Son Güncelleme:
Ä°ÅŸte size dört kuÅŸak Cumhuriyet'in özeti
Bana gelince, sandık odası gibiyim. Bir yanım ninem Nazikter: Romantik ve içkici. Bir yanım anneannem FerduÅŸ: Savurgan. Annemden de almışım: Mükemmelliyetçi. Ä°ÅŸte size, dört kuÅŸak Cumhuriyet'in özeti.Gazeteden, Cumhuriyet Bayramı eki için bir yazı yazıp yazamayacağım sorulduÄŸunda duraladım. Ne yazacaktım?Seksen yılda deÄŸiÅŸen hayatı, hayatın renklerini yaz diye ipucu verdiler.Olur dedim ama kolay deÄŸil.Ne oturup ReÅŸat Ekrem Koçu karıştıracak zaman var, ne de mecal.Kendi gözlemlerimden yola çıksam, seksenin yarısı eder. Eh, o da az deÄŸil.Kırkı da kulpu kırık kırk yıl bu.*Ailenin kadınları hünerliydi.Ninem de anneannem de mükemmel aşçılardı. Annem de öyle.Ninem Nazikter uzun yaÅŸadı. Öldüğünde doksanlarındaydı.Sarayda yetiÅŸmiÅŸ, güzel bir Çerkes kızı. Daha çocukken-on dörtlerinde olmalı- evlendirilmesi uygun görülmüş. Sonraları Gülhane Tıp Fakültesi'nin kurucusu olacak askeri doktor Talat Çamlı'yla.Talat bu her yanından hayat fışkıran çocuÄŸu almış, Çamlıca'ya kapatmış: Hava temiz demiÅŸ, bahçe geniÅŸ demiÅŸ, köşk güzel demiÅŸ, manzara enfes demiÅŸ.DoÄŸru da o yılların Çamlıca'sında yaÅŸamak demek, inlerle cinlerle yarenlik etmek demek. KuÅŸ uçmaz kervan geçmez.Günlük alışveriÅŸ diye bir ÅŸey bilinmez.Hatırlarım; kapısı hep kilitli duran büyük bir kiler vardı. Talat Bey her sabah evden çıkmadan o gün piÅŸirilecekleri saptar, gerekli nevaleyi çıkartır, Nazikter'in hünerli ellerine teslim ederdi. Sonra büyük anahtarlar kilitte bir kez daha döner, kapı ertesi güne kadar kapatılırdı. Rahmetli, cimriydi.Sayılı verilen sabunla çamaşır yıkanır, ölçülü pirinçle pilav yapılır, bahçedeki asma yapraklarından dolma sarılırdı. Meyve bahçeden, tavuk kümesten, her gün küçük bir mucize yaratılırdı.Ne zaman ninemi ziyarete gitsek, bayram olsun, seyran olsun, hava güzelse bahçenin farklı bir köşesine masa kurulur, taze piÅŸmiÅŸ en az beÅŸ çeÅŸit yemek sunulurdu.Ä°nce bir zevki vardı. Çiçek toplar, özenle yerleÅŸtirir, çeyizinde getirdiÄŸi porselen tabaklarla servis yapardı. Ãœstlerinde solgun, pembe güller olan.Åžiire bayılırdı. Ä°yice yaÅŸlanıp kızının evine taşındığında, hafif bunadığında bile söz ÅŸiirden, bir de Abdülhak Hamit'ten açılmaya görsün, yüzüne al basardı.Ona ait anılarıma ince bir rakı kokusu eÅŸlik eder. O dönemin kadınlarında olmayacak ÅŸey: AkÅŸamcıydı.AkÅŸam yemeklerinde yemez yedirir, el ayak çekilince, çilingir sofrası kurar, karafakiyi çıkarır, minicik kadehlerle birkaç kadeh devirirdi.O karafaki ÅŸimdi bende.Kızı Ferdane Verdi, anneannem, kendisinden kırk yaÅŸ büyük Bahir ile evlendiÄŸinde on altı yaşındaymış.Nazikter, gençliÄŸini Paris'te geçirmiÅŸ, resimden, ÅŸiirden anlayan bu yaÅŸlı damat adayına bayılmış. Teklifi ikiletmemiÅŸ. Ferdane'yi vermiÅŸ, gitmiÅŸ.Anneannem Samatya'da bir konaÄŸa gelin gitmiÅŸ.Sedef kakma takımlar, varak aynalar, büyük pirinç mangallar. Yerde Acem halıları.Bir de tabii oturaklı, tumturaklı bir koca: Kabus.MüthiÅŸ komik bir kadındı. EvliliÄŸini ‘‘Seni nadide bir vazodaki gül gibi yaÅŸatacağım diye beni kandırdı, zifaf gecemizde konağın lağımları taÅŸtı’’ diye anlatır, kahkahayı patlatırdı.Taksim'e taşınıp kendine ait bir evi olur olmaz ilk iÅŸi odalara sığmayan taban halılarını kocasının usturasıyla biçmek olmuÅŸ. Türkiye'de ilk duvardan duvara halıyı onun icat ettiÄŸi söylenir.Tavanlara sığmayan varak aynalar, etek boyunu rahat alsın diye terzisi Marika'ya verilmiÅŸ, rahatsız sedef takımlar dağıtılmış.Çok taşındı. Taşınacak hali kalmadığında bile mobilyaların yerlerini deÄŸiÅŸtirmekten usanmadı. Halıları kesmekten, isteyene istediÄŸini vermekten bıkmadı.Kristaller, porselenler umurunda deÄŸildi: GeçmiÅŸe ait her eÅŸya ona sanırım çocukluÄŸun soÄŸuk gecelerini hatırlatırdı.*Tek başına yaÅŸarken bile on kiÅŸilik yemek yapar, bir gün önce piÅŸenlere el sürmezdi.Yeni her ÅŸeye bayılırdı. Melamin tabakların hastasıydı.Rakı içmez, ÅŸiir sevmezdi. Bir tek ÅŸairi sevdi, anlamadığı ÅŸiirlerini ezberledi; sayemde.Onun attıklarını annem topladı.Annem bir harman: İçinde hepsinin kokusunu taşıyan.Bir yanı gelenekçi, bir yanı yenilikçi.Çerkes tavuÄŸunun reçetesi Nazikter'den gelir ama ceviz blendırda çekilir.Sofrası mükemmeldir. Keten örtüler, mumlar, çiçekler.İçerse bir bardak viski içer. Bir de ÅŸarap.Gündelik sofrası üç kiÅŸiliktir. Ama üşenmez, haftada bir-iki akÅŸam yemeÄŸi verir.Ya yakınlarına gündelik takımlarla ya resmi antikalarla.*Bana gelince, sandık odası gibiyim.Bir yanım Nazikter: Romantik ve içkici.Bir yanım FerduÅŸ: Savurgan.Annemden de almışım: Mükemmelliyetçi.Ä°ÅŸte size, dört kuÅŸak Cumhuriyet'in özeti.Â