İtalya’nın saklı güzellikleri

Ülkenin ikinci en büyük gölü olan Maggiore muhteşem doğası ve sükûnetiyle İtalya’da farklı rota arayanlar için iyi bir alternatif. Tablo güzelliğindeki kıyıları ve içindeki minik adalarıyla sanatçılara ilham veren bu büyülü göle kıyısı olan Verbania’da ne yenir-içilir, nerelere uğranır; pratik bir rehber hazırladık.

İtalyanca ‘daha büyük’ anlamına gelen Maggiore aynı zamanda Güney İsviçre’deki göllerin de en büyüğü. Hem İtalya hem İsviçre kıyılarına hâkim Maggiore her ne kadar Como kadar ünlü olmasa da doğası onunla yarışacak nitelikte. Kıyı boyunca uzanan irili ufaklı kasabaları, Akdeniz ikliminin rengârenk bitki örtüsüyle bezeli sahilleriyle göz kamaştırıcı bir doğa harikası olan Maggiore Gölü birbirinden süslü bahçeleriyle de ünlü.

Grand Hotel Majestic

Maggiore Gölü’nün etrafındaki Verbania kentinin turistik Pallanza kasabasında 1870 yılında inşa edilen Grand Hotel Majestic, la belle epoque dönemini (1. Dünya Savaşı’nın öncesi) anımsatan yapısıyla dikkat çekiyor. Pitoresk (tablo gibi) Pallanza kasabasından birkaç dakika mesafedeki bu otel, Borromeo Adaları’nın, çevredeki dağların ve Maggiore Gölü’nün nefes kesici manzarasını sunuyor. Burası yemyeşil bahçesi, küçük özel plajıyla yaz tatili yapmak isteyenler için çok uygun. Ayrıca kapalı yüzme havuzu, sauna ve güzellik merkezi, tenis kortu, özel iskele ve helikopter pistinin olduğu mekânın La Beola restoranında göl balıkları, deniz ürünleri, et yemekleri servis ediliyor. Panoramik manzaralı Bar La Terrazza tüm Borromean Körfezi ile adaların karşısında bir şeyler içmek için ideal. Bölgeye gidecek su sporları meraklıları kano, dalış, yelken dersleri alabilir. Sonbaharda ya da kışın gitmeyi tercih edenler de rehberli trekking turlarına, bisiklet gezilerine katılabilir.

Göldeki adalardan Isola Bella’da bir saray

Kayalık balıkçı köyüydü

Maggiore Gölü üzerindeki Borromean Adaları’ndan biri olan Isola Bella, 320 metre uzunluğunda, 400 metre genişliğinde, küçük, kayalık bir adacık. Borromeo Sarayı, İtalyan stili barok bir bahçe ve küçük bir balıkçı köyünden oluşuyor. 1630 yılına kadar balıkçıların yaşadığı, iki küçük kilisesi ve birkaç sebze bahçesi olan bir minik adaymış. 1501’den beri Isola Madre’nin sahibi olan Borromeo ailesi, 17’nci yüzyılın başında Isola Bella’da saray ve bahçeden oluşan görkemli bir proje başlatmış. Yüzlerce mimar, mühendis, sıvacı, ressam ve marangozun ekip çalışmasıyla Isola Bella bir gölün kayalığından olağanüstü bir lüks mekâna dönüşmüş. 400 yıl süren bu yoğun çalışma sonucunda ortaya çıkan eser için Charles Dickens “Isola Bella ne kadar hayali ve fantastik olursa olsun, hâlâ güzel” diyor. Pek çok sanatçı ve ünlünün ziyaret ettiği bu küçük adanın 10 terastan oluşan bahçesinde neler yok ki! Yaprakları 2 metreye kadar ulaşabilen Gunnera manicata, parfümü andıran kokusuyla Osmanthus, kar tanelerine benzeyen çiçekleriyle Halesia diptera, Meksika ağlayan çamı Pinus patula ve daha niceleri... Beyaz tavuskuşlarının özürce dolaştığı bahçede mayıs ayında sarmaşık güller ve kamelyaları, haziranda zakkumları, yazın ortancalar ve limon ağaçlarını görebilirsiniz. Bahçenin içindeki barok stili Borromeo Sarayı’ndaki duvarları Raphael, Correggio, Titian, Guido Reni’nin eserleri süslüyor. Zemin katta, bahçeye bakan bir dizi oda mağara şeklinde dekore edilmiş, duvarları da deniz kabukları kaplı.

Büyüleyici bir terası var

Buradaki gezinizden sonra Albergo Ristorante Delfino’ya mutlaka uğrayın. Detaylı bir restorasyon sürecinden sonra birkaç ay önce açılan, şef Luca Vietti yönetimindeki Delfino restoranın Maggiore Gölü’ne bakan büyüleyici terası kahvaltı, öğle yemeği, aperitif ve akşam yemeği için harika bir yer. Otel olarak da kullanılan Albergo Ristorante Delfino’nun vintage stilde dekore edilen iki de süiti var. Isola Bella’ya Verbania’dan kalkan teknelerle yarım saat içinde ya da özel tekne servisiyle ulaşabilirsiniz.

Caffé delle Rose, butik bir bistro...

Dağlardan gelen lezzetleri tadın

Maggiore Gölü kıyısındaki Verbania şehrinde yeni açılan Caffé delle Rose, uğramanızı önereceğimiz butik bir bistro. Göl ve dağlardan gelen doğal lezzetleri rafine ve yenilikçi bir üslupla sunan mekân, art nouveau stilindeki dekoruyla şık bir fine dining restoran. Caffé delle Rose’nin menüsündeki yumurtayla özel olarak hazırlanan ‘vitello tonnato’, Maggiore yöresi pirinci olan ‘riso acquerello’ ve tatlı olarak ‘100% the zabaione’ en çok sevilenler arasında. Ayrıca şef masası seçeneği sayesinde isteyen konuklar şef Massimiliano Celeste ile birlikte yemek yemenin tadını çıkarabiliyor.