Kalabalıktan dalamıyoruz

Ateş Evirgen (56) 30 yılı aşkın bir süredir faal bir dalgıç. Bütün çocukluğu, gençliği İstanbul’un Anadolu yakasında, Kalamış Koyu’nda suyla haşır neşir geçti. Gençlik yıllarından sonra denizin üstü kadar altıyla da ilgilenmeye başladı. “1977’de Caddebostan Balıkadamlar Kulübü’nde kursa gittim ve balıkadam brövemi aldım. Ondan sonra suyun altı da benimdi artık!”
Balıkadam brövesiyle önce Türkiye’deki dalış noktalarını keşfe koyuldu Evirgen. Şanslıydı çünkü Marmara kıyıları tamamen kirlenmeden, Akdeniz ve Ege kıyıları betonlaşmadan önce deniz altının zenginliklerini keşfetme imkânı buldu. 1982’den itibaren deniz dibi zenginliklerini fotoğraflamaya da başladı. 30 yıldan bu açıdan çok zengin bir arşiv oluşturdu.
Evirgen’in yaşamını değiştiren olaylardan biri 1993’te ilk kez Kızıldeniz kıyısındaki Şarm El Şeyh’de dalış yapmasıydı. “Orada bambaşka bir sualtı dünyasıyla karşılaştım ve şunu gördüm ki tropik kuşaktaki deniz canlılarının sayısı Türkiye kıyılarındakilerden çok çeşitli ve farklı.” Bundan itibaren dünyanın en ilginç dalış noktalarına gitmeyi bir hedef edindi. Pasifik ve Hint okyanuslarındaki en uzak noktalara kadar gitti.

ANTARKTİKA’YA DALIŞ TURLARI

1993’te eğitmen sertifikasını da aldı Evirgen. Bu sayede dalış dersleri verme yetkisine de kavuştu. 1998’den itibarense bu konudaki bilgisini ve görgüsünü kullanarak dalış turları organize etmeye başladı. Kendi bizzat gidip daldığı noktalara bu kez Türkiye’den dalış meraklılarını götürdü. “Çok farklı yerlere gittik. Örneğin Antarktika’ya, Kuzey Kutbu yakınlarına, Mikronezya’ya kadar gittik. Trük Lagünü’nde İkinci Dünya Savaşı’nda batırılmış Japon donanmasını yerinde gezdik. Elbette bunlar bol bol fotoğraf çektiğimiz gezilerdi.”
Tüm bu dalış gezilerine karşılık Evirgen’i üzen bazı konularda yok değil. Bunların en başında da çevre kirliliği geliyor. “Mesela ben Marmara Denizi’nin son temiz yıllarına yetiştim. 1970’lerin sonundan itibaren Marmara Denizi hızla bir şekilde kirlenmeye başlamıştı zaten. Sonraki dönemde bu kirlenme iyice hızlandı. Bugün Marmara’da bir sualtı zenginliğinden söz etmek mümkün değil. Keza Ege ve Akdeniz kıyıları da yapılaşmadan çok etkilendi. Özellikle Bodrum ve civarı tatil köyleri inşaatları yüzünden bir beton yığınına döndü. Kalabalıktan sağlıklı dalış yapmak mümkün değil. Bir şekilde bunun önüne geçilmesi lazım.”

5 FAVORİSİ

DÜNYADA

 Lembeh-Endonezya
 Kızıldeniz
 Maldivler
 Galapagos
 Durban-Güney Afrika

TÜRKİYE’DE

 Saros Körfezi
 Gökova Körfezi
 Kaş
 Sarıgerme
 Ayvalık

DALIŞA BAŞLAYANLAR İÇİN PÜF NOKTALARI

 Öncelikle dalış için iyi bir eğitim almış olmak en temel şart. Bu faaliyete ilgi duyanlara tavsiyem bilinen, uluslararası onay almış eğitim kurumlarında kurs görmeleri. Aldıkları bu temel eğitimin faydasını sonraki yıllarda da görecekler.
 Ama dalışta bilgiyi sürekli tazelemek gerekli. Bu sebeple yeni dalgıçlara belli aralıklarla bilgilerini yenilemek için kurslara katılmalarını, bu alandaki yayınları okumalarını mutlaka tavsiye ederim.
 Tabii iyi ekipman çok önemli. Ucuza kaçıp ekipman kiralama fikrini pek doğru bulmuyorum. Çünkü dalışa ciddi yaklaşıyorsanız malzemelerini uzun süre kullanacaksınız demektir. Bu sebeple bütçenize uygun ekipmanınızı mutlaka edinin.
 Dalıştan uzak kalmayın. Ne kadar tecrübe kazanırsanız kazanın pratik gibisi yok. Dalış becerinizi üst düzeyde tutmak, geliştirmek için yılın en az 15 gününü dalışa ayırın. Faydasını göreceksiniz.
 Dalış için belli bir bütçe ayırın. İstanbul ve Ankara gibi şehirlerden Türkiye içi dalış noktasına gitmek bile belli bir seyahat harcaması gerektiriyor. Hele dünyadaki önemli dalış noktalarına gideceksiniz harcama daha da artacaktır. Bu harcamaları göz önünde bulundurarak belli bir miktar parayı mutlaka kenara ayırın.