığınızda Ortaçağ yöneticilerinin kaleyi yapmak için neden burayı seçtiğini anlıyorsunuz; etrafını çevreleyen ova sayesinde düşmanı kilometrelerce bile uzaktan görmek mümkün. Manzaranın bugünkü göreviyse tırmanırken çekilen zahmeti unutturup Çukurova’nın tüm güzelliklerini ziyaretçilerinin ayaklarına sermek.

EŞSİZ HOŞ KADEM CAMİİ

Bu kayıp başkente ait başka hiçbir şeyin günümüze ulaşmamış olmasına inanası gelmiyor insanın. Buna rağmen 15. yüzyılda yapılan eşsiz Hoş Kadem Camii’nin tarzına baktığınızda binanın ya Ermenilerden ya da Haçlılar’dan esinlenerek yapıldığını anlıyorsunuz. Arka sokaklarda birçok kavisli kemere rastlıyorsunuz, hepsi de şehrin Ortaçağ’a kadar uzanan tarihi ile ilgili küçük ipuçları taşıyor. İlk gelenler üzerinde sıradan bir kasaba etkisi bırakıyor Kozan; hızla büyüyor ve sahip olduğu turizm potansiyelinden para kazanmak için sabırsızlanıyor. Bunu en çok çarşı bölgesinde hissediyorsunuz. Buradaki küçük dükkanlar İstanbul Balat’da olduğu gibi bedestenin çevresine yayılmışlar, bedestenin yapım tarihi 1904. Biraraya toplanmış bu dükkanlar restore edilip yeniden boyanmışlar ve etrafı muhteşem eski evlerle dolu caddelerde yeni yaşamlarına başlamışlar.
Kozan’ın turizm pastasına göz dikmiş olduğunun belki de en iyi kanıtı kalenin hemen dibinde mükemmel bir konuma sahip Yaver’in Konağı’nın harika bir butik otele çevrilmesi. Geniş bahçesindeki restoran otelde kalmayanlara da açık. Otelin kuş uçmaz kervan geçmez izlenimi veren bir yerde olması şaşırtıcı olmakla beraber turizmde yaşanan gelişmeler bu tarz otellerin yenilerinin de açılacağını müjdeler gibi.

NEREDE KALINIR?
Yaver’in Konağı (Konak Otel). Tel: (322) 515 09 99.

NASIL GİDİLİR?
Adana’da kalıp günü birlik bir yolculukla da Kozan’ı ziyaret edebilirsiniz. Kozan’a düzenli otobüs seferleri Adana’nın ana otogarından değil Yüregir’deki otogardan kalkıyor. Oraya ulaşmak için, ana otogarın arkasından belediye otobüsüne ya da taksiye binin. Yüregir’den Kozan’a ulaşmak sadece bir buçuk saat sürüyor.
False