İstanbul Yazıları
İstanbul Ağrısı
Kanatları parça parça bu ağustos geceleri / yıldızlar kaynarken / şangır şungur ayaklarının dibine dökülen sen
eğer yine İstanbul'san / yine kan köpüklü cehennem sarmaşıkları büyüteceğim / pançak pançak şiirler tüküreceğim / demek yine ben / limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor / kapı önlerinde boyunlarını / bükmüş tek tek kafiyeler
yahudi sokaklarını aydınlatan telaviv şarkıları / mavi asfaltlara çökmüş / diz bağlıyor / eğer sen yine İstanbul'san / kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan / sirkeci garı'ndan tren çığlıklarıyla bıçaklanıp / intihar dumanları içindeki haydarpaşa'dan / anadolu üstlerine bakıp bakıp / ağlıyan / sen eğer yine İstanbul'san
aldanmıyorsam / yakaları karanfilli ibneler eğer beni aldatmıyorsa / kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar / yine senin emrindeyim / utanmasam / gözlerimi damla damla kadehime damlatarak / kendimi yani şu bildiğin Attila İlhan'ı / zehirliyebilirim / sonbahar karanlıkları tuttu tutacak
tarlabaşı pansiyonlarında bekarlar buğulanıyor / imtihan çığlıkları yükseliyor üniversite'den / tophane iskelesi'nde diesel kamyonları sarhoş / direksiyonlarının koynuna girmiş bıçkın şoförler / uykusuz dalgalanıyor / ulan İstanbul ken misin / senin ellerin mi bu eller
ulan bu gemiler senin gemilerin mi / minarelerini kürdan gibi dişlerinin arasında / liman liman götüren / ulan bu mazut tüküren bu dövmeli gemiler senin mi / akşamlar yassıldıkça neden böyle devleşiyorlar / neden durmaksızın imdat kıvılcımları fışkırıyor / antenlerinden / neden / peki İstanbul ya ben / ya mısralarını dört renkli duvar afişleri gibi boy boy
gümrük duvarlarına yapıştıran yolcu abbas / ya benim kahrım / ya senin ağrın / ağır kabaralarınla uykularımı ezerek deliksiz yaşattığın / çaresiz zehirler kusan çılgın bir yılan gibi / burgu burgu içime boşalttığın / o senin ağrın / o senin
eğer sen yine İstanbul'san / yanılmıyorsam / koltuğumun altında eski bir kitap / diye götürmek istediğim / Sicilyalı balıkçılara marsilyalı dok işçilerine / satır satır okumak istediğim / sen / eğer yine İstanbul'san / eğer senin ağrınsa iğneli beşik gibi / her tarafımda hissettiğim
ulan yine sen kazandın İstanbul / sen kazandın ben yenildim / kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar / yine emrindeyim / ölsem yalnız kalsam cüzdanım kaybolsa / parasız kalsam tenhalarda kalsam çarpılsam / hiçbir gün postacı kapımı çalmasa / yanılmıyorsam
sen eğer yine İstanbul'san
senin ıslıklarınsa kulaklarıma saplanan bu ıslıklar / gözbebeklerimde gezegenler gibi dönen yalnızlığımdan / bir tekmede kapılarını kırıp çıktım demektir
ulan bunu sen de bilirsin İstanbul / kaç kere yazdım kimbilir / kaç kere kirpiklerimiz kasaturalara dönmüş diken diken / 1949 Eylülü'nde birader mırç ve ben / sokaklarında mohikanlar gibi ateşler yaktık / sana taptık ulan / unuttun mu/ sana taptık.