Issızlığın ve huzurun yuvası
Kanada’nın kuzeyinde, kutup dairesinin içindeki küçük bir şehir Watson Lake. 1600 nüfuslu ve çok huzurlu. Alaska’ya uzanan otoyol sayesinde önemli bir uğrak yerine dönüşmüş. Yazın çevresindeki ormanlar, göller, çağlayanlarla doğal park görünümüne kavuşuyor. Kışın ise kuzey ışıklarıyla boyanan gökyüzü peri masalları atmosferi oluşturuyor. Doktor Lakme Toktaş, geçen ay İstanbul’un sıcağından, kalabalığından kaçıp gittiği Kanada’da, yolu Watson Lake’e düşünce “cennete geldim galiba” diye düşünmüş.
Burası biz Türkler için çok bilinen, çok yaygın gezilen yerler olmadığından, en iyisi tanıtmaya tersten başlamak.
Amerika kıtasının en kuzeyindeki Kanada, yaklaşık 10 milyon kilometrekarelik yüzölçümüylü dünyanın en büyük ikinci ülkesi. Buna karşın nüfusu büyüklüğüyle ters orantılı. Bu koca ülkede sadece 34 milyon kişi yaşıyor. Kanada ismi, bugün Quebec şehri bulunan bölgede yaşamış olan St. Lawrence Iroquoian yerlilerin verdiği Kanata’dan (yerleşim yeri, köy) kaynaklanıyor.
Kanada 10 eyalet ve üç bölgeden oluşmakta. Dünya turizmi açısından en popüler şehirleri Toronto, Montreal, Quebec ve batıda Vancouver, Whisler.
ARAZİ ÇOK, İNSAN YOK
Watson Lake şehri, Yukon Eyaleti’nin girişinde. Bölgenin yüzölçümü, yaklaşık olarak Türkiye’nin üçte ikisi büyüklüğünde. Nüfusu ise komik denecek kadar az: 34 bin. Bunun 22 bini başkent Whitehorse’ta yaşıyor, dolayısıyla geriye kalan koskocaman alana sadece 12 bin kişi düşüyor. Buradan daha tenhası var: Kuzeydeki Nunavut’ta. Türkiye’nin üç katı (2 milyon kilometrekare) alanda 33 bin kişi yaşıyor. Watson Lake’e giderken, geçtiğimiz British Columbia eyaleti 950 bin kilometrekare, yaşayan sayısı ise toplam 4.5 milyon kişi.
Kanada’da hoş bir uygulama olarak otomobil plakalarında bölge ya da eyaleti gösteren rakamların önünde bir sıfat bulunuyor. Yukon’unki çok anlamlı: “Larger than life.” Yukon Eyaleti’nin ikinci büyük şehri Watson Lake’de sadece 1600 kişi yaşıyor. Şehre adını veren, kurucusu Frank Watson. 19. yüzyıl sonlarında, babasıyla beraber altın umuduyla Kaliforniya’dan yollara düşen Watson, bu bölgeye geliyor. Evlenip, yerleşiyor. Zamanla çevresi başka göçmenler sarıyor, küçük bir yerleşim oluşuyor.
Coğrafi konumuna göre kuş uçmaz, kervan geçmez bir bölgede olan şehri savaş ve altına hücum dalgası canlandırmış.
İkinci Dünya Savaşı’nda Japonya’nın operasyonları sonucunda okyanus ulaşımı tehlikeye girmiş. Bu nedenle Alaska’nın güneyindeki ABD eyaletleriyle karadan bağlantı sağlamak gerekmiş. Sekiz ay gibi kısa sürede inşa edilen 2450 kilometrelik Alaska - Kanada otoyolu (ALCAN) Yukon’dan geçince bölge canlanmış. Karayolu inşaatı sırasında barınma ve diğer ihtiyaçların kentten sağlanması, yerel işletmelerin oluşmasına neden olmuş. İnşaat esnasında, Carl K. Lindley isimli bir karayolu çalışanı efkarlanıp, uzaklardaki şehrini hatırlamak için bir talela dikmiş. Üstüne, şehrinin kaç kilometre uzakta olduğunu yazmış. 1942’de dikilen tabelanın çevresinde bugün, Watson Lake’in diğer şehirlere uzaklığını gösteren 45 bin tabela daha bulunuyor... Tabela ormanında dolaşmak, gezginlerde farklı duygular uyandırıyor. Bazılarına hangi tarihte gittiğinizi hatırlıyorsunuz, bazı şehirlerin ismi seyahat duygularınızı kışkırtıyor.
Daha sonra Alaska’ya giden ikinci önemli otoyol, Stewart Cassiar bu bölgede ALCAN’la birleşince, trafik iyice hareketlenmiş. Her iki otoyolun da manzarası olağanüstü: Göz alabildiğine uzanan ormanlar, yapraklarında yeşilden kızıla onlarca ton, g3öller, şelaleler, buzullar...
NUH’UN GEMİSİ GİBİ
Hayvan çeşitliliği de azımsanamayacak miktarda. Doğal ortamda serbestçe yaşamaya alışmış vahşi hayvanlarla her an karşılaşmak mümkün. Yavrularıyla dolaşan ayılar, tilkiler, yaban öküzleri, geyikler görüyorsunuz yol boyunca. Açık hayvanat bahçesinden geçtiğinizi hissediyorsunuz.
Watson Lake bugün de Alaska’ya uzanan en önemli yolun üstünde. Yukon’un girişi, kuzeydeki British Columbia’nın çıkışı, otoyoldan geçenlerin barınma ve diğer ihtiyaçlarını karşıması açısından önemi büyük. Zengin flora ve faunasıyla doğa meraklıları için cazibe merkezi. Nüfusun azlığı, göz alabildiğine uzanan boş doğa parçaları, cep telefonlarının kapsama alanı dışında kalması, bölgeyi sıradışı hale getiriyor.
LİNDA’NIN ALTIN ŞEHRİ
Şehrin çok yakınındaki Nugget City’ye tesadüfen yolum düştü. Sahiplerinin öyküsünü öğrendim ve çok etkilendim. Bildiğiniz gibi, yumurta ve galeta unuyla kaplanıp kızartılan ufak tavuk parçalarına nugget deniyor. Burada ise işlenmemiş külçe altın anlamına geliyor. Nugget City, bir zamanlar suyu ve elektriği olmayan, zorlu kış günlerinde, ayı, kurt gibi vahşi hayvan saldırılarına karşın tetkikte olunması gereken ufacık bir çadır kentmiş. Son derece konuksever, çalışkan, yardımsever sahipleri Scott ve Linda sayesinde bugün farklı bir görünüm kazanmış. Lüks döşeli bungalowlarıyla, ıssız ve kötü yollar için çok gerekli olan otomobil tamircisiyle, lokantasıyla, konforlu bir konaklama merkezine dönüşmüş. Linda, madencilikle uğraşan bir ailenin kızı. Geçmişte yeşim madeni taşımacılığı yapmış. Kamyonuyla ıssız ormanlardan, zorlu yollardan geçermiş. Sonra eşiyle bu merkezi kurmaya karar vermiş. Kentin eski havaalanından ilginç parçaları söküp, buraya taşımış. Yukon’un dört yıldızlı, en lüks motelini, barını kurmuş. Dört çocuklu çiftin hazıra konmadan, kolaya kaçmadan kurdukları yaşam hayranlık vericiydi. Ne kadar ilginç bir dünyada yaşadığımızı bir kez daha fark ettim. Her köşesinde farklı bir yaşam, farklı bir öykü keşfedebiliyorsunuz. Yeter ki bakma isteğimiz, baktığımızı görebilme kabiliyetimiz olsun...
GÖKYÜZÜNDEKİ SİHİRLİ IŞIKLAR
Watson Lake Turizm Danışma Merkezi’nde geçmişteki yaşamın yansıtıldığı çok hoş bir müze var. Ayrıca yazın açık olan bir “kuzey ışıkları” gösteri merkezi kurulmuş. Merkez kışın kapalı, çünkü her akşam gökyüzünde kuzey ışıklarını izlemek mümkün. Kuzey ışıkları (Aurora Borealis) kutup ve yakın çevrelerinde görülüyor. Dünya atmosferindeki partiküllerin güneşten gelenlerle çatışmasıyla oluşuyor. Gökyüzünde, gece karanlığında, gökkuşağının tüm tonlarında parlak ışıklar beliriyor. Rengarenk tüllerin dansını çağrıştıran kuzey ışıkları tabiat ananın bize bir armağanı. Bilimadamları ışıkların gücünün yıllara göre döngüsel olarak değiştiğini saptamış. 11 yıllık periyodlara göre, 2013’te yeniden güçlü görünebilecek. Kuzeyin gündoğumu anlamına gelen bu ışıklar Alaska yerlilerine göre, insanların ve öldürdükleri hayvanların ruhları. Meraklısı olabilir, hemen eklemeliyim: Güney ışıkları da var. Aurora Australis’in “gösteri menzili” sadece güney kutbuyla sınırlı, yerleşim bölgelerinden uzakta.