Kadına asıl biz tecavüz ettik!

Artık olan olmuş, ama yine de kadının kimliğini gizlemeye çalışalım.

Çalıştığı kurum, şehri ve mahallesiyle verilmiş.

Kadının bu kurumda ne görevde olduğu,

Kurumda hangi sosyal şartlarda

Ve hangi saatlerde çalıştığı belirtilmiş.

Kadının yaşı ve

Adının baş harfleri de tamam var.

Eğer bütün bu bilgilere rağmen, konu komşu, aynı iş yerinde çalışanlar, mahallede yaşayanlar, işe gidip gelirken bindiği minibüsteki insanlar, hâlâ ‘tecavüze uğrayan’ bu kadının kimliğini çıkaramamışsa, basın olarak hizmetimiz bununla da bitmiyor elbet.

Büyük bir boy fotoğrafını da bastık gazeteye. İkişer ikişer.

Gözlerini - cezaya girmeyecek kadar - mozaikledik.

Ama yüzü apaçık ortada. Saçından başından çıkaramadıysanız eğer, sırtındaki mont, içine giydiği kazak, altındaki pantolon tanımanızı sağlayacaktır.

Böylece tanıyan, tanımayan herkes ...’de ... ila ... saatlerinde ... olarak çalışan adı ... ile soyadı ... ile başlayan ... yaşındaki kadına BİR SAPIK TARAFINDAN TECAVÜZ EDİLDİĞİNİ öğrenmiş oldu.

*

Sizler, BÖYLE bir kadına nasıl davranılması gerektiğini bilir, GEREĞİNİ yaparsınız artık.

Mesela sen BU ŞILLIĞIN (hadi hadi, kancık yalanmasa it dolanmazmış; mutlaka kuyruk sallamış, adamı azdırmıştır o kadın!) 9-10 yaşındaki oğlu yahut kızıysan, okulda ‘ANASI DIDIITMIŞ, ANASI DIDIITMIŞ’ diye tempo tuttuklarında, duymazdan geliver canım!

Kocasıysan, kahvede arkadaşlarının birbirini dirsekleriyle dürtüp fiskos etmesine aldırış etmeyiver. Maç kavgası kızıştığında ‘HADİ LAN GAVAT’ lafını duymayıver...

Annesiysen, babasıysan, gazetedeki fotoğrafı görüp kalp krizinden ölmeyiver.

Hele hele ...’de ... ila ... saatlerinde ... olarak çalışan adı ... ile soyadı ... ile başlayan ... yaşındaki, pantolonu indirilip silah zoruyla ...miş kadının KENDİSİ isen...

Ve TÖRE GEREĞİ öz oğlun tarafından koyun gibi gırtlağın kesilmemişse hâlâ...

Yaşadığın için şükret haline...

Mahalledeki bıçkın delikanlıların arkandan ‘HERKESE VAR DA BİZE YOK MU ANAM’ diye bağırıp gülüşmesine;

seni apartman girişinde sıkıştırmasına;

Melahat’in kocasına apartman boşluğunda söylediği, ‘Bana bak, o orospuya baktığını görmeyeyim...’ lafını sana kasten duyurmasına;

çocuklarının her gün okuldan ağlayarak eve dönmesine;

yaşlı ananın kalpten gitmesine;

önce apartman sakinlerinin, sonra mahallelinin sizi ATTIRMAK İÇİN isyan etmesine;

kocanın bile – sanki tecavüz suçlusu senmişsin gibi – surat asmasına, ‘Kusura bakma hanım, içim kaldırmıyor’ bahanesiyle Rus karılara gitmesine ses etmeyiver;

bir daha hiçbir patronun sana iş vermeyişine, iş görüşmesine gittiklerinin ‘ahlâksız tekliflerine’ hayret etmeyiver...

Zaten nasıl edebilirsin ki sen, KİRLETİŞMİŞ BİR KADIN değil misin?

Ne demişler, kancık yalanmasa, it dolanmazmış!

*

Bir gazete değil, birçok gazete bu haberi, talihsiz kadını böyle TEŞHİR EDEREK verdi.

Diyeceksiniz ki şimdi ‘Serdar, gazeteci değil misin? Bu habere niye önceden itiraz etmedin?’

Vallahi ben o gün gazetede yoktum...

Hinti guru Rawhalpindi’nin EMPATİ SEMİNERİ’ne gitmiştim!